İHBAR OLUNAN HAKKINDA HÜKÜM KURULMASI HALİNDE KARAR TEMYİZ EDEBİLİR

T.C

YARGITAY

4.Hukuk Dairesi

2018/1376 E.

2018/6286 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ  :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar-karşı davalılar … ve … (kendi adlarına asaleten … adına velayeten) vekili Avukat … tarafından, davalılar-karşı davacılar … ve … aleyhine, esas dava 07/04/2010, karşı dava 05/05/2010 günlerinde verilen dilekçeler ile trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 22/06/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili, davalılar vekili ve ihbar olunan vekili tarafından süresi içinde istenilmekle tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalılar-karşı davacılar vekili ile ihbar olunan … Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar vekili, 27/07/2008 tarihinde davalı …’ın maliki, diğer davalı …’ın sürücüsü olduğu aracın müvekkilleri … ve …’in müşterek çocukları …’e çarparak yaralanmasına neden olduğunu, yaralanma neticesinde müvekkil çocuğun hayati tehlike geçirdiğini, yoğun bakımda kaldığını, desteksiz yürüyemediğini, konuşmasında sorunlar yaşadığını, fizik tedavisinin devam ettiğini, müvekkil anne ve babasının tedavi ve ulaşım masrafları yaptığını belirterek uğranılan maddi ve manevi zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

Davalılar vekili, müvekkillerinin kazadan sonra davacılara 20.500,000 TL nakit para ödediklerini, aracın zorunlu trafik sigortasını yapan sigorta şirketinin de davacılara ödeme yaptığını, müvekkillerinin kusurunun bulunmadığını belirterek, asıl davanın reddini savunmuş; kaza nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarından bahisle de karşı davalarının kabulünü talep etmiştir.

Mahkemece, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları doğrultusunda asıl davanın kısmen kabulüne, şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.

1) İhbar olunan … Sigorta A.Ş.’nin temyiz itirazının incelenmesinde;

Mahkemece, 30.03.2011 tarih ve 2011/1211 muhabere sayılı ihbar dilekçesi ile davanın … Sigorta A.Ş.’ye ihbar edildiği, sigorta şirketinin ihbar olunan sıfatıyla dosyaya beyanda bulunduğu ve davada ihbar olunan sıfatı bulunan … Sigorta A.Ş. hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. İhbar olunan sıfatını taşıyan ve hakkında hüküm kurulan … Sigorta A.Ş’nin kararı temyiz etmekte hukuki yararı bulunmakla; mahkemece, dava kendisine ihbar olunanın kararda tazminatla sorumlu tutulması doğru bulunmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre asıl dava davalıları-karşı dava davacıları olan … ve …’ın karşı davaya ilişkin tüm, tarafların asıl davaya yönelik aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

3-a) Davacıların temyiz itirazlarına gelince;

Mahkemece, bilirkişi raporuyla hesaplanan maluliyet zararından dava açılmadan önce davalı tarafın davacılara yaptığı ödeme ile ihbar olunan… Sigorta A.Ş. tarafından ödenen tedavi giderlerinin rapor tarihindeki verilere göre güncelleşmiş miktarlarının mahsup edildiği anlaşılmaktadır. İhbar olunan… Sigorta A.Ş. tarafından davacılara yapılan ödemenin tedavi gideri olduğu ve bu miktarın hesaplanan maluliyet tazminat miktarından mahsup edilemeyeceği gözetilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.

  1. b) Davacılar tarafından dava ve ıslah dilekçelerinde iyileştirme gideri adı altındaki istemlerinin 18/01/2016 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda 2.572,26 TL olduğu tespit edilmesine rağmen, mahkemece bu istemin hüküm altına alınması gerektiği halde bu hususun eksik bırakılmış olması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
  2. c) Borçlar Kanunu’nun 47. (TBK/56) maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Davaya konu olayda; olayın oluş şekli, maluliyet derecesi ve yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında davacılardan küçük … yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı az olmuştur, daha üst düzeyde tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

  1. d) Asıl dava davalıları … ve …’ın asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazlarına gelince;

Karar gününde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi gereğince, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10. maddesi gereğince manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.

