İCRA TAKİBİNDEN ÖNCE ALACAKLIYA YAPILAN ÖDEME- İCRA EMRİNİN İPTALİ-HESAPTAN PARA ÇEKİLMEMİŞ İSE İCRA TAKİBİ YAPMAKTA HAKLI OLDUĞU VE BU DURUMDA DA ASIL ALACAĞA FAİZ VEKALET ÜCRETİ VE İCRA MASRAFI YÜRÜTÜLEBİLECEĞİ

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
Esas: 2014/15142
Karar: 2015/18936
Tarih: 22.10.2015

ÖZET : Borçlu, itiraz dilekçesinde takip açılmadan önce alacaklının hesabına yapılan ödemelerin dikkate alınmamış olması sebebi ile yapılan ödemelerin yeniden hesaplanarak yeni bir icra emri düzenlenmesine karar verilmesini istemiş olup alacaklı ise yapılan ödemelerin bir kısmında açıkça takip konusu borca ilişkin olduğuna yönelik açıklamanın bulunmadığını, kısım kısım ödemeler şeklinde şirket hesabına aktarıldığına ilişkin bilgilerin taraflarınca bilinmesinin mümkün olmadığını bildirip yapılan ödemelerin şirket hesabından yetkili kişilerce çekilip çekilmediğinin araştırılmasını talep etmiştir. Bu durumda alacaklı vekilinin beyanında belirttiği üzere şirket hesabı ile ilgili banka hesap hareketlerine ilişkin ekstrelerin istenerek, dekontlara uyan ödemelerin hesaptan çekilip çekilmediği hususu araştırılarak takipten önce hesaptan para çekildiğinin anlaşılması durumunda icra takibi yapılmasının haklı olmadığı, hesaptan para çekilmemiş ise icra takibi yapmakta haklı olduğu ve bu durumda da asıl alacağa faiz, vekalet ücreti ve icra masrafı yürütülebileceği düşünülerek gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece; icra dosyasına mahsuben şerhi taşımayan belgelerle yapılan ödemelerin inkar edildiği kabul edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçlu vekili İcra Mahkemesi’ne başvurusunda, müvekkili aleyhine başlatılan takipte icra emrinin 02.05.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, 10.06.2011 tarihinde 5.000,00 TL, 01.07.2011 tarihinde 5.000,00 TL ve 21.03.2012 tarihinde ise 7.050,00 TL’nin alacaklının hesabına havale edilmesine rağmen ödemeler dikkate alınmadan icra emrinin tanzim edildiğini belirterek icra emrinin iptali ile yapılan ödemeler hesaplanarak yeni bir icra emri düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; dosyaya sunulan banka dekontlarından sadece 21.03.2012 tarihli “E. K. İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/81” açıklama şerhli 7.050,00 TL ödemenin takibe konu borçla ilgili olduğu, 7.050,00 TL’nin mahsubu ile 8.262,33 TL bakiye tazminat alacağının bulunduğu ve İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5055 Esas sayılı dosyasında çıkartılan icra emrinin dayanak İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/153 Esas, 2011/81 Karar Sayılı ilamına uygun olarak düzenlenmediği gerekçeleriyle itirazın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İİK’nun 33/1. maddesinde; icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.

Somut olayda; icra takibinin dayanağı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.11.2011 gün ve 2009/153 Esas, 2011/181 Karar sayılı tazminat ilamında 10.000 TL tazminat ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsiline karar verilmiştir. Borçlu icra emrinin tebliği üzerine icra mahkemesine başvurusunda bu ilama yönelik 10.06.2011 tarihinde 5.000,00 TL, 01.07.2011 tarihinde 5.000,00 TL ve 21.03.2012 tarihinde ise 7.050,00 TL ödeme yaptığını, bu nedenle borcu bulunmadığından icra emrinin iptalini talep etmiştir.

