Evlilik birliğinin sona erdirilmesi aşaması olarak kabul edilen boşanma tarafların bu süreçten sonraki hayatı açısından bir dönüm noktası oluşturur. ürk Medeni Kanunu'nda boşanma oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu yüzdendir ki, Aile hukukunu ilgilendiren boşanma davalarında hassas yaklaşımlarla çözüm üretilmesi gerekmektedir.
Evlilik birliği temelinden sarsılmış, ve müşterek hayatın yeniden tesisi mümkün olmadığı gibi evliliğinde devam etmesinde tarafların ortak bir menfaati de kalmamış ise Boşanma kaçınılmazdır. Boşanma sürecinin doğru yönetilmesi ve sonuçlandırılması için boşanma konusunda uzmanlaşmış avukatların yardımı ile davaların takip edilmesi, yasal hakların temini için hayati öneme sahiptir. Nitekim boşanma davası sürecinde mağduriyet yaşamanız yani hukuki desteğinizin olmaması boşanma sonrasındaki hayatınızda kötü bir dönem başlangıcı olacaktır.
Boşanma Hukuku kapsamında Özel Boşanma nedenlerine dayalı davalar ile Çekişmeli (Şiddetli geçimsizlik) Boşanma davaları, Anlaşmalı Boşanma, Babalık davası, Nafaka ve Nafakanın artırılması talepleri, Boşanmaya bağlı Maddi ve Manevi Tazminat davaları ile Boşnma sonucunda Mal Rejiminin Tasfiyesi davaları etkin ve profesyonel hukuki yardıma en çok ihtiyaç duyulan dava türleridir.
Çekişmeli Boşanma davası, hem boşanma kararı verilmesinin hem de tazminat ve nafaka gibi mali taleplerin tarafların kusur durumuna göre belirlendiği bir dava türü olup bu nedenle özel hukuk alanında özellikle aile hukuku davaları konusunda uzmanlaşmış avukatların yardımı ile davaların takip edilmesi hakların temini açısından önemlidir.
Şanlıurfa'da Selim Hartavi I Avukatlık Bürosu; 16 yılı aşkın mesleki tecrübesiyle Aile Hukuku alanında hem hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunmaktadır.
Takdiri Yargıç'a bırakmak yerine, takdiri biçimlendirecek, bağlayacak ve kontrol edecek uygun adımlar atılmalıdır. DAVA YARGIÇIN DEĞİLDİR... Hilmi Şeker
Sitemizde Boşanma Davalarına ait her türlü bilgiye ve konularıyla farklı emsal nitelikte güncel kararlara ulaşabilirsiniz
BOŞANMA HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Boşanma Nedir?
Boşanma en kısa tanımıyla hukuken geçerli bir evliliğin bir hakim kararı ile sona erdirilmesi demektir.
Boşanma Davası Açmak İstiyorum Ne Yapmam Lazım?
Boşanma aşamasında olan çiftlerin ilk aklına gelen sorulardan biri de bu hassas süreçte ne yapmaları gerektiğidir.
Boşanma konusunda tarafların hakları ve sorumlulukları konusunda kulaktan duyma pek çok yanlış bilgiler verilmektedir. Boşanma davalarında özellikle tarafların evlilik birliği içerisinde yaşadığı sorunlar ve olaylar karşısında hak ve yükümlülükleri değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle başka bir şahsın boşanma davasında elde ettiği olumlu/olumsuz sonuçlar dava açacak olan kişide bir önryagı halini almaktadır. Bu konuda başka şahıslar tarafından verilen tavsiyeler yerine mümkün olduğu profesyonel ve tecrübeli bir avukatla olayları en detaylı şekilde yüzyüze görüşmek ve hukuki destek almak ve bunun sonucunda görüşmeye göre avukat tercih etmektir.
Boşanma hukuki bir süreç olduğu kadar psikolojik ve sosyal bir süreçtir. İyi bir boşanma avukatı, içinde bulunduğunuz hukuki süreci değerlendirirken karşılaşacağınız psikolojik ve sosyal zorlukları da göz önünde bulundurabilmelidir. Boşanma davaları diğer davalardan farklıdır. Kişilerin özel hayatını doğrudan etkileyen özel davalardır. Her özel davada farklı hukuk kurallarının uygulanması ve farklı hukuk hükümleri ile farklı menfaatlerin korunması gerekli ve vazgeçilmezdir.
İlgili yasaları bilmek, en son yasal içtihatları takip etmek ve boşanma işlemlerini doğru bir şekilde yürütmek boşanma ve aile hukuku davalarında avukatın sahip olması gereken niteliklerdir. Ayrıca boşanma ve aile hukuku alanında uzun yıllara dayanan deneyim, şüphesiz bu sürecin yönetilmesinde fayda ve kolaylıklar sağlayacaktır.