Şu durumda, asıl dava kısmen reddedildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. ve 10. maddesi uyarınca, kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalılar yararına reddedilen maddi ve manevi tazminat davaları için ayrı ayrı olmak üzere toplam altı adet vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maddi ve manevi tazminat taleplerinin toplam miktarları üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (3/a-b-c) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle davacılar yararına, (3/d) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davalıları yararına, (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle ihbar olunan … Sigorta A.Ş. yararına BOZULMASINA, asıl dava davalıları-karşı dava davacıları olan … ve …’ın karşı davaya ilişkin tüm, tarafların asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 17/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

EHLİYETSİZ SÜRÜCÜNÜN ARACINA BİLEREK BİNMEK ZARARIN DOĞMASINA VEYA ARTMASINA SEBEBİYET VERMEKTE OLDUĞUNDAN MÜTERAFİK KUSURUN VARLIĞI ARAŞTIRILMASI GEREKİR

T.C

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

ESAS:2015/12517

KARAR:2018/11141

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ           :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, 23.10.2011 tarihinde davacının yolculuk ettiği trafik sigortasız motorsiklete dava dışı başka bir aracın çarpması ile meydana gelen çift taraflı kazada davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı geçici ve kalıcı işgücü kaybı nedeniyle 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesiyle talebini 157.110,75 TL’ye yükseltmiştir.

Davalı vekili, olayda … taşımacılığı söz konusu olduğunu, davacının müterafik kusurunun bulunduğunu bu nedenlerle hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın kabulü ile 157.110,75 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat ve manevi tazminatı istemine ilişkindir.

Davalı … vekili yargılama aşamasındaki savunmalarında, davacının kazaya karışan araçta … için taşındığını ileri sürerek belirlenecek zarardan indirim yapılması gerektiğini bildirmiştir. … taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse … İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. … taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda … taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan … taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde … taşımasından söz edilemeyecektir.

Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.

Somut olayda, ceza yargılama dosyası incelendiğinde; davacı müşteki sıfatı ile verdiği ifadesinde dava dışı araç sürücüsü …’ün arkadaşı olduğunu, kazayı yapan aracın sürücüsü sanık … savunmasında “…. olay günü müşteki bana mesaj atarak motorsikletle gezmeyi teklif etti. Yanımda kardeşi … da vardı. Müştekiye ait motorsikleti kullanmam konusunda ikisi de ısrar etti. Benim ehliyetim yok, önce kabul etmedim, sonra çok ısrar edince kullandım. … istikametine İbrahim’in kardeşini almak için gidiyorduk…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Mahkemece karar verilirken davalı vekilinin … savunması hakkında değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece, ceza soruşturma (dosyası) belgeleri de getirtilerek … taşıması bulunup bulunmadığı, %20 oranında … indirimi yapılıp yapılmaması hususu tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3-)6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesine (818 sayılı BK 44) göre zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.

Davalı taraf, davacının sürücüsünün alkollü ve ehliyetsiz olduğunu bildiği araca binmesi ve kaskının takılı olmaması nedeniyle müterafık kusurlu olduğunu savunmuştur. Mahkemece, indirim uygulanmamıştır.

Somut olayda, trafik sigortasız araç sürücüsü dava dışı … ehliyetsiz olup, davacı … ile arkadaş olduğu, davacının sürücüsünün ehliyetsiz olduğunu bildiği araca binip binmediği hususu tartışılmamıştır. Ehliyetsiz sürücünün aracına bilerek binmek zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet vermektedir.

Bu durumda mahkemece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi (818 sayılı BK 44) gereğince davacının müterafık kusuru bulunup bulunmadığı, %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılıp yapılmaması hususu tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

EMNİYET KEMERİNİN TAKILMAMASI TAZMİNAT MİKTARININ TAYİNİNDE MÜTERAFİK KUSUR OLARAK GÖZETİLMESİ GEREKTİĞİ

T.C

YARGITAY

17.HUKUK DAİRESİ

ESAS:2016/3135

KARAR: 2018/11955

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ           :Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içerisinde davacı ve davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, 11.03.2013 tarihinde, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu, davalıların işleten, sürücü ve trafik sigortacısı oldukları aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını ve belirsiz alacak davası açtıklarını belirterek, iş gücü kaybı nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL., … kapsamı dışında kalan tedavi ve refakatçi giderleri için şimdilik 1.000,00 TL ve 50.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi maddi tazminattan sorumlu olmak kaydı ile) kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, 52.867,93 TL olarak işgöremezlik, 5.495,82 TL olarak bakıcı gideri talebini ıslah etmiştir.

Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davacının davalı … yönünden geçici-sürekli iş göremezlik zararı ve bakıcı giderlerinin tazminine yönelik açılan davanın kabulü ile; 46.691,00 TL maddi zararının 2.000,00 TL kısmının olay tarihi olan 11/03/2013 tarihinden itibaren, 44.691,00 TL kısmının ıslah tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın 11/03/2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı …’dan

tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı … ve … Sigorta Şirketine karşı açmış olduğu maddi tazminat taleplerinin husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının tedavi giderlerine dair haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, husumet nedeniyle haklarında davanın reddine karar verilen ve vekille temsil olunan davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin uygun bulunmasına, dosya ve ceza dosyası kapsamından taşıt trafiğine kapalı yola giren ve hızını azaltmamak suretiyle tek taraflı trafik kazasına sebebiyet veren davalı sürücü …’un tam ve asli kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı ve davalı … vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2- Somut olayda hükme esas alınan aktüer raporda davacının % 10 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile hesaplama yapıldığı, yolcu konumunda bulunan davacıya % 10 oranındaki kusur oranının emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle verildiği anlaşılmaktadır. Emniyet kemerinin takılmaması zararın belirlenmesinde esas alınması gereken bir kusur olmayıp, hakimin tazminatı belirlerken B.K.44. madde hükmüne göre resen gözönüne alınması gereken müterafik kusurdur. Davacının trafik kazasının meydana gelmesinde bir kusuru bulunmamaktadır.

Taşıt trafiğine kapalı yolda meydana gelen trafik kazasında, trafik kazası tespit tutanağının tanzim edilmediği, olay yeri görgü tespit tutanağının dosyada mevcut olduğu, bu halde mahkemece, davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususu dosya kapsamı ve tanık beyanları da değerlendirilerek araştırılmak suretiyle ve emniyet kemerinin takılı olmamasının müterafik kusur olduğu da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi uygun bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3- Maluliyete ilişkin alınacak raporların, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.

Kazanın 11.03.2013 tarihinde meydana geldiği gözetildiğinde maluliyetin tespitinde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin esas alınması gerektiği, hükme esas alınan ve Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre düzenlenen 26.09.2014 tarihli rapora davalı … vekili tarafından itiraz edildiği, rapor içeriğinde Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre de bir değerlendirme yapıldığı, dolayısıyla kaza tarihi gözetildiğinde olaya uygulanacak mevzuat hükümleri açısından raporun çelişkili olduğu anlaşılmaktadır.

Bu halde kaza tarihi gözetilerek, davacının maluliyetin tespitinde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin esas alındığı yeni bir maluliyet raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

4- Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Kabule göre, Mahkemece aktüer bilirkişi tarafından hesaplanan tazminat miktarından hatır taşıması nedeniyle takdiri indirim yapılarak maddi tazminatın kısmen reddine karar verilmiş, reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir. Hakimin takdir hakkını kullanarak yapmış olduğu indirim nedeniyle mahkemece davacının istediği miktardan daha az bir miktara hükmedilmesi halinde davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

Kabule göre, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, davalı … yönünden faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden kaza tarihi olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde ıslah edilen kısmın faiz başlangıcının ıslah tarihi olarak esas alınması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı … vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davacı ve davalı …’a geri verilmesine 10/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İSTİAP HADDİNİN AŞILMASI NEDENİYLE MANEVRA KABİLİYETİNİN KAYBEDİLMESİ

T.C
YARGITAY
17.HUKUK DAİRESİ
ESAS:2016/1473
KARAR:2018/11279

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı … adına kayıtlı, müvekkiline zorunlu trafik … poliçesi ile sigortalı olan motosikletin diğer davalı … idaresindeyken 12.07.2010 tarihinde karıştığı çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının, istiap haddinin aşılması nedeniyle manevra kabiliyetinin kaybedilmesi sonucu meydana geldiğini, dava dışı 3. kişi ve kuruma 12.735,72 TL ödeme yapıldığını belirterek, davalılar aleyhine başlatılan … takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve … inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan, … aleyhine açılan davanın kanıtlanamadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda dava konusu trafik kazasının münhasıran motosikletin istiap haddini aşan yolcu taşıması sebebiyle meydana gelmemiş olduğunun tespiti nedeniyle hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 8,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 26/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

KAZAYA KARIŞAN ARAÇLARIN AYNI SİGORTA ŞİRKETİNE SİGORTALI OLMASI

T.C.

YARGITAY

11.Hukuk Dairesi

Esas No: 2000/3748 Karar No: 2000/4732 Tarihi: 29.05.2000

  • KAZAYA KARIŞAN ARAÇLARIN AYNI SİGORTA ŞİRKETİNE SİGORTALI OLMASI
  • KASKO SİGORTASI
  • ZORUNLU MALİ MESULİYET SİGORTASI

ÖZET:Olayda, kazaya karışan her iki araç da davacı sigorta şirketine kasko ve zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalıdır. Böyle bir durumda, davacı sigortalısına yaptığı ödeme ile yasadan kaynaklanan halefiyet hakkına ilke olarak kavuşması gerekir. Fakat, davacı sigorta şirketi, davalı aracının da trafik sigortacısı olduğuna göre, davalının bu kaza ile neden olduğu zararlar bakımından poliçede belirlenen limitler çerçevesinde davalının hukuki sorumluluğunu KTK’nın 85. maddesi uyarınca üzerine almış bulunmaktadır. Yani hem zarar gören, hem de zarar sorumlusu kavramlarını üzerinde toplamaktadır. Bu durumda, sigortalısına karşı zararı karşılamak amacıyla hukuki sorumluluğu üzerine alan davacı sigorta şirketinin bu ilkeyi bertaraf edecek şekilde zarar sorumlusu sıfatıyla davalıya karşı limitler çerçevesinde rücu davası açabilme hakkının bulunmadığının kabulü gerekir.

(2918 s. KTK m. 85)

TAM METİN:

Taraflar arasındaki davanın Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 05.11.1999 tarih ve 1998/1328 – 1999/978 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin taralından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine özel otomobil paket sigorta poliçesi ile kasko sigortalı araca, davalının maliki olduğu aracın tam kusurlu ile çarpması sonucu hasarlandığını ileri sürerek, sigortalılarına ödedikleri 135.000.000.- liranın 06.05.1997 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili aracının davacıya trafik sigortası ile sigortalı olduğunu açıkladıktan sonra davanın trafik sigortacısı G. Sigorta A.Ş.’ye ve sürücüsüne ihbarını talep ederek davanın reddini talep etmiş, son celse takas ve mahsup talepleri olmadığını beyan etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davacının aynı zamanda davalıya ait aracın zorunlu trafik sigortacısı olduğu ancak, davalı vekilinin takas ve mahsup talebi olmadığını beyan etmesi nedeniyle davanın kısmen kabulü ile 127.788.000.- liranın 06.05.1997 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Davadaki uyuşmazlık, kasko sigorta poliçesi gereğince sigortalısına sigorta tazminatı ödeyen sigortacının, kazaya yine sigortacıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı bir başka aracın sebebiyet vermesi halinde sigortacının halefiyet yolu ile TTK’nın 1301. maddesinden, kaynaklanan rücu hakkını kendi sigortalısına karşı zarar sorumlusu olarak kullanıp kullanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

