selimhartavi.com

ANASÖZLEŞME İLE ATANAN MÜDÜRÜN YETKİLERİ ANCAK MAHKEME KARARI İLE KALDIRILABİLİR ORTAKLAR KURULU KARARI YOK HÜKMÜNDEDİR

T.C.

YARGITAY

11.HUKUK DAİRESİ

ESAS: 2007/3567

KARAR: 2008/5338

TARİH: 21.4.2008

6762/m.161, 549, 551, 513, 543

ÖZET : Limited şirket anasözleşmesi ancak, sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların kararıyla değiştirilebilir. Şirket adresinin değiştirilmesi, bir anasözleşme değişikliğidir. Bu nedenle, yeterli çoğunlukla alınmayan şirket adresinin değiştirilmesi ile ilgili ortaklar kurulu kararı yoklukla maluldür.

Anasözleşmeyle atanmış bir müdürün, haklı nedenlerle ve ortaklardan birinin talebi üzerine, ancak mahkeme kararı ile idari hak ve görevleri sınırlandırılabilir veya azlolunabilir.

Yasa’nın emredici nitelikteki bu hükmüne aykırı olan kararlar yok hükmündedir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada ( Kadıköy İkinci Asliye Ticaret Mahkemesi )’nce verilen 25.09.2006 tarih ve 2004/319-2006/598 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin %50 hissesinin sahibi olan müvekkilinin dava dışı eşinin de anasözleşme ile şirket müdürü olarak tayin edildiğini, daha sonra şirketteki %15 payını dava dışı Murat’a devrettiğini, birbirinin kardeşi olan diğer ortakların, müvekkilinin katılmadığı 17.02.2004 tarihli ortaklar kurulu kararı ile davalı şirketin adresinin değiştirildiğini ve eşinin müdürlükten azledildiğini, müvekkilinin şirkete alınmadığını ve şirketin mali durumu hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini ileri sürerek, TTK’nın 549/4. maddesi uyarınca haklı nedenlerle davalı şirketin fesih ve tasfiyesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde TTK’nın 551/2. maddesi uyarınca, müvekkilinin davalı şirketten çıkmasına izin verilmesini, müvekkilinin şirkete borç olarak verdiği ( 4.000.000.000 ) TL’nin ve çıkma payının müvekkiline verilmesini, 17.02.2004 tarihli ortaklar kurulu kararının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı ile diğer ortaklar arasında güven ilişkisinin temelinden sarsıldığı ve birlik çalışmalarının kendilerinden beklenemeyeceği, ancak davalı şirketin feshini gerektirir bir durumun olmadığı, davacının tasfiye payının 31.10.2005 tarihi itibariyle ( -4.790,10 ) YTL olduğu, davalı şirketin esas sermayesinin tamamının karşılıksız kaldığı ve alacaklarının borçlarını karşılamaya yetmediği gerekçesiyle, davacının davalı şirketten çıkma isteminin kabulüne, yerinde bulunmayan ve kanıtlanamayan diğer istemlerinin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Ancak dava, davalı şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesi, bu mümkün olmazsa davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi, ayrıca davalı şirkete borç olarak verilen paranın tahsili ve 17.02.2004 tarihli ortaklar kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.

Dava konusu 17.02.2004 tarihli ortaklar kurulu toplantısında, dava dışı İsmail’in müdürlük görevine son verilip, şirketle ilgisinin kesilmesine, şirket adresinin de değiştirilmesine karar verilmiştir.

TTK’nın 513/1. maddesine göre, şirket anasözleşmesi ancak, sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların kararıyla değiştirilebilir. Burada ortak sayısının nazara alınmayacağı da tabiidir. Somut uyuşmazlıkta da, davalı şirket adresinin değiştirilmesinin bir anasözleşme değişikliği olduğu açıktır. Buna rağmen anılan ortaklar kurulu kararı, sermayenin %65’ini temsil eden ortaklarca alınmıştır. Bu durumda, şirket adresinin değiştirilmesi ile ilgili ortaklar kurulu kararı yoklukla maluldür.

Yine, TTK’nın 543. maddesi yollamasıyla olaya uygulanması gereken aynı Yasa’nın 161. maddesi uyarınca, anasözleşmeyle atanmış bir müdür, haklı nedenlerle ve ortaklardan birinin talebi üzerine, ancak “mahkeme kararı ile” idare hak ve görevi tahdit veya nez olunabilir. Yasa’nın emredici nitelikteki bu hükmüne aykırı olan kararlar yok hükmündedir. Somut uyuşmazlıkta da, dava dışı İsmail, davalı şirket anasözleşmesinin 8. maddesi ile tayin edilmiş bir müdür olduğundan, İsmail’in müdürlük görevinden azline ilişkin dava konusu ortaklar kurulu kararı da yok hükmündedir.

Bu durum karşısında mahkemece, anılan ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, hiçbir gerekçe gösterilmeden, bu konudaki talebin yerinde bulunmadığı belirtilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

3- Yine davacının taleplerinden birisi de, davalı şirkete borç olarak verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporlarında, bu hususta hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Bu durum karşısında mahkemece, anılan talep yönünden, karar yerinde hiçbir gerekçe gösterilmeden, bu konudaki talebin kanıtlanamadığı belirtilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması dahi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davacı yararına (BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment