İMZAYA İTİRAZ -FOTOKOPİ ÜZERİNDEN İNCELEME- ÖDEME YASAĞI KONULAN ÇEK-

T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/1859
KARAR NO : 2019/813

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DÖRTYOL İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2018
NUMARASI : 2016/228 Esas 2018/24 Karar

DAVACI : E. YAPI SİSTEMLERİ PLASTİK DEMİR DOĞRAMA İMALAT SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ.
DAVALI : ABDULLAH .P. Haliliye/ ŞANLIURFA
VEKİLİ : Av. SELİM HARTAVİ
İLİŞKİLİ KİŞİ : R. E.
DAVANIN KONUSU : İmzaya İtiraz
KARAR TARİHİ : 16/05/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/05/2019

Dörtyol İcra Hukuk Mahkemesi’nin 21/02/2018 tarih, 2016/228 Esas ve 2018/24 Karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde istinaf yolu ile tetkiki davalı vekili tarafından istenmesi üzerine dosya dairemize gönderilmekle dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dörtyol İcra Müdürlüğü’nün 2016/9766 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde; takip dayanağı çekin müvekkili tarafından kaybedilmesi üzerine Dörtyol 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/378 Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, bu dosyada %15 teminat karşılığında tedbir kararı alındığını, çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, borçlu olmadığı halde müvekkili aleyhine başlatılan takipte davalının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile takibin durdurulmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile davalı aleyhine %10 para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin dava dışı Ergün Yapı…..A.Ş. Tarafından müvekkili Abdullah P.a ciro edilerek verildiğini, dava konusu çekin 01/01/2016 tarihinde TÜRKİYE FİNANS KATILIM BANKASI A.Ş Karaköprü şubesine ibraz edildiğini, ancak 3 Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/378 Esas sayılı dosyasından ÖDEME YASAĞI konulduğundan dolayı çek bedelinin ödenmediğini, davacı şirketin dava konusu bu çekten dolayı ödeme yapması üzerine, davacı borçlu hakkında 02/09/2016 tarihinde icra takibine geçildiğini, itirazının süre yönünden reddinin değerlendirilmesi gerektiğini, çekin ön yüzünde şirket ünvanının bulunduğu alandaki imza ile keşide tarihi üzerinde yer alan imzaların aynı kişiye ait olduğunun anlaşılacağını, davacı şirket ile dava dışı G…. A.Ş nin işyerlerinin aynı olduğunu, bu nedenle bu şirketlerin aynı şahsa ait olma ihtimalinin yüksek olduğunu, adı geçen şirketlerin ortak çalıştığı veya ortaklarının kötü niyetli olarak şirkete ait çekleri müşterek olarak farklı kişilere imzalatarak alacaklıları mağdur ettiğini, davacı şirket yetkililerinin incelemeye elverişli imzalarının alınarak inceleme yapılması gerektiğini, davalının iyineyiteli olduğunu belirterek davacı borçlunun imzaya itirazını reddi ile davacı aleyhine %10 para cezasına ve %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; açılan davanın KABULÜ ile Dörtyol İcra Müdürlüğü’nün 2016/9666 esas sayılı takip dosyasında davacı borçlu ERGÜN Ltd. Şti. yönünden yürütülen icra takibinin DURDURULMASINA, asıl alacak olan 15.600,00-TL’nin %20’si oranında icra tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, asıl alacağın %10’u olan 1.560,00-TL para cezasının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından iyi niyetli müvekkili aleyhine takip konusu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatı ile %10 oranında para cezasına hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, Adli Tıp Kurumu raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, yerel mahkeme tarafından talep edilen imza örnekleri yeterince toplanmadan Adli Tıp Kurumu’na tevdii edildiğini, davacı şirketçe ödemesi yapılan yakın tarihli çek örneklerinin dosya arasına alınmadan dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek imza incelemesi yapıldığını, 28/11/2017 tarihli raporda 08/03/2016 tarihli imza sirküleri fotokopisi olduğu açıkça belirtildiği ve fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılmasının mümkün olmadığını, bu nedenlerle söz konusu belge asıllarının bankalardan,noterliklerden ve seçim kurullarından temin edilerek Üniversitelerin Grafoloji Araştırma ve Uygulama dalından seçilecek uzman bilirkişi aracılığıyla imza incelemesi yapılması yönünde bilirkişi raporuna itiraz etmiş olmalarına rağmen bu taleplerininde reddedildiğini, dava konusu çekin 05/05/2016 tarihinde Sürat Kargo aracılığıyla müvekkiline gönderildiğini ve 05/05/2016 tarihinde Ergün Yapı…. Şti’nin yetkili müdürü Rüstem Ergünbaş isimli şahıs olduğundan imza incelemesinin bu