Gerçekten de dava dosyasının incelenmesinde, kazaya karışan her iki aracın da davacı sigorta şirketine kasko ve zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda, davacı sigortalısına yaptığı ödeme ile yasadan kaynaklanan halefiyet hakkına ilke olarak kavuşması gerekir. Ne var ki, yukarıda değinildiği üzere, davacı sigorta şirketi, davalı aracının da trafik sigortacısı olduğuna göre, davalının bu kaza ile neden olduğu zararlar bakımından poliçede belirlenen limitler çerçevesinde davalının hukuki sorumluluğunu KTK’nın 85. maddesi uyarınca üzerine almış bulunmaktadır. Bir başka deyişle, davacı sigortacı, az önce değinilen yasal düzenleme ile bir yandan sigortalının halefiyet hakkını kullanarak davalıya rücu edebilme imkanına kavuştuğu gibi, öte yandan aynı olay sebebiyle davalının hukuki sorumluluğunu limitler çerçevesinde üzerine almış bulunmakta, yani hem zarar gören, hem de zarar sorumlusu kavramlarını üzerinde toplamaktadır. Bu durumda, sigortalısına karşı zararı karşılamak amacıyla hukuki sorumluluğu üzerine alan davacı sigorta şirketinin bu ilkeyi bertaraf edecek şekilde zarar sorumlusu sıfatıyla davalıya karşı limitler çerçevesinde rücu davası açabilme hakkının bulunmadığının kabulü gerekir. Dava konusu olayda da, davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği 127.788.000.- liralık hasar miktarı, davalının zorunlu mali mesuliyet sigortasında 250.000.000.- liralık hukuki sorumluluğu üzerine aldığına göre, davalı zarar sorumluğuna karşı limitler üzerinde bir başvuru hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, olayda uygulanma imkanı olmayan davalı vekilinin takas-mahsup talep etmemesi beyanına dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

OTOBÜSTE YOLCU OLARAK BULUNAN ŞAHSIN TRAFİK KAZASI SONUCU ÖLMESİ HALİNDE HÜKMEDİLECEK TAZMİNATTAN HER İKİ ARAÇ MALİKLERİN DE MÜTESELSİLEN SORUMLU OLMASININ GEREKMESİ

T.C.

YARGITAY

HUKUK DAİRESİ

ESAS: 2003/2583

KARAR: 2003/5599

TARİH: 27.5.2003

818/m.45,47

ÖZET : Desteğin ölüm tarihindeki gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi destek tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir.Somut olayda,davacıların desteğinin ölüm tarihindeki geliri net olarak belirlenememiştir.Her ne kadar zabıta araştırmasında davacının bir Milli Piyango bayisi ile birlikte çalıştığı tespit edilmiş ise de, bu işin sabit bir iş olmadığı dikkate alınarak desteğin gelirinin asgari ücret olduğu kabul edilerek, tazminat hesabının buna göre yapılması gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Tekirdağ Asliye 2.Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.6.2002 tarih ve 1999/299-2002/310 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 27.05.2003 günde davalılardan T… Transport Uluslar arası Taş. Tic. A.Ş. avukatı Osman Erkal gelip, davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Verda Çiçekli tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili,müvekkillerinin murisi İ.Hakkı K.’nin davalı T… Turizm Ltd.Şti.nin işlettiği otobüste yolcu olarak seyahat ederken otobüsün diğer davalıların maliki,sürücüsü bulundukları araçla çarpışması sonucu vefat ettiğini,ölüm nedeniyle müvekkillerinin maddi ve manevi destekten yoksun kaldıklarını ileri sürerek, ( 5.000.000.000 )TL manevi ve 5.000.000 )TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı T… Trasport Uluslararası Taş. A.Ş. vekili,davanın zamanaşımına uğradığını,atfedilen kusur oranını kabul etmediğini,istenen tazminatın fahiş olduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.