Alacaklı vekili cevap dilekçesinde, yapılan ödemelerin bir kısmında açıkça takip konusu borca ilişkin olduğuna yönelik açıklamanın bulunmadığını, kısım kısım ödemeler şeklinde şirket hesabına aktarıldığına ilişkin bilgilerin taraflarınca bilinmesinin mümkün olmadığını bildirip yapılan ödemelerin şirket hesabından yetkili kişilerce çekilip çekilmediğinin araştırılmasını talep etmiştir.

Bu durumda alacaklı vekilinin beyanında belirttiği üzere şirket hesabı ile ilgili banka hesap hareketlerine ilişkin ekstrelerin istenerek, dekontlara uyan ödemelerin hesaptan çekilip çekilmediği hususu araştırılarak takipten önce hesaptan para çekildiğinin anlaşılması durumunda icra takibi yapılmasının haklı olmadığı, hesaptan para çekilmemiş ise icra takibi yapmakta haklı olduğu ve bu durumda da asıl alacağa faiz, vekalet ücreti ve icra masrafı yürütülebileceği düşünülerek (6098 sayılı T.B.K’nun 100. maddesi de göz önünde bulundurularak) gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

Mahkemece; icra dosyasına mahsuben şerhi taşımayan belgelerle yapılan ödemelerin inkar edildiği kabul edilerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İMZAYA İTİRAZ -FOTOKOPİ ÜZERİNDEN İNCELEME- ÖDEME YASAĞI KONULAN ÇEK-

T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/1859
KARAR NO : 2019/813

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DÖRTYOL İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2018
NUMARASI : 2016/228 Esas 2018/24 Karar

DAVACI : E. YAPI SİSTEMLERİ PLASTİK DEMİR DOĞRAMA İMALAT SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ.
DAVALI : ABDULLAH .P. Haliliye/ ŞANLIURFA
VEKİLİ : Av. SELİM HARTAVİ
İLİŞKİLİ KİŞİ : R. E.
DAVANIN KONUSU : İmzaya İtiraz
KARAR TARİHİ : 16/05/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/05/2019