Boşanma Davalarında Hakimin Yükümlülüğü
Boşanma davasında hakimin tarafsızlığı diğer davalardan farklıdır. Zira TMK m. 169 hâkimi, boşanma davası açılmakla eşlerin ve çocukların geçimine, barınmalarına, malların yönetimine ilişkin tedbirleri resen almakla yükümlü tutmuştur. Bu da ancak ekonomik ve sosyal gücü elinde tutan taraftan alınıp zayıf olana verilmekle mümkündür. Silahların eşitliği prensibi de bunu gerekli kılar. - Uygulamada bu, çoklukla tedbir nafakası olarak adlandırılan bir miktar paranın güçsüz olan tarafa verilmesi şeklinde gerçekleşir.- Aksi halde kişi sırf dava açma hakkını kullandığı için mağdur edilmiş olur. Kuşkusuz bu yükümlülük, tarafın yerine geçip delil toplamayı gerektirmez.
SIK SORULAN SORULAR
Boşanma davası açmadan önce hangi sebebe dayanılacağı önem taşır. Boşanma sebeblerine göre değişiklik gösteren süreleri şu şekildedir:
4721 Sayılı TMK Md. 161 kapsamında “zina” sebebiyle boşanma davası için dava süresi 6 ay ve her halükarda 5 yıldır.
4721 Sayılı TMK Md. 162 kapsamında “Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış” sebebiyle boşanma davası için dava süresi 6 ay ve her halükarda 5 yıldır.
4721 Sayılı TMK Md. 163 kapsamında “Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme” sebebiyle boşanma davası için dava süresi yoktur. Bu sebebe dayanarak her zaman dava açılabilir.
4721 Sayılı TMK md. 164 kapsamında “Terk” sebebiyle boşanma davası için dava süresi en az 6 aydır.
4721 Sayılı TMK Md. 165 kapsamında “Akıl hastalığı” sebebiyle boşanma davası için dava süresi yoktur. Bu sebebe dayanarak her zaman dava açılabilir.
4721 Sayılı TMK Md. 166 kapsamında “Evlilik birliğinin sarsılması” sebebiyle boşanma davası için dava süresi yoktur. Bu sebebe dayanarak her zaman dava açılabilir.
Her ne kadar halk arasında boşanma davasını açan davacının daha avantajlı veya haklı olduğu düşünülse de hukuk sistemi içerisinde bunun bir önemi bulunmamaktadır. Keza aleyhine boşanma davası açılan kişinin karşı boşanma davası açma hakkı da bulunmaktadır. Burada önemli olan karşı dava açmak için kanunda belirlenen sürelerin kaçırılmaması gerektiğidir.
Önemle belirtelim ki; Boşanma davalarında önemli olan davayı kimin açtığı değil, tarafların hangisinin kusurlu olduğu ya da kusurunun derecesidir.
Esasen boşanma davasında kusursuz ya da az kusurlu eşin dava açması gerekmektedir. Çünkü ancak bu şekilde bir boşanma kararı verilebilecektir. Amacınız boşanma ise boşanma davasını siz açmalısınız!
Kanun'da özel boşanma nedenleri olarak sayılan Zina, Hayata kast, Haysiyetsiz Yaşam Sürme,Terk gibi özel nedenlerin olduğu durumlarda tek celsede boşanmak zordur. Zira bu özel nedenlerin taraflarca ispat edilmesi, tanıkların dinlenmesi, kusurun ortaya konması zaman alabilir.
Tarafların boşanma, velayet, nafaka maddi ve manevi tazminat, mal rejimi, ziynet alacağı, çeyiz eşyaları alacağı, altınlar, takılar, kişisel eşyalar ve diğer tüm hususlarda anlaşması halinde TEK CELSEDE BOŞANMA MÜMKÜNDÜR.
Burada karşımıza çıkan Anlaşmalı Boşanma Protokolü önem arz etmekte ve bu protokol sayesinde tek celse de boşanma gerçekleşmektedir.
Boşanma davasında kadının yasal hakları, çocuğun tedbiren velayetini talep etme hakkı, kadın için tedbir, iştirak, yoksulluk, çocuk için tedbir nafakası, maddi- manevi tazminat, çeyiz eşyası,ziynet eşyası alacakları, mal rejiminden doğan alacak, aile konutu şerhi isteme şeklindedir.
Burada karşımıza çıkan Anlaşmalı Boşanma Protokolü önem arz etmekte ve bu protokol sayesinde tek celse de boşanma gerçekleşmektedir.
Her dava süreci mahkemenin yoğunluğuna, delillerin toplanması veya tebligat sürecine bağlı değişkenlik göstermektedir. Anlaşmalı boşanma davaları ortalama 1 hafta ile 1 ay kadar sürmektedir. Çekişmeli boşanma davaları ise 1-1.5 sene arası sürer.
Şanlıurfa I Avukat Selim Hartavi bürosu olarak, sunduğumuz hizmetler ile sizleri en kısa sürede mahkeme sonucuna taşıyoruz.
Dava açarken kesinlikle harcı yatırmanız gerekir. Başvuru ve peşin harç ile birlikte mahkemenin gider avanslarının da yatırması zorunludur. Belirtilen harç ve giderler harçlar kanunu ve gider avansı yönetmeliği gereği belirlenmekte ve yıllara göre rakamlar değişiklik göstermektedir.
Taraflar bir kişinin boşanma sürecinde evde kalması için anlaşmaya varma hakkına sahiptirler. Anlaşmaya varılıp, boşanma sürecinde evde kalan olarak belirlenecek kişi mahkemeye iletilirse, bilgisi iletilen kişi tapulu evde kalır.
Evlilik birliği içerisinde taraflae birbirlerine karşı güven ve sadakat yükümlülüğü ile birliğin diğer yükümlülüklerine uygun davranmak zorundadır. Evliliğinin devam ettiği süre boyunca sadakat ya da diğer yükümlülüklere aykırı davranışlar boşanmada kusur olarak kabul edilir.
Evlilik birliğinin sonlandırılması için kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın boşanma talebinde bulunması gerekmektedir. Diğer eşin buna rıza gösterip göstermemesi önem taşımaz. İki tarafın rızasına dayalı boşanma Anlaşmalı Boşanma olarak tanımlanmıştır Eşlerden birisinin anlaşmalı boşanmadan vazgeçmesi halinde dava çekişmeli boşanmaya dönecektir. Bu durumda Boşanma davası çekişmeli olarak devam edecektir.
Boşanmada kusur sayılan haller kanunda tahdidi olarak belirtilmiş olup, kusur sebepleri bunlarla sınırlı değildir.
Genel olarak boşanmada kusur kabul edilen haller;
- Eşlerden birinin zina yapması,
- Eşlerden birinin diğerinin hayatına kast etmesi, pek kötü muamelede bulunması, ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunması,
- Eşlerden birinin bir suç işlemesi veya haysiyetsiz hayat sürmesi,
- Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla ortak konutu terk etmesi,
- Eşlerden birinin akıl hastası olması,
- Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması,
- Eşlerden birinin diğer eşe karşı fiziksel, ekonomik, psikolojik, sosyal veya cinsel şiddet uygulaması,
- Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınması
Kanunda belirtilen kusur sebepleri hem kadın hem de erkek eş için geçerlidir.
Boşanma davalarında kadına yükletilen kusur halleri evlilik birliğinden doğan yükümlülüklere aykırılık, sadakat yükümlülüğüne aykırılık, psikolojik şiddet; erkeğe yükletilen kusur halleri ise psikolojik, ekonomik, cinsel, fiziksel şiddet, sadakat yükümlülüğüne aykırılık şeklindedir.
Yukarıda en çok karşılaşılan boşanma sebeplerine ve kusur sayılan hallere yer verilmiş olup boşanma sebepleri ve kusur halleri sayılanlarla sınırlı değildir.
Çekişmeli boşanma davasında çiftlerden biri boşanmak istiyor diğeri istemiyor veya nafaka, velayet gibi konularda anlaşılamadığında çekişmeli boşanma davası açılması gerekir. Anlaşmalı boşanma davaları çiftlerin tüm konularda net olup ayrılmak istemesi ile açılır ve tek celsede hakim tarafından sonlandırılır.
Öncelikle boşanmayı talep eden tarafın dava aşamasında ileri süreceği sebepler önem taşımaktadır. Mahkemece evlilik birliğinin devamında tarafların ortak menfaati kalmadığına kanaat getirilmesi halinde bu durumda boşanmaya karar verilebilir. Bir başka ifadeyle haklı boşanma sebepleri bulunuyorsa, aile içi şiddet, zina, haysiyetsiz yaşam sürdürme vs gibi sebepler mevcut ise boşanma gerçekleşecektir. Ancak mahkemece evlilik birliğinin devamında ilişkinin yürütülebileceğine dair bir kanı oluşursa hakim evliliğin sürmesinde taraflar açısından bir sakınca görmüyorsa, bu durumda boşanma davası reddedilebilir.
Birlik temelinden sarsılmış olmalıdır.
Ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenememelidir.
Evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korumaya değer bir yarar kalmamalıdır.
Aile konutu resmen evli olan karı-kocanın beraber yaşadıkları, ortak yaşamlarını birlikte geçirdikleri, sürekliliği olan konuttur. Eşlerin birden fazla evi olsa da yalnızca bir tanesi, yoğun olarak yaşadıkları ev aile konutu olur. Dönemsel olarak yaşanılan yazlık, dağ evi, yayla evi gibi yerler aile konutu olarak nitelendirilmez.
Aile konutu, ailenin oturduğu meskendir. Bir başka deyişle Aile konutu niteliği için önemli olan eşlerin ortak yaşamlarını birlikte geçirmeleridir, Ailenin oturduğu konutun mülk veya kira olması birlikte oturulan konutun aile konutu olduğu niteliğini değiştirmez.
Tarafların birlikte oturduğu ev aile konutu ise eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Yani eşiniz sizin açık rızanız olmadıkça kira sözleşmesini feshederek sizin evinizi tahliye etmenize neden olamaz, evi başkasına satamaz, ev üzerinde ipotek tesis edemez.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 187. maddesine göre Kadın evlenme ile kocasının soyadını alır. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra Aile Mahkemesi yazı işleri müdürü tarafından gerekçeli kesinleşen boşanma kararı iki örnek olarak Nüfus Müdürlüğüne gönderilir ve nüfus kayıtları düzeltilir.
- Eşlerden biri diğerini evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla terk etmiş veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemişse
- Fiili ayrılık süresinin en az 6 ay sürmesi
- Kanunda belirtilen şartlara uygun ihtar gönderilmiş olması halinde Terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilir.
Terk sebebiyle boşanma davası yalnızca terk edilen eş tarafından açılabilir, terk eden eş dava açamaz.
Eşlerin evlilik birliği süresi içerisinde edinilmiş mallar boşanmada süresinde paylaşılacak mallardandır. Boşanma davasının açıldığı tarih eşler arasındaki mal rejiminin de tasfiyesinin yapılacağı tarihtir. Yani evlilik birliğinin kurulduğu günden itibaren boşanma davasının açıldığı güne kadar olan tüm mallar paylaşıma dâhil edilir.
Boşanma davası açıldıktan sonra eşlerin edinmiş olduğu mallar, mal paylaşımına dâhil edilmez.
Boşanma Sebepleri
Boşanma davasında boşanma sebepleri Türk Medeni Kanununda düzenlenmiştir. Bu sebepler genel ve özel olarak ikiye ayrılmaktadır. İlk etapta boşanmanın genel sebebini açıklayacağız.
Boşanmanın Genel Sebepleri
Boşanma davasının genel sebepleri kanunda sınırlı olarak sayılmamıştır. Boşanmanın genel sebeplerine örnek verecek olursak hakaret, kavga, şiddet, geçimsizlik, anlaşamama vb. gibi bir çok sebep boşanmanın genel sebeplerine dahildir. Mahkeme bu sebepleri inceler, yerinde görürse boşanmaya karar verebilir. Mahkeme davacı tarafından ileri sürülen sebepleri için boşanma için gerekli görmez ise boşanma talebinin reddine karar verebileceği gibi eşlerin bir süreliğine ayrı yaşamalarına da karar verebilir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 166/3
VI. Evlilik birliğinin sarsılması:
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 166
VI. Evlilik birliğinin sarsılması
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Boşanmanın Özel Sebepleri
Boşanmanın özel sebepleri Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş olup sınırlı sayıda olan bu sebepler hüküm altına alınmıştır. Boşanmanın özel sebeplerini başlıklar halinde inceleyeceğiz.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 161
Zina: Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
4721 S.lı Türk Medeni Kanunu MADDE 162
II. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
4721 S.lı Türk Medeni Kanunu MADDE 163
III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 164
IV. Terk
(Değişik madde 6217 sayılı 31.3.2011 tarihli kanun madde 19)Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu MADDE 165:
V. Akıl hastalığı
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Nedir?
Boşanmada maddi ve manevi tazminat, evlilik birliğinin mahkeme kararı ile sona ermesi neticesinde, boşanmada kusursuz olan tarafın kusurlu taraftan talep ettiği tazminattır.
Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Şartları Nelerdir?
Boşanma davasında maddi ve manevi tazminat talep edilebilmesi için; talep eden tarafın kusursuz ya da diğer taraftan daha az kusurlu olması gerekir. Maddi ve manevi tazminat davası, boşanma sebepleri konusunda kusursuz veya daha az kusurlu tarafça aşağıdaki hallerde karşı talep edilebilir:
- Tazminat talep eden tarafın boşanmaya sebep olan vakıalar sebebi ile mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmişse (maddi bir zarara uğramış), maddi tazminat talep edebilir.
- Kişilik haklarına bir saldırı vuku bulmuş ise manevi tazminat talep edebilir (MK 174).
Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Davası Nasıl Açılır?
Boşanmaya sebep olan vakıalar sebebi ile maddi ve manevi tazminat davası; boşanma davasının dava dilekçesiyle ya da bu davaya karşı davalı tarafından verilecek cevap dilekçesi ile açılabilir. Maddi ve manevi tazminat davası boşanmanın fer’i niteliğinde bir talep (ek talep) olduğundan dava dilekçesi ya da cevap dilekçesi ile talep edilmesi mümkün hale gelmektedir. Bu şekilde, yani boşanma davası dilekçesiyle veya cevap dilekçesiyle, talep edilen maddi ve manevi tazminat için ayrıca harç alınmaz.
Dava ya da cevap dilekçesi ile ileri sürülmeyen maddi ve manevi tazminat talepleri, boşanma davası devam ederken de ayrı bir dava şeklinde açılabilir. Bu durumda ya davaların birleştirilmesine ya da boşanma davasının tazminat davası için bekletici mesele yapılmasına, yani boşanma davası bittikten sonra tazminat davasına devam edilmesine karar verilir.
Boşanma davasındaki vakıalar sebebi ile dava dilekçesinde ya da cevap dilekçesinde talep edilemeyen maddi ve manevi tazminat talepleri boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde ayrı bir dava şeklinde de açılabilir. Bu şekilde açılacak davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme genel yetki kurallarına göre davalının ikametgahı mahkemesi olacaktır. Ayrıca bu şekilde açılacak davalar nispi harca tabi olacaktır.
Tarafların eşit kusurlu olduklarının mahkemece tespit edilmesi durumunda tarafların birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talep etme hakları bulunmamaktadır.
Boşanma Davasında Maddi Tazminat Miktarı Nasıl Hesaplanır?
Mahkeme, kusursuz ya da daha az kusurlu olan eş lehine maddi tazminata hükmederken öncelikle tazminat talep eden tarafın mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenip zedelenmediğini tespit edecektir.
Boşanmda maddi ve manevi tazminat davasında “mevcut ve beklenen menfaat” şu anlama gelmektedir:
Taraflar evlenince evlilik dolayısı ile bazı menfaatler elde eder ya da elde etme ihtimalleri oluşur. Örneğin; erkek eşin, kadının geçimini sağlama, tarafların birbirlerinin sigortasından yararlanmaları, eşinin mirasından yararlanma ihtimali vardır. Boşanma sebebi ile bu menfaatlerden mahrum kalacak olan kusursuz ya da daha az kusurlu taraf diğer taraftan uygun bir maddi tazminat talep edebilir. Hakim mevcut ya da beklenen menfaatleri değerlendirirken, tarafların yaşlarını, evlilik sürelerini, sosyal ve ekonomik durumlarını, sosyal güvenliklerinin olup olmadığını, yeniden iş bulma ya da yeniden evlenebilme ihtimallerini dikkate alır.
Hakim maddi tazminat miktarını belirlerken;
- Tarafların ekonomik ve sosyal Durumlarını,
- Fiilina ağırlığı ve kusur derecelerini,
- Paranın alım gücünü,
- İhlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamını,
- Hakkaniyet ilkelerini göz önünde bulundurur.
Maddi anlamda durumu çok iyi olan taraf ile durumu kötü olan tarafın ödeyecekleri tazminat miktarı aynı olmaz. Aynı şekilde özel boşanma sebeplerinden birisinin varlığı (örneğin; zina, suç işleme, terk, hayata kast vs.) sebebi ile ağır (%100) kusurlu olan taraf ile genel boşanma sebeplerine göre kusurlu olan tarafın ödeyecekleri tazminat miktarı da aynı olmayacaktır.
Hakim, maddi tazminatın toplu olarak ya da irat (örneğin, aylık ödeme) şeklinde ödenmesine karar verebilir. (MK 176) İrat şeklinde ödenmesine karar verilen maddi tazminat, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi, taraflardan birinin ölmesi ile kendiliğinden kalkar. Alacaklı tarafın resmi olarak evli olmamasına rağmen fiili olarak başkası ile karı koca hayatı sürmesi ya da haysiyetsiz bir hayat sürmesi durumunda mahkeme kararı ile kaldırılabilir. (MK 176)
Boşanma Davasında Manevi Tazminat Nasıl Belirlenir?
Boşanmaya sebep olay olaylar sebebi ile kişilik hakları saldırıya uğrayan eş kusurlu olan diğer eşten uygun bir tazminat isteyebilir. (MK 174/2)
Boşanma davasındaki manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın bozulan ruhsal dengesini telafi etmek ve manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır.
Boşanma davasında manevi tazminatın irat şeklinde ödenmesine karar verilemez (MK 176/2). Manevi tazminat, toplu olarak ve tek seferde ödenmesine karar verilir.