Mahkemece,taraflarca sunulan kanıtlar ve yaptırılan bilirkişi incelemesine göre,kazanın meydana gelmesinde davalı otobüs 1/8 davalı kamyon sürücüsünün 7/8 oranında kusurlu oldukları,davacı sağ eşin toplam ( 8.846.250.000 )TL destek tazminatı isteyebileceğinin belirlendiği, davacı çocukların üçünün reşit olmaları nedeniyle destek tazminatı isteme hakları bulunmadığı,tarafların sosyal ve mali durumları gözetilerek manevi tazminat takdir edildiği gerekçesiyle,davalı Osman M. hakkındaki dava takip edilmediğinden atiye terk edilmesine,davacı Saniye için (2.000.000.000 ) TL maddi ve ( 2.000.000.000 )TL manevi tazminat ile diğer davacıların her biri için ( 1.000.000.000 )TL’şer manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte diğer davalılardan tahsiline,diğer davacıların maddi tazminat davalarının reddine karar verilmiştir.

Kararı,davacılar ile davalı T… Transport Taş.A.Ş.vekilleri temyiz etmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı vekilinin davacılardan Ayşegül K.’nin akıl hastası olduğuna dair herhangi bir kanıt sunmadığına,davacıların murisi yolcu olup, kendisinin kusurlu olduğu iddia edilmediğine ve davalılar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğundan bu davada kusur araştırmasının zorunlu bulunmamasına göre, davacılar ile davalı T… Transport Taş A.Ş. vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Ancak dava,BK’nun 45nci maddesi uyarınca açılan maddi destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre,desteğin ölüm tarihindeki gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir.Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi destek tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir.Somut olayda,davacıların desteğinin ölüm tarihindeki geliri net olarak belirlenememiştir.Her ne kadar zabıta araştırmasında davacının bir Milli Piyango bayisi ile birlikte çalıştığı tesbit edilmiş ise de,bu işin sabit bir iş olmadığı dikkate alınarak desteğin gelirinin asgari ücret olduğu kabul edilerek, tazminat hesabının buna göre yapılması gerekir.Şu halde, mahkemece,dosyanın yeniden aktüerya konusunda uzman bir bilirkişiye gönderilmesi ve desteğin gelirinin asgari ücret ve artışları dikkate alınarak bilinen ve bilinmeyen gelir durumlarının belirlenmesi, bilinmeyen dönem için hesaplanacak muhtemel zararın her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmek suretiyle hesaplanması ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken,yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) No’lu bentte yazılı nedenlerle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) No’lu bentte yazılı nedenlerle, kararın davacılar ve davalı T… Transport A.Ş. yararına BOZULMASINA, 275.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin Avukatlık Ücret Tarifesi’nin 21 nci maddesi gereğince KDV’si ile birlikte davacıdan alınarak davalı T… Transport A.Ş. vekiline verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.05.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KUSUR TESPİTİ BAKIMINDAN OLAYIN ZİNCİRLEME KAZA MI YOKSA FARKLI ZAMANLARDA GERÇEKLEŞEN İKİ AYRI KAZA OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ GEREKİR

T.C.
Yargıtay
17. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/11241
Karar No:2015/14155
K. Tarihi:15.12.2015

