USULSÜZ TEBLİĞ- MUHATABIN ADRESTE BULUNMAMA NEDENİ VE NE ZAMAN GELECEĞİ HUSUSU BELİRTİLMEDEN YAPILAN TEBLİĞ İŞLEMİ USULSÜZDÜR

T.C
YARGITAY
23. Hukuk Dairesi
ESAS:2015/6343
KARAR:2018/3230

“İçtihat Metni”
……
-KARAR

Gerekçeli karar ve davacı vekilinin temyiz dilekçesi davalılar vekiline tebliğe çıkarılmış olmakla birlikte tebligat, muhatabın adreste bulunmama nedeni ve ne zaman geleceği hususu belirtilmeden, temyiz dilekçesi daimi çalışan….. gerekçeli karar ise daimi çalışan …..” imzasına yapılmış olup, tebliğ belgesinde muhatabın tevziat saatinde işyerinde bulunmamama sebebinin belirtilmediği, aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite ise yer verilmediği görülmüştür.

Tebligat Kanunu’nun tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için düzenleme içeren 20. ve Yönetmeliği’nin 29. maddesinde aranan, anılan belirlemeye ilişkin bir açıklama da Tebliğ belgesinde bulunmamaktadır. Bu tebligat, Tebligat Kanunu’nun 17 ve 20; tebliğ tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 26 ve 29. madde hükümlerine uygun yapılmış değildir.

Bu durumda, gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalılar vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, temyiz süresinin beklenmesi, temyiz dilekçesi sunulması halinde bu dilekçenin dosyaya eklenmesi,

İçin dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi için Dairemize gönderilmek üzere, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TEBLİGATI TEBLİĞ ADRESİNE TESLİM EDEN KİŞİNİN ADININ TEBLİĞ ZARFINDA YAZILI OLMAMASI VE EN ÖNEMLİSİ TEBLİĞ TARİHİNİN TEBLİĞ EVRAKINA NOT DÜŞÜLMEMESİ

T.C
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2010/3680
KARAR:2010/16596

“İçtihat Metni”

ESAS NO :
KARAR NO :

MAHKEMESİ : Gaziantep 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2009
NUMARASI : 2009/929-2009/968

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı kurum tarafından borçlu hakkında genel haciz yolu ile icra takibi yapılmış ve borçluya (7) örnek ödeme emri gönderilmiştir.

Borçluya çıkartılan tebligatın, 06.07.2009 tarihli dağıtıcı kaşesi ile “borçlunun işyerinde daimi çalışanı M.E.G tebliğ edildi” şerhi ile tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu 20.07.2009 tarihinde takip dosyasına itiraz dilekçesi sunmuş, icra müdürlüğünce itiraz süresinde yapılmadığından dolayı itirazın reddine karar verilmiş, bunun üzerine borçlu vekili, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu belirterek tebliğ tarihinin 20.07.2009 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Borçlu vekilinin, tebliğ tarihinin 20.07.2009 tarihi olduğuna ilişkin beyanları ile Gaziantep PTT. Başmüdürlüğü Posta İşletme Merkezi Müdürlüğünün 02.11.2009 tarihli “ilgili merkezce 20.07.2009 tarihinde işyerinde daimi çalışan tebliğe ehil işçisine tebliğ yapıldığı”na ilişkin yazıları ve takip dosyası arasında bulunan tebliğ evrakı birlikte incelendiğinde; tebligatın ön yüzünde borçlu adresinin Şanlıurfa olarak yazıldığı, ancak daha sonra bir alt satıra siyah renkli kalemle “Bozova/” ibaresinin eklendiği, tebliğ evrakının arka sayfasının baş kısmına “aşağıdaki adrese tebliği için sevk 06.07.2009” ibarelerinin dağıtıcı H.Ç tarafından yazıldığı, bu şerhin hemen alt kısmında Şanlıurfa merkeze ait yuvarlak kaşenin basılı olduğu, bu kaşede 06.07.2009 tarihi ile 20 rakamının bulunduğu, aynı kaşenin üst kısmında da kaşe ile işaretlenmiş 06 Temmuz 2009 ibarelerinin bulunduğu, en alt bölümde ise “tespit edilen yeni adres” başlıklı kısımda ilk sayfadaki adresin idari birim adı dışında aynı adres bilgilerini içerir şekilde Bozova/Şanlıurfa adresinin yazılı olduğu, aynı sayfanın orta kısmında yer alan “Daimi çalışan M.E.G tebliğ edildi” ibarelerinin tebliğ alan çalışan tarafından imzalandığı ancak hangi tarihte ve hangi dağıtıcı tarafından tebliğ edildiği hususunun tebliğ evrakına not düşülmediği anlaşılmaktadır.