Hakim manevi tazminat miktarını belirlerken, tazminat hukukunun genel esaslarının yanında tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını, kusur ve derecesini, orantılılık ilkesini göz önünde bulundurur. Hakimin hükmedeceği tazminat miktarının bir tarafı zenginleştirmemesi gerektiği gibi diğer tarafı da fakirleştirmemesi gerekir.
Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Davası Yargıtay Kararları
Eşit Kusurlu Eş Lehine Maddi ve Manevi Tazminata Hükmedilemez
Yapılan soruşturma ve toplanan delilerden; davacı kadının “eşinden soğuduğunu, onu istemediğini, boşanırım annemin evine giderim sonra da evlenirim , çocuk senden değil, çocuk şu anda babasının yanında, babası sen değilsin” dediği, davalı erkeğin ise eşini aşağıladığı, annesinin evlilik birliğine müdahalesine tepkisiz kaldığı, müşterek çocuğu kaçırdığı sabittir. Her ne kadar mahkemece davalı erkeğin, davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı da kabul edilmiş ise de; davacı kadının bu iddiasını sunduğu delillerle ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Eşit kusurlu eş yararına manevi tazminata karar verilemez ( TMK m. 174/2 ). Durum böyleyken; mahkemece, davalı erkeğin daha ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD. - 2016/9871 Karar).
Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek ağır kusurlu bulunmuş ve buna bağlı olarak davacı kadının Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi kapsamındaki maddi ve manevi tazminat talepleri kabul edilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı kadının eşine sürekli yalan söylemek suretiyle onun güvenini sarstığı, borçlandığı, eşine hakaret ettiği, davalı erkeğin ise eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. O halde, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden, erkeğin ağır kusurlu kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi gereğince, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. HD. - 2016/9490 Karar).
Daha Az Kusurlu Eş Lehine Maddi Tazminata Hükmedilmelidir
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıklarıyla katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarıyla kusurları ve hakkaniyet ilkesi (T.M.K. Md. 4 T.B.K. madde 50 ve 52) dikkate alınarak davalı (kadın) yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir (Yargıtay 2. HD - Karar: 2014/18194).
Feragat Nedeniyle Reddedilen Davadan Önceki Olaylar Affedilmiş Sayılır
Mahkemece, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek her iki tarafın davası kabul edilip, boşanma kararı verilmiş ise de; toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının 12.12.2011 tarihinde açtığı boşanma davasından 27.12.2011 tarihinde feragat ettiği. 2.7.2013 tarihinde ise eldeki boşanma davasını açtığı, feragat sebebiyle reddedilip kesinleşen davadan sonra tarafların barışıp bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı kadın, önceki boşanma davasından feragat etmekle, o davadan önceki olayları affetmiş en azından hoşgörü ile karşılamıştır. O davadan sonra davalı-karşı davacı erkekten kaynaklanan boşanmayı gerektirir somut bir olayın varlığı da kanıtlanmamıştır. O halde, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı-karşı davalı kadın tam kusurludur. Gerçekleşen bu durum gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı erkeğin maddi tazminat ( TMK m. 174/1 ) talebinin reddedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD. - 2016/9289 Karar).
Maddi Tazminat Kararının Ölçütleri
Davalı-karşı davacı kadın kazanç kaybı ile mevcut ve beklenen menfaat kaybı olarak toplam 1.000.000 TL. maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davalı-karşı davacı kadının bu talebinin ne kadarının Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi kapsamında olduğu, ne kadarının kazanç kaybına yönelik olduğu açıklattırılmadan ( HMK m. 31 ) ve kazanç kaybına yönelik bölüm için nispi harç ikmal ettirilmeden davalı-karşı davacı kadının maddi tazminat talebi ile ilgili hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. HD. - 2016/8834 Karar).
Maddi Tazminat ile Mal Paylaşımı Davası Farklı Davalardır
Davalı kadının cevap dilekçesindeki 500.000 TL maddi tazminat isteği, davacı erkeğin sattığı taşınmazların bedellerinden kendi payına düşen miktara ilişkindir. Bu istek boşanmanın fer’isi olan maddi tazminat (TMK m. 174/1) kapsamında değildir. Davalı kadın tarafından harcı yatırılmak suretiyle bir dava veya karşılık dava da açılmamıştır. Bu istekle ilgili olarak “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD. - 2016/4000 Karar).
Tazminat Davasının Kısmen Kabulü Halinde Avukatlık Ücreti
Boşanmanın fer’i niteliğinde bulunan maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulü veya kısmen reddi halinde karşı tarafa vekalet ücreti takdir edilemez. Bu sebeple davalı lehine vekalet ücreti takdiri doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD - 2016/8309 Karar).