MAHKEMESİ : …Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacı vekili; davalı …’e ait aracın tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda, davacıya ait araçta hasar oluştuğunu ve hasarın tespit ettirildiğini ileri sürerek, 6.000 TL değer kaybına ilişkin tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 01.06.2010 tarihinde harcını tamamlayarak talebini 7.912,50 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile … aleyhine açılan davanın feragat nedeni ile reddine, 6.000 TL tazminatın davalı ….’ten tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı….. ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan, Dairemizin 18.11.2013 tarihli, 2013/16021 Esas, 2013/15971 Karar sayılı bozma ilamında; “… davalı Taner’in %75 oranında kusurlu olduğunu belirten bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş ise de, trafik kazası tespit tutanağında davalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun, ceza yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunda ise davalılardan …ve dava dışı sürücü ….’in meydana gelen kazada bir kusurunun bulunmadığının belirtildiği, bu durumda, kusur oranları yönünden dosyada mevcut belgeler ve bilirkişi raporları arasında çelişki meydana geldiği, mahkemece dosyanın İstanbul Teknik Üniversitesi ya da Karayolları Fen Heyeti gibi kuruluşlardan oluşturulacak yeni bir uzman bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, kaza tespit tutanağı, yol durumu, tanık ifadeleri, resimler, araçların çarpışma noktaları, mevcut bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte irdelenmek suretiyle, raporlar arasında kusur oranları yönünden meydana gelmiş olan çelişkilerin giderilerek, sürücülerin kusur oranlarının yeniden tespiti için rapor alınması ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip kazanılmış haklar da dikkate alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle, davacı ve davalı Taner lehine bozma yapılmıştır.
Mahkemece; bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; birinci kazada davalı Taner’in %100 kusurlu, davacının aracını kullanan Şevki Akyol’un kusursuz olduğu; ikinci kazada ise davalı Taner’in kusursuz, davacının sürücüsü Şevki’nin %100 kusurlu olduğu tespitine dayalı 03.09.2014 tarihli bilirkişi raporu benimsenerek; davacının aracında hasarın meydana gelmesine neden olan ikinci kazada davalı Taner’in kusurunun bulunmadığı, davacının, kazada kusurlu olan ve aracını kullanan davalı Şevki’ye yönelik davasından bozma öncesi feragat ettiği, aracında meydana gelen zararı davalı Taner’den isteme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda uyuşmazlık, iki ayrı kazanın mı yoksa zincirleme kazanın mı olduğu noktasında toplanmaktadır. Tarafların kusur durumlarının tespiti için öncelikle bu hususun aydınlatılması gerekmektedir. Kaza tutanağındaki anlatımdan, olayda zincirleme bir kazanın söz konusu olduğu kanaatine varıldığı, kesinleşen ceza yargılamasında esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporunda da kazanın zincirleme kaza olduğu tespitine göre kusur belirlemesinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bozma sonrası alınan 03.09.2014 tarihli İstanbul Teknik Üniversitesi heyet raporunda ise, iki ayrı kazanın varlığı kabul edilmek suretiyle kusur oranları belirlenmiştir. Bu durumda, mahkemece, olayda zincirleme bir kazanın mı, yoksa iki ayrı kazanın mı söz konusu olduğu tespitine yönelik Karayolları Fen Heyetinden rapor alınarak, zincirleme kazanın varlığının kabul edilmesi halinde usuli kazanılmış haklar doğrultusunda davalı Taner %75 kusurlu kabul edilmek suretiyle, iki ayrı
kazanın olduğunun kabul edilmesi durumunda ise, davalı Taner’in kusursuz olduğu tespitine göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün BOZULMASINA, 15/12/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.

YEREL ÖRF VE ADETLERE GÖRE YAPILAN CENAZE VE DEFİN GİDERLERİ İSTENEMEZ.

T.C
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2015/14175
KARAR NO: 2018/8639
TARİH : 04/10/2018

