TASARRUFUN İPTALİ – YETKİ İTİRAZI- ZORUNLU DAVA ARKADAŞLARI USUL İŞLEMLERİNİ BİRLİKTE YAPMA ZORUNLULUĞU

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4248
KARAR NO : 2018/7765

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2015
NUMARASI : 2014/173-2015/385
DAVACI : Mehmet S.S.
DAVALILAR : 1-Ömer Ç.
2-O.Ç.

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisiz olduğuna dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı alacaklı vekili, davalı Ömer Ç. hakkında Şanlıurfa 3. İcra Müdürlüğü’nün 2010/3570 sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, takibin semeresiz kaldığını, davalı Ömer’in davalı Osman ile anlaşarak Aleyhine Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün 2012/4248 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı Osman ile Ömer arasında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını belirterek muvazaalı olan Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün 2012/4248 sayılı takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, yetkisizlik nedeniyle davanın reddine, talep halinde dosyanın Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava muvazaalı icra takibinin iptaline ilişkindir.

İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK’nun 6.maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı Yasa’nın 7/1. maddesi gereğince de davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. İİK’nun 282.maddesi gereğince davalı borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi yasa gereğidir. Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz.

Öte yandan HMK’nun 19/2 maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz halinde mahkemece dikkate alınır. Yine aynı madde de yetki itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiştir. Yetki itirazı ilk itirazlardan olup (HMK.md.116/1-a) davalıların, yetki itirazlarını dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde ileri sürmeleri gerekir. (HMK.md.117,317-319).

İptal davaları basit yargılama usulüne tabi olup yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerekir. Somut olayda, davalı borçlu Ömer’e dava dilekçesi 17.03.2014 tarihinde eşinin imzasına tebliğ edilmiştir. Aynı şekilde üçüncü kişi davalı Osman’a da dava dilekçesi 02.05.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup süresi içerisinde her iki davalı da cevap dilekçesi sunmamıştır. 21.10.2014 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında her iki davalı vekili de hazır olup yetki itirazında bulunmamışlar, tahkikata geçilmesini talep etmişler ve aynı celse tahkikata geçilmesine karar verilmiştir. Davalı Ömer vekilinin bu aşamadan sonra 10.02.2015 tarihinde sunmuş olduğu beyanla yetki itirazında bulunması mümkün değildir. Bu durumda usulüne uygun yetki itirazı bulunmadığından yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

BORÇLUYA SATILAN ARACIN BORCUN ÖDENMEMESİ NEDENİYLE GERİ ALINMASI- TAKİBE İLİŞKİN TEBLİGATIN ULAŞTIĞI TARİHTE ARAÇ SATIŞI- TASARRUFUN İPTALİ

T.C
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS:2017/3943
KARAR:2018/5620

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı … hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu … plakalı aracı davalı …’ya devrettiğinden, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili, müvekkilinin araba alım satımı ile uğraştığını, borçlu ile akrabalığı olmadığını ve borçlunun ekonomik durumunu bilebilecek şahıslardan olmadığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, tasarrufun iptalinin istenmesi için üçüncü şahıs ile borçlunun birlikte hareket etmesi ve alacaklıyı zarara uğratma iradesinin olması gerektiği, davacı taraf böyle bir iddiada bulunsa da, üzerinde herhangi bir haciz bulunmayan, mülkiyeti muhafaza kaydı ile Mustafa tarafından borçluya satılan aracın yeniden borcunun ödenmemesi nedeni ile iade edildiği ve satış yapıldığı, her ne kadar takibe ilişkin tebligatın borçluya ulaştığı gün araç satılmış ise de; üçüncü kişinin borçlunun durumunu bildiği kanıtlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK.’nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.

Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.

Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih,… Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.

İİK’nun 279/2 maddesine göre ise ” Para ve mutad ödeme vasıtalarından gayri bir suretle yapılan ödemelerin” acizden itibaren bir yıl içinde yapılmaları halinde iptali gerektiği belirtilmiştir.

Somut olayda, aciz hali sabit olan borçlu Ercan, dava konusu aracı 11.06.2013 tarihinde davalı …’dan mülkiyeti muhafaza kaydı ile satın almış, son taksit tarihi 10.02.2013 tarihinden önce borcunu ödeyemediği için borcuna mahsuben davalı üçüncü kişi Mustafa’ya borcun doğumundan sonra 28.01.2014 tarihinde satmıştır.