şahsın imza örneklerinin alınarak yapılması gerekirken yerel mahkemece Vedat E. isimli şahsın imza örnekleriyle yetinilerek inceleme yapıldığını beyan ederek yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; alacaklı olduğunu iddia eden davalının dava konusu çekte ilk ciranta, müvekkili şirketin ise lehtar olduğunu, davalının çeki alırken imzanın müvekkili şirket tarafından atılıp atılmadığını bilebilecek durumda olduğunu İİK 170/4 maddesine göre tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davalının çekin kargo ile gönderildiğine yönelik iddiasını kabul etmemekle birlikte, davalının iddia ettiği gibi 05/05/2016 tarihinde de şirket yetkilisinin Rüstem E. olmadığını, bu nedenle davalının aksi yöndeki iddialarının hukuka uygun olmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin, takip başlatan ve imzanın borçluya ait olduğun iddia eden alacalıya ait olduğunu, bilirkişi raporunun yeterli miktarda mukayeseye yarar evrak üzerinden yapıldığını, davalı tarafından kesin süre verilmesine rağmen bildirmediği evrakları, süresinden sonra bildirdiğini, bu nedenle iddia ettiği dava dışı çeklerin dosya arasına alınmadığını, bu nedenlerle davacı tarafın istinaf talebinin reddi ile yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE: Uyuşmazlık kambiyo senetlerine mahsus takipte imzaya itiraz niteliğindedir.
Dörtyol İcra Müdürlüğü’nün 2016/9766 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde; davacı vekilinin çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkili aleyhine borçlu olmadığı halde başlatılan takipte davalının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile takibin durdurulmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile davalı aleyhine %10 para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş; ilk derece mahkemesince, çekin keşide tarihinde şirket yetkilisinin Vedat E. olduğu, imza örneklerinin getirtildiği, Adli Tıp Kurumu’nun çekte bulunan imzanın Vedat Ergünbaş’a ait olup olmadığı konusunda tespit yapamadığı bu nedenle ispat külfeti kendisine düşen alacaklının imzanın davacıya ait olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verilmiş; davalı vekilince; kötü niyet olmadığından tazminata hükmedilemeyeceği, imza incelemesine esas ATK raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılamayacağı, bilirkişi incelemesine itirazlarının dikkate alınmadığı gerekçeleriyle istinaf yoluna başvurdukları anlaşılmıştır.
12.HD’nin 26/05/2016 gün, 2016/1258 Esas, 2016/14890 sayılı kararında da belirtildiği üzere, imzanın borçlu eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirmeyen rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilemez. Somut olayda Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, inceleme konusu çekin 1. ciro imzası ile Vedat E.’ın mukayese imzaları arasında biçimsel farklılıklar görülmekle birlikte; söz konusu imzanın basit tersimli, taklidi kolay imza olması nedeniyle Vedat Ergünbaş eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği; davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazında, üniversitelerin grafoloji araştırma ve uygulama biriminden seçilecek uzman bilirkişi aracılığıyla imza incelemesi yapılması talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, Kırıkhan Ticaret Sicil Müdürlüğünün 08/12/2016 tarihli müzekkere cevabına göre 18/05/21010 tarihinden yazışma tarihine kadar şirket müdürünün Rüstem E. olduğu; 26/01/2017 günlü müzekkere cevabında ise 04/03/2016 tarihinden yazışma tarihine kadar şirket müdürünün Vedat E. olduğu belirtildiğinden, müzekkere cevaplarındaki çelişkiler gözetilerek, çekin keşide edildiği tarihte borçlu şirket adına çek düzenlemeye yetkili temsilcinin kim yada kimler olduğu hususu kesin bir biçimde belirlendikten sonra imza incelemesi yaptırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu, bu durumda yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı anlaşıldığından davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-a-6 bendi gereğince kaldırılması yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353-(1)-a-6 maddesi uyarınca KABULÜ ile Dörtyol İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/228 Esas 2018/24 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın esası hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının talebi halinde yatıran tarafa İADESİNE,
4-İstinaf kanun yolu giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden kurulacak esasa ilişkin hükümde GÖZETİLMESİNE,
5-Kararın yerel mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 16/05/2019 tarihinde karar verildi.