Hakkında tebligat çıkartılan kişinin tebliğ adresinde bulunmama nedeninin tebliğ evrakına şerh düşülmemesi, tebliğ zarfının ön yüzüne tebligatta bulunan evrakın neler olduğunun yazılmaması, Gaziantep PTT. Başmüdürlüğünün tebligatın “ilgili merkezce 20.07.2009 tarihinde işyerinde daimi çalışan tebliğe ehil işçisine tebliğ yapıldığı”na ilişkin yazısı ile aynı yazıya eklediği “Bozova” kaşeli örnek tebligattan da anlaşılacağı üzere tebligat yapılması halinde bu idari birime ait kaşenin tebliğ evrakına işaret edilmesi gerektiğinin anlaşılması, tebligatı tebliğ adresine teslim eden kişinin adının tebliğ zarfında yazılı olmaması ve en önemlisi tebliğ tarihinin tebliğ evrakına not düşülmemesi karşısında; yapılan tebliğin usulsüz olduğu açıktır. Borçlu vekili tebligata 20.07.2009 tarihinde muttali olduklarını bildirdiğine göre, bu tarihin ıttıla tarihi olarak kabulü gerekir.

O halde borçluya yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu yönündeki şikayetin kabulü ile Tebilgat Kanunu’nun 32.maddesi gözetilerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, aksi kanaat ve yazılı gerekçeyle şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/06/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

ADRES KAYIT SİSTEMİNE GÖRE DÜZENLENECEK TEBLİĞ ZARFI AÇIK MAVİ RENKTE OLMASI GEREKTİĞİ

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO:2016/11780
KARAR NO:2017/2991
K. TARİHİ:1.3.2017

MAHKEMESİ :İCRA HUKUK MAHKEMESİ

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçlu tarafından, icra mahkemesine yapılan başvuruda; sair şikayetlerinin yanında ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu da ileri sürülerek tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesi talep edilmiş, mahkemece; tebliğ işleminin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi kapsamında usulüne uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin, süre aşımı nedeniyle de diğer şikayetlerin reddine karar verilmiştir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ İmkansızlığı ve Bilinen Adreste Tebligat” başlıklı 21/2.maddesi; ”Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmünü, “Usulüne Aykırı Tebliğin Hükmü” başlıklı 32. maddesi de; ”Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur” hükmünü içermektedir.

Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Bilinen adreste tebligat” başlıklı 16/2. maddesinde; ”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebliğ zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir” düzenlemesi, yine aynı Yönetmeliğin 79/2. maddesinde de; “Bu yönetmeliğe ekli örneklere göre bastırılacak evrakın beyaz renkte olması gerekir. Ancak 16. maddenin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemine göre düzenlenecek tebliğ zarfı açık mavi renkte bastırılır” düzenlemesi yer almaktadır.

Somut olayda, mernis adresine çıkartılan tebligat evrakında, sadece adresin başında “mernis adresi” ibaresinin yazılı olduğu, bu şerh dışında, tebligatı çıkaran mercii tarafından tebliğ zarfı üzerine, 7201 sayılı Kanunun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında; “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat” verilmediği, ayrıca tebliğ zarfının beyaz renkli olduğu, dolayısıyla yapılan tebliğin, 7201 sayılı Kanunun 23/1-8. ve Tebligat Yönetmeliğinin 16/2. maddelerine aykırı olup usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.

Usule aykırı tebliğin hükmü ise yukarıda yer aldığı gibi 7201 sayılı Kanunun 32. ve benzer düzenlemenin yer aldığı Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.