Bu halde davanın İİK’nun 279/2.maddesi gereğince davalılar arasındaki 28.01.2014 tarihli borca mahsuben yapılan satış mutad ödeme aracı olarak kabul edilmeyeceğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İŞ ARKADAŞINA KULLANDIRILAN KREDİ NEDENİYLE SENETLE BORÇLANMA- MAAŞ HACZİNE MUVAFAKAT-BORÇLUNUN DURUMUNU VE AMACINI BİLEBİLECEK KİŞİLERDEN OLMASI

T.C
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS:2016/3588
KARAR:2018/7601 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki takibin taliki veya iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü;

-K A R A R-

Davacı vekili, davalılardan …’ın davacı banka borçlusu olduğunu, aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2012/1160, 2012/9382, 2012/9568 ve 2012/10616 sayılı dosyalarıyla icra takibi başlatıldığını, davalı … davacı bankadan maaş aldığından kendisine maaş karşılığı kredi kullandırıldığını ve kredinin taksitlerinin maaş hesabından otomatik ödeme talimatı ile tahsil edildiğini, ancak maaşının 1/4’ünün icra dairesine kesildiğini, kalan tutardan da Temmuz 2012’ye kadar 1.000,00 TL, Temmuz 2012 dahil sonraki aylar 2.750,00 TL olacak şekilde … İcra Müdürlüğü’nün 2012/374 sayılı takip dosyasına ödeme yapılmak üzere … tarafından muvafakat verilmesi üzerine davacı bankaya olan kredi taksitlerinin ödenmediğini, icra dosyasının 30/06/2011 vade tarihli 80.000,00 TL bedelli senede dayandığını, alacaklısı …’ın …’ın iş arkadaşı olduğunu, kesilen 2.750,00 TL’den Nisan 2012’den Nisan 2013’e kadar 600,00 TL, Mayıs 2013’ten Ağustos 2014’e kadar 1.000,00 TL’sinin … tarafından …’ın annesi olan …’nün hesabına aktarıldığını ve buradan da …’a ait (fatura, kira ödemesi vs) işlemlerin yapıldığının izlendiğini, yapılan icra takibinin İİK 280 maddesine göre muvazaalı olması nedeniyle alacaklılarını zarar uğratma amacı taşıyan ve muvazaalı olan takibin iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalılardan … vekili, …’ın iş arkadaşı olduğunu, müvekkilinin …’dan borç aldığını, borcunu ödeyememesi üzerine …’ın icra takibi başlattığını, müvekkilinin de borcu kabul ederek maaş kesintisi hususunda muvafakat verdiğini, bu aşamada …’ın müvekkilinin annesinden müvekkilinin borcuna ilişkin para aldığını, müvekkili bu durumdan haberdar olduktan sonra annesinin bu duruma karıştırılmamasını talep ettiğini, …’ın iadenin icra dosyasına yapılan ödemelerle orantılı bir şekilde yapacağını belirttiğini, müvekkilinin diğer davalı …’a olan borcunun gerçek borç olduğunu ve devam ettiğini, müvekkilinin Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde mühendis olarak çalıştığını, kıdemine göre borcunu karşılamaya müsait olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı …, davalı … 20.000,00 TL ile bankadan kredi çekerek kendisine verdiğini ilerde ödenmemesi halinde zor durumda kalacağını davalıya belirtmesi üzerine davalının kendisine 80.000,00 TL’lik senet verdiğini, ilk iki ay ödemelerin yapıldığını ancak devam eden aylara ilişkin kendisine ödeme yapamayacağının davalı … tarafından söylendiğini kendisi ile birlikte İcra Dairesine giderek senedi takibe koyduklarını, Vakıfbank hesabına bloke konulmuş olması nedeniyle yapılacak ödemeye muvafakat vermesiyle kendisini mağdur etmediğini, senede itiraz edilmediğinden hukuken geçerli olduğunu savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan delillere göre; davanın reddine dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın yazılı gerekçeyle reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.

İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir.