Başkan
33364

Üye
42161

Üye
107591

Katip
142501
¸

SAHTE KİMLİK ÇEK ALMA BANKANIN SORUMLULUĞU

T.C.
ÇERKEZKÖY
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ                                                                                                GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO      : 2012/227
KARAR NO  : 2014/1184
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 20/04/2012
KARAR TARİHİ : 25/12/2014
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ: 12/01/2015

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından keşideci A. adına çek defteri düzenleyerek çek koçanları verildiğini, çek keşidecisi davalı banka tarafından verilen çek koçanlarının B 4531429 çek nolu çeki 05/09/2008 keşide tarihli olarak 12.600,00TL bedelle hamiline kesildiğini, çek keşidecisi tarafından çek keşide edilerek cirolar silsilesiyle müvekkiline intikal ettiğini, müvekkilinin bankaya çeki sorduğunda çekin doğruluğunu teyit ettiğini, çekin keşide günü olan ödeme gününde Türkiye Halk Bankası Dalaman Şubesine ibraz edildiğinde çekin ödenmediği gibi çek aslına da el konulduğunu, çek aslı çekin arkasına ” İş bu çekin sahte kimlik bilgileri ile şahıslar tarafından açılıp hesap üzerine keşide edilmiş olması nedeni ile işlem yapılmamıştır.” denilerek el konulduğunu, müvekkiline de üzerinde aslı gibidir kaşesi vurulmuş ve banka tarafından imzalanmış çek fotokopisinin verildiğini, yapılan işlemlerden dolayı müvekkilinin mağdur olduğunu, davalı bankanın üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini, davalı bankanın hayali bir kişi adına çek keşide defteri vermiş olduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.600,00TL’nin 05/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek reskont avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkil bankanın dava dışı üçüncü kişi A. ‘ın talebi doğrultusunda çek hesabı açtığını, çek hesabı açılmadan önce, Çerkezköy 2. Noterliği 29/11/2006 tarih ve 12715 yevmiye nolu imza beyannamesi, ikametgah il muhaberi, nüfus cüzdanı, vergi levhası, Çerkezköy Ticaret Sicil Memurlğundan verilen Ticaret Sicil Tasdiknamesi, e-vergi levhası ve 11/12/2006 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğini, sosyo ekonomik durum araştırması yapıldığını beyan ederek, gerekli özeni gösteren , yasa ve genelgelere uygun olarak düzenlenen belgelere dayanarak çek hesabı açan ve çek karnesi veren müvekkil banka aleyhine açılan haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava ile ilgili olarak davaya konu çek ve çek hesabına ilişkin belgeler, Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/1970 sayılı soruşturma dosyası ve diğer deliller celp ve ibraz edilmiştir.