Dörtyol İcra Hukuk Mahkemesi’nin 21/02/2018 tarih, 2016/228 Esas ve 2018/24 Karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde istinaf yolu ile tetkiki davalı vekili tarafından istenmesi üzerine dosya dairemize gönderilmekle dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dörtyol İcra Müdürlüğü’nün 2016/9766 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde; takip dayanağı çekin müvekkili tarafından kaybedilmesi üzerine Dörtyol 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/378 Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, bu dosyada %15 teminat karşılığında tedbir kararı alındığını, çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, borçlu olmadığı halde müvekkili aleyhine başlatılan takipte davalının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile takibin durdurulmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile davalı aleyhine %10 para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin dava dışı Ergün Yapı…..A.Ş. Tarafından müvekkili Abdullah P.a ciro edilerek verildiğini, dava konusu çekin 01/01/2016 tarihinde TÜRKİYE FİNANS KATILIM BANKASI A.Ş Karaköprü şubesine ibraz edildiğini, ancak 3 Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/378 Esas sayılı dosyasından ÖDEME YASAĞI konulduğundan dolayı çek bedelinin ödenmediğini, davacı şirketin dava konusu bu çekten dolayı ödeme yapması üzerine, davacı borçlu hakkında 02/09/2016 tarihinde icra takibine geçildiğini, itirazının süre yönünden reddinin değerlendirilmesi gerektiğini, çekin ön yüzünde şirket ünvanının bulunduğu alandaki imza ile keşide tarihi üzerinde yer alan imzaların aynı kişiye ait olduğunun anlaşılacağını, davacı şirket ile dava dışı G…. A.Ş nin işyerlerinin aynı olduğunu, bu nedenle bu şirketlerin aynı şahsa ait olma ihtimalinin yüksek olduğunu, adı geçen şirketlerin ortak çalıştığı veya ortaklarının kötü niyetli olarak şirkete ait çekleri müşterek olarak farklı kişilere imzalatarak alacaklıları mağdur ettiğini, davacı şirket yetkililerinin incelemeye elverişli imzalarının alınarak inceleme yapılması gerektiğini, davalının iyineyiteli olduğunu belirterek davacı borçlunun imzaya itirazını reddi ile davacı aleyhine %10 para cezasına ve %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; açılan davanın KABULÜ ile Dörtyol İcra Müdürlüğü’nün 2016/9666 esas sayılı takip dosyasında davacı borçlu ERGÜN Ltd. Şti. yönünden yürütülen icra takibinin DURDURULMASINA, asıl alacak olan 15.600,00-TL’nin %20’si oranında icra tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, asıl alacağın %10’u olan 1.560,00-TL para cezasının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından iyi niyetli müvekkili aleyhine takip konusu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatı ile %10 oranında para cezasına hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, Adli Tıp Kurumu raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, yerel mahkeme tarafından talep edilen imza örnekleri yeterince toplanmadan Adli Tıp Kurumu’na tevdii edildiğini, davacı şirketçe ödemesi yapılan yakın tarihli çek örneklerinin dosya arasına alınmadan dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek imza incelemesi yapıldığını, 28/11/2017 tarihli raporda 08/03/2016 tarihli imza sirküleri fotokopisi olduğu açıkça belirtildiği ve fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılmasının mümkün olmadığını, bu nedenlerle söz konusu belge asıllarının bankalardan,noterliklerden ve seçim kurullarından temin edilerek Üniversitelerin Grafoloji Araştırma ve Uygulama dalından seçilecek uzman bilirkişi aracılığıyla imza incelemesi yapılması yönünde bilirkişi raporuna itiraz etmiş olmalarına rağmen bu taleplerininde reddedildiğini, dava konusu çekin 05/05/2016 tarihinde Sürat Kargo aracılığıyla müvekkiline gönderildiğini ve 05/05/2016 tarihinde Ergün Yapı…. Şti’nin yetkili müdürü Rüstem Ergünbaş isimli şahıs olduğundan imza incelemesinin bu şahsın imza örneklerinin alınarak yapılması gerekirken yerel mahkemece Vedat E. isimli şahsın imza örnekleriyle yetinilerek inceleme yapıldığını beyan ederek yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; alacaklı olduğunu iddia eden davalının dava konusu çekte ilk ciranta, müvekkili şirketin ise lehtar olduğunu, davalının çeki alırken imzanın müvekkili şirket tarafından atılıp atılmadığını bilebilecek durumda olduğunu İİK 170/4 maddesine göre tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davalının çekin kargo ile gönderildiğine yönelik iddiasını kabul etmemekle birlikte, davalının iddia ettiği gibi 05/05/2016 tarihinde de şirket yetkilisinin Rüstem E. olmadığını, bu nedenle davalının aksi yöndeki iddialarının hukuka uygun olmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin, takip başlatan ve imzanın borçluya ait olduğun iddia eden alacalıya ait olduğunu, bilirkişi raporunun yeterli miktarda mukayeseye yarar evrak üzerinden yapıldığını, davalı tarafından kesin süre verilmesine rağmen bildirmediği evrakları, süresinden sonra bildirdiğini, bu nedenle iddia ettiği dava dışı çeklerin dosya arasına alınmadığını, bu nedenlerle davacı tarafın istinaf talebinin reddi ile yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE: Uyuşmazlık kambiyo senetlerine mahsus takipte imzaya itiraz niteliğindedir.
Dörtyol İcra Müdürlüğü’nün 2016/9766 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde; davacı vekilinin çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkili aleyhine borçlu olmadığı halde başlatılan takipte davalının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile takibin durdurulmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile davalı aleyhine %10 para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş; ilk derece mahkemesince, çekin keşide tarihinde şirket yetkilisinin Vedat E. olduğu, imza örneklerinin getirtildiği, Adli Tıp Kurumu’nun çekte bulunan imzanın Vedat Ergünbaş’a ait olup olmadığı konusunda tespit yapamadığı bu nedenle ispat külfeti kendisine düşen alacaklının imzanın davacıya ait olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verilmiş; davalı vekilince; kötü niyet olmadığından tazminata hükmedilemeyeceği, imza incelemesine esas ATK raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılamayacağı, bilirkişi incelemesine itirazlarının dikkate alınmadığı gerekçeleriyle istinaf yoluna başvurdukları anlaşılmıştır.
12.HD’nin 26/05/2016 gün, 2016/1258 Esas, 2016/14890 sayılı kararında da belirtildiği üzere, imzanın borçlu eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirmeyen rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilemez. Somut olayda Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, inceleme konusu çekin 1. ciro imzası ile Vedat E.’ın mukayese imzaları arasında biçimsel farklılıklar görülmekle birlikte; söz konusu imzanın basit tersimli, taklidi kolay imza olması nedeniyle Vedat Ergünbaş eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği; davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazında, üniversitelerin grafoloji araştırma ve uygulama biriminden seçilecek uzman bilirkişi aracılığıyla imza incelemesi yapılması talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, Kırıkhan Ticaret Sicil Müdürlüğünün 08/12/2016 tarihli müzekkere cevabına göre 18/05/21010 tarihinden yazışma tarihine kadar şirket müdürünün Rüstem E. olduğu; 26/01/2017 günlü müzekkere cevabında ise 04/03/2016 tarihinden yazışma tarihine kadar şirket müdürünün Vedat E. olduğu belirtildiğinden, müzekkere cevaplarındaki çelişkiler gözetilerek, çekin keşide edildiği tarihte borçlu şirket adına çek düzenlemeye yetkili temsilcinin kim yada kimler olduğu hususu kesin bir biçimde belirlendikten sonra imza incelemesi yaptırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu, bu durumda yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı anlaşıldığından davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-a-6 bendi gereğince kaldırılması yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353-(1)-a-6 maddesi uyarınca KABULÜ ile Dörtyol İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/228 Esas 2018/24 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın esası hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının talebi halinde yatıran tarafa İADESİNE,
4-İstinaf kanun yolu giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden kurulacak esasa ilişkin hükümde GÖZETİLMESİNE,
5-Kararın yerel mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 16/05/2019 tarihinde karar verildi.