Somut olayda; davacı banka tarafından davalı borçlu … hakkında Kocaeli 6. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından kredi sözleşmesine istinaden 31.01.2012 tarihinde, 2012/9382 sayılı dosyasından 22.07.2010 tarihli Tüketici Kredi Sözleşmesine istinaden 14.08.2012 tarihinde, … Esas sayılı dosyasından 25.11.2010 tarihli Bireysel Kredi Sözleşmesine istinaden 17.08.2012 tarihinde ve 2012/10616 Esas sayılı dosyasından 25.11.2010 tarihli Bireysel Kredi Sözleşmesine istinaden 04.10.2012 tarihinde icra takibi başlatılmış ve takipler kesinleşmiştir. Bahsi geçen dosyalardan davalı borçlu hakkında maaş haczi bir kısmından başlamakla birlikte bir kısmında sıraya alındığı belirtilmiştir.

Davalı borçlu … hakkında 16.01.2012 tarihinde diğer davalı … tarafından 15.03.2011 tanzim, 30.06.2011 vade tarihli, 80.000,00 TL bedelli senet ile ilgili kambiyo senedine mahsus haciz yoluyla takip başlatılmış ve takip 17.01.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Bahsi geçen icra takip dosyasında, borçlu … tarafından verilmiş 19.01.2012 tarihli, maaşından Temmuz 2012’ye kadar 1.000,00 TL, Temmuz 2012 dahil sonraki aylarda 2.750,00 TL olacak şekilde kesinti yapılmasına muvafakat ettiğine dair yazıya göre çalıştığı Belediyeye maaş haczi müzekkeresi gönderilmiş, Belediye ilgili birimi tarafından verilen cevabi yazıda ilk maaştan itibaren talep gibi işlem yapılacağı bildirilmiştir.

Dosya arasında yer alan … Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu dosyası incelendiğinde ise, davalı …’ın yürütülen soruşturmada 12.04.2013 tarihli ifadesinde, …’ın … tarafından mağdur edildiği, girdiği sıkıntılardan dolayı yardıma ihtiyacı olduğu için kendisinden yardım istediği, kendisinin de Kadir’e yardımcı olduğu, …’ın … tarafından mağdur edilmesi ve Gökmen’in Tarık’a ödemesi gereken paraları ödememesi üzerine … ile beraber bir senet imzaladıkları ve Kadir’i icraya verdiği, Kadir’e vermek üzere çektiği kredi meblağını geri alabilmesi için … ile bu şekilde bir çözüm buldukları, bu sayede …’ın maaşından kesilerek kendisine paranın ödendiği şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, davalı 3.kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK’nun 280/1 maddesi gereğince tasarrufun iptale tabi olması nedeniyle eldeki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine dair hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 10/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

MÜTEAHHİTİN TAŞINMAZI KENDİ ÜZERİNE ALMADAN KREDİ TEMİNATI OLARAK BANKAYA İPOTEK ETTİRMESİ- BANKANIN İPOTEĞİ TEMLİK EDEREK MAL KAÇIRMAYA YARDIM ETMESİ- TASARRUFUN İPTALİ

T.C
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS:2016/1891
KARAR:2018/8410