Tüm dosya kapsamına göre; davalı banka tarafından keşideci A. adına çek defteri düzenlenerek  çek koçanları verildiği, çek keşidecisinin davalı banka tarafından verilen çek koçanlarından B 4531429 çek nolu çeki 05/09/2008 keşide tarihli olarak 12.600,00TL bedelle hamiline kestiği, çek keşidecisi tarafından çek keşide edilerek cirolar silsilesiyle davacıya  intikal ettiği,davacının bankaya çeki sorduğunda çekin doğruluğunun teyit edildiği, davacı tarafından çekin keşide günü olan ödeme gününde Türkiye Halk Bankası Dalaman Şubesine ibraz edildiğinde çekin sahte kimlikli şahıslar tarafından açılan hesap üzerine keşide edilmiş olduğu gerekçesi ile bu durum çek arkasına yazılarak çek bedelinin ödenmediği,  banka tarafından çek aslına el konulduğu, davalı bankanın dava dışı üçüncü kişi A.ın talebi doğrultusunda çek hesabı açarken  Çerkezköy 2. Noterliği 29/11/2006 tarih ve 12715 yevmiye nolu imza beyannamesi, ikametgah il muhaberi, nüfus cüzdanı, vergi levhası, Çerkezköy Ticaret Sicil Memurlğundan verilen Ticaret Sicil Tasdiknamesi, e-vergi levhası ve 11/12/2006 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinin de dikkate alınarak çek hesabının  incelendiği  anlaşılmıştır.

Bankalar birer itibar ve itimat müesseseleri olup, tacir olmaları nedeniyle TTK.nun 20/f-2 hükmü icabı olarak her zaman basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorunda olmalarının yanısıra çek hesabı açarken, çek karnesi verirken ve bu kanunla kendilerine verilen görev ve mükellefiyetleri yerine getirirken bu işlemlerin gerektirdiği basiret ve itinayı göstermeye mecburdurlar.Somut olayda her zaman basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken  davalı bankanın her en kadar  çek karnesi verilirken bir kısım belgeleri celp etmiş olsa da hesap sahibinin sosyo ekonomik durum araştırması yapılırken gerekli basiret ve itinayı göstermediği, böylece davacının çek bedeli kadar zararının oluştuğu anlaşılmış davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Ayrıntısı ve gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 12.600,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Alınması gereken 861,00TL karar ilam harcının davalıdan alınarak hazine yararına tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafından oluşan 60,00TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettiğinden 1.512,00.TL nıspi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere  verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/12/2014

SAHTE KİMLİK ÇEK ALMA BANKANIN SORUMLULUĞU- ÇEK KARNESİ VEREN BANKANIN GEREKLİ DİKKAT VE ÖZENİ GÖSTERMEMESİ SEBEBİYLE UĞRANILAN ZARARIN TAZMİNİ

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No:2015/14187
Karar No:2016/3710
K. Tarihi:

MAHKEMESİ : …….. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ : 25/12/2014

NUMARASI : 2012/227-2014/1184

Taraflar arasında görülen davada …….. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/12/2014 tarih ve 2012/227-2014/1184 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı banka vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davalı banka tarafından dava dışı ……’ye çek defteri verildiğini, ciro silsilesi ile müvekkiline intikal eden çekin dava dışı bankaya ibraz edildiğini, banka tarafından “İş bu çekin sahte kimlik bilgileri ile şahıslar tarafından açılan hesap üzerine keşide edilmiş olması nedeni ile işlem yapılmamıştır.” denilerek el konulduğunu, müvekkiline de aslı gibidir kaşesi bulunan çek fotokopisinin verildiğini, davalı bankanın üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirmeyerek müvekkilinin mağduriyetine yol açtığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.600 TL’nin 05/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek reskont avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, çek karnesi sahibinin sosyo ekonomik durum araştırması yapılırken gerekli basiret ve itinanın gösterilmediği, davacının çek bedeli kadar zararının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 12.600 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı davalı banka vekili temyiz etmiştir.

Dava, çek hamili tarafından dava dışı keşideciye çek karnesi veren bankanın gerekli dikkat ve özeni göstermemesi sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bankalar çek karnesi verirken kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli dikkat ve özeni göstermelidir. Sadece ibraz edilen bir kısım belgelerle yetinmeyip, hesap açtırmak isteyen kişiyi işyeri seviyesinde soruşturmak ve benzeri incelemeleri yapmak suretiyle hesap açmak ve buna göre çek karnesi vermek durumundadır. Bununla birlikte, davacı da ticari ilişkiye girdiği kişi ya da kişileri seçmekte özenli davranmalıdır.