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalıya sigorta sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkillerinin çocuğu/kardeşi … ile eşi/babaları …’nun öldüğünü açıklayıp davacı çocukların her biri için 100,00 TL ve davacı … için eşi ve çocuğunun vefatı sebebiyle 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 100,00 TL cenaze ve defin giderleri olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talep miktarını arttırmıştır.
Davalı vekili, kusura ve tazminat miktarına itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre davanın kabulü ile davacı … için 27.304,32 TL, davacı … için 22.233,64 TL, davacı … için 18.593,46 TL, davacı … için 15.857,31 TL, davacı … için 15.857,31 TL, davacı … için 4.830,00 TL, davacı … için 4.575,99 TL, davacı … için 75.669,75 TL (38.962,57 TL’lik kısmı ölen … yönünden, kalan 36.707,18 TL’lik kısmı ölen çocuğu … yönünden) olmak üzere toplam 184.921,78 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile toplam 9.000,00 TL cenaze giderinin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
Hayatın olağan akışına göre; trafik kazası sonucu davacının küçük çocuğu ölmeseydi 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ve ana ve babaya bakacağı muhtemeldir.
Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda desteğin olay tarihinde 9 yaşında olduğu ve 9 yaşından itibaren yardım ve hizmet ederek destek olacağı kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de ise de bu hesaplama şekli Yargıtay’ın yerleşik kararlarına uygun değildir. Tazminat hesabında küçüğün gelir elde etmeye başlayacağı yaşın 18 yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.
Ayrıca hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda yetiştirme gideri indirimi yapılmayarak hesaplama yapılmıştır. 18 yaşından itibaren gelir elde etmeye başlayacak olan desteğin bu yaşına kadar bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanacağından 18 yaşına kadar yetiştirme gideri indirimi yapılması gerekirken yetiştirme giderinin indirilmemesi de doğru görülmemiş, desteğin babasının da öldüğü dikkate alındığında, davacı anne yönünden hesaplanan tazminattan makul oranda yetiştirme gideri indirimi yapılmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Yine hükme esas alınan aktüerya raporunda desteğin askere gideceği ve 1 yıllık askerlik döneminde annesine destek olamayacağı belirtildiği halde tazminat hesabında bu bir yıllık askerlik dönemi için de hesaplama yapıldığı, tazminattan indirilmediği anlaşılmış olup, mahkemece bilirkişiden yukarıda değinilen hususlar doğrultusunda ek rapor alınmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davacılar vekili dava dilekçesi ile cenaze ve defin giderinin de tahsilini talep etmiş, mahkemece 9.000,00 TL cenaze defin giderinin tahsiline karar verilmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf, meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların oluşan gerçek defin gideri zararlarını tazmin ile sorumlu olup davacı tarafın kendi değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel
giderlerden sorumlu değildir. Dosya kapsamında bulunan, belediyenin cevabi yazısında, cenaze ve defin masrafının alınmadığı, vefat sonrası 3 günlük yemek, ikram vs. masrafların günlük 1.500,00 TL olduğu belirtilmiştir. Bu bağlamda; taziye teşekkür giderleri, yemek giderleri, mevlit gideri v.s. gibi giderler zorunlu olmayan cenaze merasimi giderleri olup zorunlu defin giderlerinin de belediye tarafından ücretsiz karşılandığı belirtilmekle; cenaze ve defin giderine yönelik istemin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2-3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 04/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

MÜTESELSİL BORÇLUYA KARŞI AÇILAN DAVADAN FERAGATİN BORÇLUYA ETKİSİ

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/8892
K. 2006/8740
T. 19.7.2006
818/m.147/2

ÖZET : Alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birisinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu eyleminin sonuçlarına kişisel olarak katlanır. Buna göre müteselsil sorumlulardan biri hakkındaki davadan feragat edilmesi diğer müteselsil sorumlu yönünden de teselsülen feragat anlamına gelir ve böylece müteselsil sorumlu olan diğer davalı da sorumluluktan kurtulmuş olur.

DAVA : Davacı Ömer vekili tarafından, davalı Mehmet ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine 18.6.2003 gününde verilen dilekçe ile trafik kazasında ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.7.2004 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, trafik kazasında ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece davalı M hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kaza ya karışan aracın işleteni ile olaya tam kusuru ile sebebiyet veren sürücüye karşı açılmıştır.

Davacılar vekili, yargılama aşamasında olaya tam kusuru ile sebebiyet veren davalı sürücü hakkındaki davadan feragat etmiştir. Mahkemece yargılamaya devam olunarak araç işleteni olan diğer davalı hakkındaki istemin kabulüne karar verilmiştir.

Borçlar Yasası’nın 147/2. maddesi gereğince alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin vaziyetini iyileştirdiği takdirde bu fiilin sonuçlarına şahsen katlanır. Davacılar, müteselsil sorumlulardan sürücü hakkındaki davadan feragat ederek diğer sorumlu idarenin, hakkındaki davadan feragat edilen sürücüye kusuru oranında rücu hakkını ortadan kaldırmışlardır. Müteselsil sorumlulardan biri hakkındaki davadan feragat edilmesi diğer müteselsil sorumlu yönünden de teselsülden feragat niteliğini taşır ve böylece müteselsil sorumlu olan diğer dayalı da sorumluluktan kurtulmuş olur. O halde müteselsil sorumlu idare hakkındaki davanın da reddedilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına 19.7.2006 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Exit mobile version