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın davalı Finansbank yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili, davalı … Vekili ve katılma yoluyla davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; davalı …, İsmail ve babaları… birlikte müteahhitlik yaptığını, davalının davacıya olan borcunu ödemekten kaçındıklarından dolayı çeşitli muvazaalı işlemler yaptığını, davalıların … parselde bulunan 11 ve 12 nolu bağımsız bölümleri teşkil eden taşınmazları tapuda sözleşme gereği kendi üzerlerine almadan mal sahibi üzerinden yakınlarına sattığını ve alacaklılarından mal kaçırdıklarını, davalılardan…Şubesi tarafından davalıların müşterek borçları nedeni ile … parselde bulunan 11 ve 12 nolu bağımsız bölümlerine açılan kredi teminatı olarak ipotek şerhi verildiğini, davalı bankanın alacağın teminatı olan ipoteğin …’a temlikinin yasalara aykırı ve mal kaçırmaya yardım etmek olduğunu belirterek dava konusu … ve 12 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydındaki ipoteğin temliki işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili;davacının davasını dava ön şartlarını yerine getirmeksizin ikame ettiğini, davada hak
düşürücü süreye riayet edilmediğini, müvekkilinin davacıya hiç bir borcu olmadığını, ipotek ve temlik işlemlerinin tamamen usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı Finansbank AŞ vekili; davalı bankanın tasarrufun iptali davasında davalı olabilecek kişilerden olmadığını, davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini, davalı bankanın kredi riski altındayken muvazaalı işlem yaparak kredi alacağını riske atmasının hayatın olağan akışına aykırı bir iddia olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı …; davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre;Davalı Finansbank AŞ aleyhine açılan davanın sübut bulmadığından reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kabulü ile dava konusu … bağımsız bölüm nolu taşınmazların tapu kaydındaki ipoteğin temlikine ilişkin 15/12/2010 tarihli temlik sözleşmesinin iptaline, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı … vekili ve katılma yoluyla davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm davalı … vekili ve davalı …’ın sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1).
Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf, ipotek alacağının temliki işleminin alacaklıyı (davacıyı) zarara uğratmak amacıyla muvazaalı yapıldığını ileri sürerek bu işlemin iptaline karar verilmesini talep etmektedir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davalı Finansbank AŞ aleyhine açılan davanın sübut bulmadığından reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kabulü ile dava konusu … nolu bağımsız bölüm nolu taşınmazların tapu kaydındaki ipoteğin temlikine ilişkin 15/12/2010 tarihli temlik sözleşmesinin iptaline, karar verilmiş ise de,İİK’nun 277. ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında amaç “borçlu tarafından” yapılan tasarrufların iptaline hükmedilmesini sağlamaktır. Yani yapılan işlemde borçlu, işlemin tarafı olmalıdır. Somut olayda davalı Finansbank A.Ş. ile davalı … arasındaki ipotek alacağının devri işleminde davalı borçlu … işlemin tarafı olmamakla birlikte, davalı …’in davalı … adına hareketle Finansbank’a olan borcu ödeyip ipotek alacağının devrini sağladığı da ispat edilememiştir. Kaldı ki, davalı …’in davalı-borçlu İshak adına hareketle söz konusu tasarrufları gerçekleştirdiği kabul edilse dahi, bu işlemde davacının alacağına kavuşmasını engellediğinden söz etme olanağı da yoktur. Zira davalı … her halde davalı bankaya ipotekle temin edilmiş şekilde borçludur.
Davacının iptalini istediği tasarruf yapılmamış olsa dahi davalı bankanın ipotek hakkını temlik etmeksizin davalı … hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıp alacağını -tıpkı ipoteği temlik alan … gibi- tahsil etme olanağı vardır. Bu halde de dava konusu tasarrufun davacıyı zarara uğratma kastıyla yapıldığından söz edilemez. Nitekim bu durum mahkemenin de kabulündedir.

Dolayısıyla davacının, (davalı banka ile dava dışı ilişki dışında ticari ilişkileri ve bankacılık uygulamalarına göre ipoteği temlik almasının sebeplerini izah eden) davalı …’ın, geçerli bir neden yok iken ilgisi bulunmayan banka borcunu ödeyip ipoteği temlik almasından yola çıkarak, yapılan tasarrufta işlemlerin tarafı olmayan davalı … ile ipotek temlik sözleşmesinin tarafları olan davalı banka ve davalı …’ın tasarrufunun iptalini isteyemeyeceği, iptal koşullarının yukarıda belirtilen nedenlerle oluşmadığı anlaşıldığından, davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3-Kabule göre de; … Müdürlüğünün 2013/2595 ve 2013/2593 sayılı takip dosyalarındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken dava konusu 15/12/2010 tarihli temlik sözleşmesinin iptaline karar verilmesi de doğru değildir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm,davalı … vekili ve davalı …’ın sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekili ve davalı …’ın temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve aşağıda dökümü yazılı 8,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … ve …’a geri verilmesine, 01.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TASARRUFUN İPTALİ- TAŞINMAZ BEDELİNİN ÇEKLE ÖDENMESİ

T.C
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS:2016/4705
KARAR:2018/11070

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar …, … ve … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü;