Boşanmada maddi ve manevi tazminat davası; kusurun ve tazminat miktarının belirlenmesi, netice olarak tarafların elde edeceği tazminat miktarının hesaplanması noktasında önemli özellikler arz eden bir dava türü olduğundan bir avukat aracılığıyla takip edilmesinde hukuki yarar vardır.
BOŞANMA DAVALARI
BOŞANMA HUKUKU I AVUKAT I SELİM HARTAVİ I ŞANLIURFA
NAFAKA HUKUKU
Nafaka, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak isteyebileceği ödemedir. Yoksulluğa düşecek eşe bağlanan nafakada kusur şartı aranmaz. Yani yoksulluğa düşecek eşe, nafaka bağlanması için nafaka yükümlüsünün kusurlu olması şart değildir. Ancak, nafaka alacak eşin boşanmaya yol açan olaylarda kusurunun daha ağır olmaması gerekir. Bu durum Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde tanımlanmıştır. Belirtmek gerekir ki nafaka sadece kadınlara değil, ekonomik gücü daha düşük olan erkeklere de bağlanabilir.
Nafaka miktarı, her somut olaya ve nafaka yükümlüsünün ekonomik durumuna göre belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde ilk olarak, mahkemece sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılır.
Nafaka davalarında mahkemeler sabit bir nafakaya hükmettiği takdirde enflasyon v.b nedenlerle belirli durumlarda nafaka miktarı günün koşullarına göre çok küçük rakamlarda kalmaktadır.
Kanunda bu durumu engellemek adına iki çözüm getirilmiştir. Birincisi nafaka kararı alınırken nafakanın artan oranlı olarak belirlenmesidir.
Nafaka alacaklısı eşin nafaka ücretinin günün ekonomik şartlarına göre az kalması sebebiyle açabileceği Nafaka Artırım davası mevcuttur. Nafakanın artırılması davasında hakim nafakayı günün koşullarına göre yeniden değerlendirip bir karar verecektir.
Nafaka ödemeyen kişilere karşı ilk olarak, icra takibi başlatılır. İcra takibinde birikmiş ödenmeyen nafakalar ve devam eden aylara ilişkin nafakalar faiziyle birlikte istenebilir.
İcra takibinde nafaka borçlusunun banka hesaplarına, maaşına ve diğer maddi varlıklarına haciz konulur. Ayrıca, icra takibinin açılmasının ardından nafaka borçlusuna 3 aya kadar hapis cezası (tazyik hapsi) verilebilir.
Nafaka her ay doğan bir borçtur. Kendiliğinden sona ermez. Nafakanın sona ermesi için; nafaka çocuklara ödeniyorsa çocukların 18 yaşını doldurmasından sonra çocuklar yönünden nafaka borcu sona ermektedir. Eş yönünden ise, eşin yeni bir evlilik yapması, ekonomik gelirinin çok iyi seviyeye gelmesi gibi durumlarda talep halinde nafakanın kaldırılması kararı verilebilir.
Boşanma davası açıldığı anda hakim sosyal kültürel ekonomik durum araştırması yaptıktan sonra tedbir nafakası bağlanmasına karar verebilir. Boşanma davasının açılmasıyla birlikte hakim tarafından hükmedilen ve gerekli görüldüğü hallerde dava sonucu kesinleşinceye kadar devam edebilen, tarafların boşanma sürecinde yaşam standartlarının olumsuz yönde değişmemesi açısından verilen bir nafaka türüdür.
Tedbir nafakası, davanın açıldığı tarihten itibaren başlar ve davanın sona ermesi ile son bulur. Tarafların davasında boşanma kararı verilmiş ise boşanma kararının kesinleşmesi ile nafaka ödeme sorumluluğu da sona erecektir.
Evlilik birliği içerisinde taraflae birbirlerine karşı güven ve sadakat yükümlülüğü ile birliğin diğer yükümlülüklerine uygun davranmak zorundadır. Evliliğinin devam ettiği süre boyunca sadakat ya da diğer yükümlülüklere aykırı davranışlar boşanmada kusur olarak kabul edilir.
Kadının zorluk çekmeyecek kadar aylık geliri varsa, Kadının emekli maaşı ya da kira geliri varsa, Kadın, yeni bir evlilik yaptıysa ya da biriyle evlilik hayatı yaşıyorsa, Eski eşinin bir işi ya da düzenli geliri olmayan kadınlar, nafaka alamazlar
İştirak nafakası, boşanma davası neticesinde çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş aleyhine çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere hükmedilen bir nafakadır. İştirak nafakası davası açabilecek kişiler şunlardır (Medeni Kanun m.329) :
- Fiili olarak çocuğa bakan eş,
- Çocuğa atanan kayyım,
- Vasi,
- Ayırt etme gücüne (temyiz kudretine) sahip çocuk talep edebilir.