Başkan
33364

Üye
42161

Üye
107591

Katip
142501
¸

İTİRAZIN İPTALİ- UYUŞMAZLIĞIN İKİ TARAFININ TİCARİ İŞLETMESİNDEN KAYNAKLANMAMASI DURUMUNDA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ GÖREVLİDİR

T.C
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
ESAS: 2016/13555
KARAR:2018/12583
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıya değişik tarihlerde banka havalesi yoluyla toplamda 10.660,00 TL ve …gönderdiğini, borcun ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile şirket adına sahip oldukları ortak hesaplarının bulunduğunu, paranın şirket için kullanılmak üzere gönderildiğini, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını beyan eden savunma yaparak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, …2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5506 E nolu dosyasındaki icra takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin takip tarihindeki 27.000,00 USD’nin TL karşılığı olan asıl alacak ile 10.660,00 TL asıl alacak üzerinden olmak üzere toplam 58.000,00 TL üzerinden devamına, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Kanunun 5. maddesinde ise, ticari davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Kanunu’nun 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi itibariyle de Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı, banka havalesi yoluyla davalıya borç olarak gönderdiği bedelin ödenmediğini ileri sürerek alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir. Davacı ve davalı gerçek kişi olup, tacir olarak kabul edilseler dahi uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığına yönelik dosyaya yansıyan bir belge bulunmamaktadır. Bu durumda eldeki dava, ticari nitelikte bir dava değildir. Hal böyle olunca davaya bakmaya Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. O halde mahkemece, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevine girdiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacı ve davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı ve davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya, 991,00 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Exit mobile version