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin senet sebebiyle davalı borçlu …’tan alacaklı olduğunu, senedin vadesinde ödenmemesi üzerine alınan ihtiyati haciz kararı ile hacze gidildiğini, başlatılan … takibinin sonuçsuz kaldığını, borçlunun adına kayıtlı taşınmazları muvazaalı olarak diğer davalılar adına tescil ettirdiğini ve alacaklılarını zarara uğratma gayesi ile kötü niyetli olarak hareket ettiğini belirterek … ili, … ilçesi, … mah. 162 parsel, 166 parsel, 830 parseldeki davalı borçlu hissesinin diğer davalılara muvazaalı olarak yapılan satış işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar …,… ve … vekili, aciz belgesi yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, müvekillerinin iyiniyetli 3. kişiler olduğunu, satışın gerçek olduğunu, davalılardan …’ün gayrimenkul bedelini banka aracılığı ile diğer iki davalı … ve İlhan’ın ise diğer davalı borçlu …’a çek vermek sureti ile satış bedelini ödediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile … ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan 162 parsel numaralı taşınmazın 1/90 hissesini borçlu … tarafından …’e satışına ilişkin temliki tasarrufun, … ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan 166 parsel numaralı taşınmazın 4/523 hissesini borçlu … tarafından …’e satışına ilişkin temliki tasarrufun, … ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan 830 parsel numaralı taşınmazın 408/33095 hissesini borçlu … tarafından …’e satışına ilişkin temliki tasarrufun hepsinin … 2. … Müdürlüğünün 2014/1698 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olarak İİK’nun 278 ve devamı maddeleri gereğince iptaline, davacı alacaklıya taşınmaz üzerinde cebri … yetkisi tanınmasına, dair karar verilmiş; hüküm, davalılar …, … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı …’e yapılan satış açısından; satışın 01.07.2014 tarihinde yapılmış olması, dava dışı … … tarafından satıştan önce davalı borçlu …’a bedelin ödendiği iddia edilmişse de … … tarafından banka havalesinin davalı borçlu adına 30.04.2014 tarihinde herhangi bir açıklama kaydı düşülmeden yapılmış olmasına, ödemenin tapu devrinden dolayı yapıldığının anlaşılamamış olmasına göre; davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, İİK.’nun 277. vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davalı … ve …’e yapılan tapu devirleri 07.01.2014 tarihinde olup tapu bedelinin çekle ödendiği iddia edilmiştir.

…bankasına ait dava dışı … tarafından 10.10.2014 tarihinde keşide edilen 12.250,00 TL bedelli çek ciro yoluyla davalı …’e teslim edilmiş ve bu kişiden sonra davalı borçlu … tarafından ciro edilmiştir.

… Sakarya Şubesine ait… tarafından 20.11.2014 tarihinde keşide edilen 13.000,00 TL bedelli çek ciro yoluyla davalı …’e teslim edilmiş ve bu kişiden sonra yapılan cirolar tespit edilemediğinden mahkemece …’la yazışma yapılmış, gelen cevapta ibraz eden ve bedeli çeken kişi ile ilgili bilgilerin … Bankasından sorulması gerektiği belirtilmiş, … Bankasına yazılan yazıya verilen cevapta ise çekin önlü arkalı fotokopisi gönderildiğinde bilgi verilebileceği belirtilmiştir.

Çekte vade olmamakla birlikte ticari hayatta çeklerinde bono gibi vadeli kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Davalı 3. kişiler … ve …’in çeki ciro yoluyla aldığının anlaşılmasına göre borçluya teslim ettikleri ve tapu bedelini bu şekilde ödediklerine yönelik iddiaları hakkında yeterli araştırma yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece çeklerin kim tarafından bankaya ibraz edildiği ve çek bedellerinin kime ödendiği kesin olarak tespit edildikten sonra, dava konusu tasarrufun İİK’nun 278, 279, 280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar …, … ve … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar …, … ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar …, … ve …’e geri verilmesine, 21/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TASARRUFUN İPTALİ- BORÇLUYA ELDEN TEBLİGAT YAPMA- BORÇLUNUN TAKİBE İTİRAZ SÜRESİNDEN FERAGAT EDİLEREK İCRA DOSYASININ KESİNLEŞTİRİLMESİ-