Ayrıca, işbu davanın açılabilmesi için keşideci ve cirantalara müracaat edilmesi ve yasal yolların tüketilmesi gerekir. Bir başka deyişle davacının dava konusu çekten dolayı zararının gerçekleşmesi gereklidir.

Bu itibarla, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde öncelikle davacının zararının oluşup oluşmadığı hususu araştırılarak, hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile davalı banka yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

BEYAZ CİRO İLE İKTİSAP EDİLEN ÇEKİ TAKAS ODASINA İBRAZ EDEN BANKANIN YETKİLİ HAMİL OLACAĞI

T.C
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2017/3696
KARAR: 2018/5707

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte borçlunun, icra mahkemesine başvurusunda, alacaklının ibraz anında çekte cirosunun bulunmadığını, dolayısıyla yetkili hamil olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.

6102 sayılı TTK’nun 790. maddesinde; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro takip ederse bu son ciroyu imzalayan kimse çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi yer almaktadır.

Aynı Kanun’un 798. maddesine göre ise, çekin bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer. Türkiye Cumhuriyeti … Merkezi Yönetmeliği’nin 14/B maddesinin ikinci fıkrasında; “Elektronik ortamda işlem yapan takas odalarında, bankalarca, muhatap bankalara fiziken ibraz edilmeyen çekler için birbirlerine vekalet vererek hesaben tesviye edilmek amacıyla işlem yapacak bankalar, … Merkezi Yönetim Kurulu’nca hazırlanan protokolü imzalamak suretiyle bu faaliyetlere katılabilirler” hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda takip alacaklısı … A.Ş’nin, ibraz işlemlerini, yukarıda belirtilen yönetmelik hükmü gereği muhatap İş Bankası adına vekaleten yaptığı görülmektedir. Takip alacaklısı …A.Ş., aynı zamanda muhatap banka durumunda olmadığından ve çek adı geçen banka tarafından ibraz edildiğinden, takip yapan bankanın yetkili hamil olduğunun kabulü gerekir.

O halde mahkemece, borçlunun şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

ÇEKİN TAKAS ODASINA İBRAZI- İBRAZ İŞLEMİ MUHATAP BANKA ADINA VEKALETEN YAPILDIĞINDAN TAKİP YAPAN BANKA YETKİLİ HAMİL KONUMUNDADIR

T.C
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2013/19740
KARAR: 2013/29620

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Bandırma İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2013/90-2013/163

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu, icra mahkemesine başvurusunda, takip alacaklısının yasal ve meşru hamil olmadığını, takip dayanağı çekin lehtar ile aralarındaki bayilik sözleşmesi kapsamında verilen avans çeki olup kambiyo senedi vasfında olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir.

Mahkemece; takip dayanağı çekin avans çeki olduğunun davacının sunmuş olduğu sözleşme ve ekindeki avans çekleri döküm listesi ile ispatlandığı ve çekin ciro yolu ile değil de alacağın temliki yolu ile alacaklıya devredilmesi karşısında, TBK’nun 188/1 maddesi uyarınca, davacı borçlunun devri öğrendiği sırada devreden şirkete karşı ileri sürebileceği, takibe konu çekin avans çeki olduğunun ispatlanması karşısında alacağın tahsilinin gerekip gerekmeyeceği hususunun genel mahkemede yargılamayı gerektireceği gerekçeleriyle borca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.