O halde mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca muhatabın beyan ettiği ıttıla tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabulü ile, tebligat tarihinin buna göre düzeltilerek, borçlunun diğer şikayetlerinin esaslarının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TEBLİĞİN TÜZEL KİŞİNİN YETKİLİSİNDEN SONRA GELEN KİMSE VEYA EVRAK MÜDÜRÜ, BU KABİL İŞLERLE VAZİFELENDİRİLMİŞ BİRİNE YAPILACAĞI BUNLARDAN BİRİNİN BULUNMAMASI DURUMUNDA DURUMUN TESPİT EDİLEREK O YERDEKİ MEMUR VEYA MÜSTAHDEME YAPILMASI ZORUNLULUĞU

T.C
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS:2016/12510

KARAR:2017/3944

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Şikayet eden 3. kişi, kendisine gönderilen İİK.nun 89/1 haciz ihbarnamesine ilişkin tebligat ile diğer tebligatların usulsüz olduğunu bu nedenle, hacizlerin fekkini talep etmiş, mahkemece, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile 89/1 haciz ihbarnamesinin 13/07/2015 tarihinde tebliğ edildiğinin tespitine ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Kanunu’nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 21. maddesinde de, tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda 89/1-2-3 haciz ihbarnameleri şikayetçiye,” Gösterilen adreste işyerinin daimi çalışanı…imzasına tebliğ edildi ” şerhinin yer aldığı görülmektedir. Tebliğ işlemi yukarıda açıklanan TK’nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde düzenlenen tüzel kişilere tebligat usulüne aykırı olarak borçlu şirketin yetkilisinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin daimi çalışana tebliğ gerçekleştirildiğinden yapılan tebligat usulsüzdür.

O halde mahkemece tebligatların usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, TK’nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihinin tespitiyle, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin bu tarihe göre düzeltilmesine ,usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılmış olsa bile hükümsüz sayılacaklarından 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TEBLİĞ MAZBATASINDAKİ İMZANIN SAHTELİĞİ- ESKİ HALE GETİRME – USULSÜZ TEBLİĞ

T.C
YARGITAY
21. CEZA DAİRESİ
ESAS :2015/4510
KARAR:2015/5417
TARİHİ:24.11.2015

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Hüküm sanığın yokluğunda tefhim edilmiş, sanık adına düzenlenmiş olan ve gerekçeli kararı içeren tebligatın her ne kadar 20/10/2011 tarihinde bizzat sanığa tebliğ edildiği Tebliğ Mazbatasında yazılı ise de; sanık müdafiinin 01/12/2011 tarihli dilekçesi ile; Tebliğ Mazbatasındaki imzanın sanığa ait olmadığını belirterek Eski Hale Getirme ve temyiz isteğinde bulunması üzerine; mahkemece yapılan araştırma sonucu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nce düzenlenmiş olan 16/04/2012 tarih 2012/14884/2090 sayılı raporda,Tebliğ Mazbatasındaki imzanın sanığa ait olmadığının belirtilmiş olması nedeniyle sanık müdafiinin eski hale getirme isteğinin kabulü ile sanık müdafiinin temyiz isteğinin öğrenme üzerine ve yasal temyiz süresinde yapılmış olduğunun kabulü ile yapılan incelemede gereği görüşüldü,

Sanığın savunmasında; şoförlük yaptığı minibüsün yol güzergah belgesini kendisinin sahte olarak düzenlemediğini, hat sahibinin babası ….., minibüsü satın aldıkları kişinin de …. …. olduğunu ve sahteciliği kimin yaptığını bilmediğini beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmaksızın tespiti amacıyla; …….plakalı aracın suç tarihindeki trafik kaydının getirtilerek incelenmesi ve sanığın savunmasında isimlerini bildirmiş olduğu ….. ve ……ın tanık sıfatıyla bilgi ve görgüleri tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 24.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

İCRA EMRİNİN ASİLE TEBLİĞ ÇIKARILMASI USULSÜZ OLMAYIP VEKİLE TEBLİĞ EDİLMEMESİ ANCAK TEBLİĞ İŞLEMİ EKSİKLİĞİ SONUCUNU DOĞURUR

T.C
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS:2018/3121
KARAR: 2018/6631 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Borçlu hakkında başlatılan ilamlı takipte, takip dayanağı ilamda borçlunun vekili olmasına rağmen icra emrinin borçlu vekiline tebliğ edilmediği, borçlu asile tebliğ edildiği, borçlu vekilinin icra emrinin iptali ve hacizlerin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin kabulü ile asile çıkartılan icra emrinin iptaline, malları üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
HMK’nun 73, 81, 82, 83., Avukatlık Kanunu’nun 41., Tebligat Kanunu’nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemleri yapılır.
Ne var ki, vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu’nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur.
Bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. Takibin kesinleştirilmesi için takip talebine ve ilama uygun icra emrinin borçlunun ilamda yazılı olan vekiline tebliği gereklidir. O halde, mahkemece, icra emrinin vekile tebliği suretiyle eksikliğin ikmali yönünde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version