T.C
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS:2016/4520
KARAR:2019/857 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; müvekkilleri tarafından davalı borçlu … aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2010/10808 E. sayılı dosyasından icra takibine başlandığını, davalı …’ın 24.03.2009 tarihinde, 15.08.2008 keşide, 01.03.2009 vade, 53.000,00 TL bedelli, üzerinde “malen” kaydı bulunan senede dayalı olarak davalı … aleyhine iptali istenen … İcra Müdürlüğü’nün 2009/201 E. dosyasından icra takibi başlattığını, davalı …’nın talebi üzerine yine aynı gün (24.03.2009 tarihinde) dairede borçluya elden tebligat yapıldığını, aynı gün takibe itiraz ve haciz sürelerinden de feragat ettiğini, icra dosyasını zaman kaybetmeden kesinleştirdiğini, hemen akabinde alacaklı vekilinin talebi ile … İcra Müd. (izale-i Şüyu Satış Memurluğu)’nun 2008/2 Değ. İş nolu dosyasındaki dayalı … tarafından yatırılan satış bedeline 27.03.2009 tarihinde haciz konulduğunu beyan ederek, … İcra Müdürlüğü … E. Nolu dosyasında davalılar tarafından muvazaalı olarak yapılan icra takibinin ve ış bu dosyadan …İcra Müd. [İzale-i Şüyu Satış Memurluğu)’nün … Deg. Iş nolu dosyasında bulunan ihale bedeli üzerine konulmuş olan hacze ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili; davacının elinde diğer davalı borçlunun borç ödemeden aciz olduğuna dair aciz vesikası olmadan iş bu davayı açmak hakkı bulunmadığından,taraflarınca diğer davalı borçlu aleyhine yürütülen icra takibinin ve yapılan hacizlerin muvazaalı olduğu yönündeki davacının iddialarının tamamen asılsız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin diğer davalı borçludan alacağının da kimyon satımından kaynaklandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; … İcra Müdürlüğü’nün 2008/2 Değişik İş dosyasında bulunan davalı …’nın ihale alıcısı olarak yatırdığı satış bedeli üzerine … İcra Dairesi’nin 2009/201 esas sayılı dosyası ile konan haczin, …İcra Dairesi’nin 2010/10808 esas sayılı dosyasındaki takip konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olmak üzere iptaline, davacı alacaklıya bu ihale satış bedeli üzerinden haciz isteme yetkisi verilmesine,karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 471,61 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TASARRUFUN İPTALİ- ALACAKLIDAN MAL KAÇIRMA KASTIYLA TAŞINMAZ SATIŞI

T.C
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS:2016/7927
KARAR:2019/870 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine, dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; … tarafından keşide edilen 04/08/2012 tarihli ve 30.000,00 TL bedelli ve 08/09/2012 tarihli 23.000,00 TL bedelli çeklerin tahsili için … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile müvekkili tarafından icra takibi başlatıldığını, icra dosyasından … icrasına yazılan talimat sonrasında hacze kabil mal veya gayrimenkule rastlanmadığının anlaşıldığını, yapılan araştırmada borçlu adına kayıtlı bulunan … 468 ve 1392 parsellerde kayıtlı gayrimenkulleri kardeşi …’a devrettiğinin tespit edildiğini, bu devrin alacaklılardan mal kaçırma kastı ile kötü niyetli olarak yapıldığını bildirerek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı …; davacıyı hiç tanımadığını, takibe konu çeklerin de davacı tarafa 5-6 cirodan sonra geçtiğini, hiç bir ticari ilişkisinin olmadığını, çekleri … ‘a verdiğini, kesinlikle mal kaçırma amacı olmadığını davanın reddini talep etmiştir.

Davalı …; Satışın muvazaalı olmadığını, kardeşinin işlerinin bildiği kadarıyla 2013 yılında kötüye gitmeye başladığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, satışın borcun doğumundan çok önce yapıldığını bu nedenle alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, dair karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TASARRUFUN İPTALİ – DAİRE BEDELİNİN KISMİ OLARAK ELDEN ÖDENMESİ- ALICI VE SATICI ARASINDA HERHANGİ BİR AKRABALIK İLİŞKİSİNİN BULUNMAMASI

T.C
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS:2016/7976
KARAR: 2019/872 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine, dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili; müvekkilinin davalı borçlu … ’dan çeke dayalı alacakları bulunduğunu, … İcra Müdürlüğünün 2012/12907 sayılı dosyası ile kambiyo takibi yaptıklarını, takibin kesinleştiğini, borçlu davalının alacaklılardan mal kaçırmak için, … parseldeki 4 nolu bağımsız bölümün borç doğumundan sonra 28/09/2011 tarihinde davalı …’e satıldığını öğrendiklerini, her iki davalının birlikte muvazaalı hareket ettiklerini, İİK 277 ve devamı maddelerine göre yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; müvekkillerinin dava konusu ev üzerinde satılık levhası gördüklerini, aynı apartmandaki komşular aracılığı ile mal sahibi olan davalı … ile görüşüp pazarlık yapmak sonucu 90.000,00 TL bedel karşılığında satın aldıklarını, bu paranın 30.000,00 TL’sinin elden 45.000,00 TL’sinin tapuda satış işlemleri yapıldığı sırada banka havalesi ile ve yine aynı gün hesaplarından çektikleri 15.000,00 TL ile elden ödediklerini, müvekkili ile davalı … arasında herhangi bir tanışıklık ya da akrabalık bağı bulunmadığını, satışın muvazaalı olmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 16,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