6762 Sayılı TTK nun 710. maddesine göre çekin takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer. Resmi Gazetenin 17 Nisan 1998 tarihli nüshasında yayımlanan, Bankalararası Takas Odası Merkezi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 7. maddesinin 7. fıkrasında; “elektronik ortamda işlem yapan takas odalarında, muhatap bankalara fiziken ibraz edilmeyen çekler için birbirlerine vekalet vererek hesabın tasfiye edilmek amacıyla işlem yapacak bankalar, bankalararası takas odaları merkezi yönetim kurulunca hazırlanan protokolü imzalamak suretiyle bu faaliyetlere katılabilirler” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda takip alacaklısı Akbank T.A.Ş., yukarıda belirtilen yönetmelik hükmü gereği ibraz işlemini muhatap banka adına vekaleten yapmaktadır. Bu durumda takip alacaklısı A.T.A.Ş., aynı zamanda muhatap banka durumunda değildir. Hal böyle olunca, geçerli bir ibraz olup, takip yapan banka yetkili hamil konumundadır.

6762 Sayılı TTK’nun 599.maddesi; “…keşideci, lehtarla doğrudan doğruya arasında mevcut olan münasebetlere dayanan defileri, müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez. meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken, bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” hükmünü içermektedir.

6102 Sayılı TTK’nun 825. maddesinde ise ; “Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir.

Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda borçlu, takibe dayanak yapılan senedin, ………Et. Mam.San.Tic. A.Ş ile aralarında imzaladıkları 20.10.2012 tarihli “Bölge Bayilik Sözleşmesi” kapsamında avans çeki olarak verildiğini ileri sürmüş ise de, takip yapan alacaklı, anılan sözleşmede taraf olmadığından sözleşme onun yönünden hüküm ifade etmeyeceği gibi, takip alacaklısının kötü niyetli olduğu da borçlu tarafça ispat edilememiştir. O halde mahkemece şikayetin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

ÇEK İPTALİ – KUMAR BORCUNUN EKSİK BORÇ NİTELİĞİ

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
Esas: 1999/1336
Karar: 1999/1989
Tarih: 23.3.19996762/m.692

ÖZET : Dava çek iptali talebidir. Mahkemece, taraf delilleri ve tanık anlatımlarına göre davalının kumarhanede çalıştığı, ekonomik ve sosyal durumuna göre çek bedelinin davalı tarafından davacıya verilemeyeceği, aralarında ticari ilişki de olmadığı, bu paranın davalının çalıştığı gazinonun müşterilerine kumar oynaması için verilen krediye ilişkin olduğu ve çek ile alınan parayla kumar oynandığı, kumar parasının eksik borç bulunduğu, eksik borcun kabul edilmemesi halinde ödenmesi gerekmediği anlaşıldığından davanın kabulü gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki çek iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin oynadığı kumar sonucu borçlandığını, bu borca karşılık 6.6.1997 tarihli 1.365.000.000.TL.lık çeki gazino yönetimine verdiğini, ancak davalı tarafından ciro edilerek takibe konulduğunu, davalının kumarhaneyi çalıştıran otelde işçi olduğunu iddia ederek kumar borcu nedeniyle verilen çekin takip ve dava konusu yapılamayacağının tespitiyle çekin ve takibin iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, çekin ödeme vasıtası olup, TTK.nun 692. maddesi gereğince kayıtsız şartsız bedelin ödenmesine ilişkin olduğunu, çekin kumar borcu için verilmediğini, davalının kumar oynamadığı gibi kumarda taraf da olmadığını, para da vermediğini, çek miktarına göre tanık da dinlenemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraf delilleri ve tanık anlatımlarına göre davalının kumarhanede çalıştığı, ekonomik ve sosyal durumuna göre çek bedelinin davalı tarafından davacıya verilemeyeceği, aralarında ticari ilişki de olmadığı, bu paranın davalının çalıştığı gazinonun müşterilerine kumar oynaması için verilen krediye ilişkin olduğu ve çek ile alınan parayla kumar oynandığı, kumar parasının eksik borç bulunduğu, eksik borcun kabul edilmemesi halinde ödenmesi gerekmediği anlaşıldığından davanın kabulüyle takibe konu 6.6.1997 keşide tarihli 1.365.000.000.TL. bedelli çeke dayalı takibin iptaline dair verilen hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

SONUÇ : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 23.03.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version