Çocuk için ödenecek nafaka miktarı; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle hakim tarafından MK m.4’teki hususlar da dikkate alınarak takdir edilir. (TMK m. 330) Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun varsa gelirleri de göz önünde bulundurulur.
İştirak nafakası kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurması, evlenmesi ya da TMK m.12 göre mahkeme kararı ile ergin kılınması sureti ile son bulur. (TMK m.328/1) Ancak çocuk ergin olmasına rağmen eğitim hayatına devam ediyorsa eğitim hayatı sonuna kadar iştirak nafakası ödenmeye devam edilir. (TMK m.182/2)
İştirak nafakası aşağıdaki hallerde kesilir:
- Nafaka borçlusunun ölmesi,
- Çocuğun ergin olduktan sonra eğitim hayatına devam etmemesi,
- Çocuğun evlenmesi.
İştirak Nafakasının ödenmemesi durumunda cebri icra ile tahsili yoluna gidilebilir.
Nafaka borçlusu, aylık nafaka bedelini ödememesi durumunda nafaka alacaklısının şikayeti üzerine diğer şartların da mevcut olması durumunda İİK 344. maddesine göre 3 aya kadar tazyik hapsine mahkum edilecektir.
Mahkeme ilamları ile ilam hükmündeki diğer kararlar son işlem tarihinden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Yani bu ilam dayanak alınarak işlem yapılamaz. (İİK m.39/1 BK m. 146)
Nafakaya ilişkin ilamlar bu kuralın istisnasıdır. Yani, nafaka alacağına dair bir mahkeme kararı üzerinden 10 yıl geçse dahi, o mahkeme kararı geçerlidir. Ancak biriken nafaka alacakları üzerinden 10 yıl geçmekle ilam zamanaşımına uğramasa bile biriken nafaka alacakları zamanaşımına uğrar. Mesela 10.10.2006 tarihinde hükmedilen iştirak ya da yoksulluk nafakasını 10.10.2017 tarihinde tahsili için icraya koyduğumuzda 10.10.2007 tarihinden önceki nafakalar zamanaşımına uğramış olur. Ancak ilamın üzerinden 10 yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen ilam geçerliliğini korur.
Evlilik birliğinin sonlandırılması için kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın boşanma talebinde bulunması gerekmektedir. Diğer eşin buna rıza gösterip göstermemesi önem taşımaz. İki tarafın rızasına dayalı boşanma Anlaşmalı Boşanma olarak tanımlanmıştır Eşlerden birisinin anlaşmalı boşanmadan vazgeçmesi halinde dava çekişmeli boşanmaya dönecektir. Bu durumda Boşanma davası çekişmeli olarak devam edecektir.
Tarafların birlikte oturduğu ev aile konutu ise eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Yani eşiniz sizin açık rızanız olmadıkça kira sözleşmesini feshederek sizin evinizi tahliye etmenize neden olamaz, evi başkasına satamaz, ev üzerinde ipotek tesis edemez.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 187. maddesine göre Kadın evlenme ile kocasının soyadını alır. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra Aile Mahkemesi yazı işleri müdürü tarafından gerekçeli kesinleşen boşanma kararı iki örnek olarak Nüfus Müdürlüğüne gönderilir ve nüfus kayıtları düzeltilir.
- Eşlerden biri diğerini evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla terk etmiş veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemişse
- Fiili ayrılık süresinin en az 6 ay sürmesi
- Kanunda belirtilen şartlara uygun ihtar gönderilmiş olması halinde Terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilir.
Terk sebebiyle boşanma davası yalnızca terk edilen eş tarafından açılabilir, terk eden eş dava açamaz.
Eşlerin evlilik birliği süresi içerisinde edinilmiş mallar boşanmada süresinde paylaşılacak mallardandır. Boşanma davasının açıldığı tarih eşler arasındaki mal rejiminin de tasfiyesinin yapılacağı tarihtir. Yani evlilik birliğinin kurulduğu günden itibaren boşanma davasının açıldığı güne kadar olan tüm mallar paylaşıma dâhil edilir.
Boşanma davası açıldıktan sonra eşlerin edinmiş olduğu mallar, mal paylaşımına dâhil edilmez.
OUR TEAM
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Praesent tincidunt aliquam libero, porttitor ultricies dolor fringilla ut. Integer non porttitor sem. Vivamus venenatis, dui ac semper pellentesque, erat ex fringilla justo, sit amet viverra odio arcu nec justo. Nullam sit amet posuere magna.
OUR BELIEF
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Praesent tincidunt aliquam libero, porttitor ultricies dolor fringilla ut. Integer non porttitor sem. Vivamus venenatis, dui ac semper pellentesque, erat ex fringilla justo, sit amet viverra odio arcu nec justo. Nullam sit amet posuere magna.