BONODA YER ALAN MALEN KAYDI TARAFLARIN İSTİCVABI TASARRUFUN İPTALİ

T.C.
Yargıtay
17. Hukuk Dairesi

Esas No:2014/6674
Karar No:2015/6057
K. Tarihi:21.4.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 21.04.2015 Salı günü davalılar … ve … vekili Av… geldi. Davacı ve diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-

Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle;dava konusu taşınmazın davalı 3. kişi Düzgün’e yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİK’nın 278/III-2. maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişiler tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına,edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğine ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalı ..’ün temyiz itirazlarının reddine, davalı …’ün temyiz itirazlarının incelenmesinde; davanın İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu,bir davada yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz bir biçimde toplanması için tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkün olduğu, asıl olan yargılamanın tarafların huzurunda yürütülmesi olmakla birlikte taraflar yargılamaya
katılmasalar bile mutlaka duruşma gününden haberdar edilmeleri gerektiği, HUMK’nun 73. maddesine (HMK 27) göre mahkeme tarafları dinlemeden iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceği, 7201 sayılı tebligat yasasının 39. maddesine göre de davada aralarında menfaat çatışması bulunan kişilere muhatap namına tebligat yapılamayacağı, somut olayda dava dilekçesinin davalı …’e borçlunun ortağı olduğu şirket adresinde borçlu davalı …’ün eşine tebliğ edildiği, davada davalı …’ün iptale konu tasarruf işlemini yapan borçlu olup, üçüncü kişi davalı … ile aralarında menfaat çatışması bulunduğu, yargılamanın davalının yokluğunda devam ettirilip sonuçlandırıldığı, gerekçeli kararın ise davalı borçlu..’ın eşine yine dava dilekçesinin tebliğ edildiği adrese tebliğ edildiği, bu duruma göre HUMK’nun 73. maddesine (HMK 27) aykırı biçimde davalının savunma hakkının kısıtlandığı,bu nedenle davalı …’e dava dilekçesinin ve duruşma gününün usulüne uygun biçimde tebliği, savunmasına ilişkin delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken savunma hakkını kısıtlar şekilde eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen gerçek değeri arasında misli fark bulunması nedeniyle dava konusu tasarrufların İİK 278/3-2 madde gereğince iptale tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş;hüküm davalılar … ile …, … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, davalı borçlu ile 3.kişi … arasında ticari ilişki bulunması ve dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunması nedeniyle dava konusu 12.6.2009 tarihli tasarrufun İİK’nun 278/3-2, 280/1 maddeler gereğince; davalı 4.kişi ..’ün borçlunun kardeşi olması nedeniyle borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu 9.10.2009 tarihli tasarrufların İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi bulunmasına göre davalılar davalılar … ile …, … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazların reddi gerekmiştir.
2-Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gereklidir. Anılan husus dava koşulu olduğundan mahkemece varlığı res’en incelenmelidir. Somut olayda davacının takip konusu alacağı 10.10.2009 tanzim 15.8.2010 vadeli 140.000 TL meblağlı malen kaydını içeren bonoya dayalıdır. Dava konusu tasarruflar ise 12.6.2009 ve 9.10.2009 tarihinde yapıldığından takip konusu borçtan önce yapıldığı görülmektedir. Ancak uygulamada alacak- borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bonoların veya çeklerin keşide tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır. O halde mahkemece, davacı vekiline takip konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu delillerin toplanması, takip konusu bono malen kaydını içerdiğinden davacı ve davalı borçlunun ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti; belirlenecek tarih yani borcun doğumu iptali istenen tasarruftan sonra ise davanın ön şart yokluğundan reddine, aksi takdirde yani borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğduğunun belirlenmesi halinde ise şimdiki gibi dava konusu tasarrufların İİK’nun 278/3-2 ve 280/1 maddeler gereğince iptaline karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
..
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ile …, … vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün adı geçen davalılar yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar … ve …’e verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 21.4.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version