TİCARİ PLAKA SATIŞ SÖZLEŞMESİNİN VE ARACA AİT TRAFİK SİCİL KAYDININ İPTALİ – BEDEL – TENKİS

T.C
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

2021/6804 E. , 2021/6886 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TİCARİ PLAKA SATIŞ SÖZLEŞMESİNİN VE ARACA AİT TRAFİK SİCİL KAYDININ İPTALİ – BEDEL – TENKİS

Taraflar arasında görülen ticari plaka satış sözleşmesinin ve araca ait trafik sicil kaydının iptali-tescil-bedel-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddedilmiş, davacının temyizi üzerine, kararın miktar itibariyle kesin olduğundan bahisle temyiz talebinin reddine ilişkin olarak verilen 30.12.2019 tarihli ek karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı ticari plaka satış sözleşmesinin ve araca ait trafik sicil kaydının iptali veya bedel veya tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası …in, …plaka sayılı özel halk otobüsünü ve ticari plakasını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla davalı oğluna devrettiğini ileri sürerek, ticari plaka satış sözleşmesinin iptali ile trafik sicil kaydının miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin faizi ile birlikte tahsiline, bu da mümkün olmazsa, payı oranında tenkise ayrıca davalının aracı haksız olarak işletmesinden kaynaklı kazanç kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL ‘nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, işlemin gerçek satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, satış bedelinin mirasbırakana ödendiği, devrin mal kaçırmak amacıyla yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 15.10.2019 tarihli kararı ile istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, anılan karara yönelik davacı vekilinin temyiz başvurusu kararın miktar itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle 30.12.2019 tarihli ek karar ile reddedilmiş, anılan ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 107. maddesinin 1. fıkrasında “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” Aynı maddenin 2. fıkrasında “ Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir.” düzenlemesine yer verildiği açıktır.
Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 32.maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı vurgulanmıştır. Aynı Yasanın 30. maddesinde ise; “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı taraf, ticari plaka satış sözleşmesinin iptali ile trafik sicil kaydının miras payı oranında adına tescilini, olmadığı takdirde araç ve ticari plaka hat bedelinin tespiti ile miras payına isabet eden bedelin faizi ile birlikte tahsilini ayrıca, dava konusu aracın temlik tarihinden itibaren davalı tarafça işletilmesinden kaynaklı kazanç kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin devir tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep ederek davayı açmıştır. Dava konusu aracın ve ticari plaka hat bedelinin dava tarihindeki değeri mahkemece yapılacak bilirkişi incelemesine bağlı olabileceğine göre, dava değerinin dava açarken tam ve kesin olarak davacı tarafından belirlenmesi mümkün bulunmadığından, davanın belirsiz alacak davası olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Ne var ki mahkemece bu yönde bir işlem yapılarak dava değeri belirlenmediği gibi harçta ikmal edilmeden sonuca gidilmiştir.
Hâl böyle olunca, dava konusu isteklerle ilgili gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak dava değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen temyiz isteğinin reddine ilişkin 30.12.2019 gün ve 2019/975 Esas, 2019/1082 Karar sayılı ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.09.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

MURİS MUVAZAASI NEDENİYLE TİCARİ PLAKANIN İPTALİ İLE TESCİLİ OLMADIĞI TAKTİRDE TENKİSİ

T.C
YARGITAY

1. Hukuk Dairesi

2020/3837 E. , 2021/7084 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TİCARİ PLAKANIN İPTALİ TESCİLİ-TENKİS

Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;

Asıl davada davacılar, mirasbırakan …’nın maliki olduğu 16 M 0060 plaka sayılı ticari minibüsü ve hattını, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalıların mirasbırakanı olan oğlu …’e 1999 yılında satış göstermek suretiyle devrettiğini, …’in ölümüyle de anılan plakanın davalılara intikal ettiğini, …’in alım gücü bulunmadığını, satış bedelinin terekeden çıkmadığı gibi mirasbırakanın anılan plakayı satması için bir neden de bulunmadığını ileri sürerek dava konusu ticari plakanın davalılar adına olan kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini, olmazsa tenkisini istemişler; birleştirilen davada davacı … de, davalı …’a karşı yönelttiği davasında, aynı iddiaları ileri sürerek dava konusu 16 M 0060 plaka sayılı minibüsün hattıyla birlikte kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalılar, mirasbırakanları …’in 11 yıl süreyle mirasbırakan … yanında şoförlük yaptığını, bu çalışmasının ve alacaklarının dava konusu plakanın yarı bedeliyle ancak karşılandığını, kalan yarısının da bakım karşılığı olmak üzere devredildiğini, mirasbırakan … ile engelli kızına baktıklarını, taşınmaz ve başka aracı da olan mirasbırakanın mal kaçırma iradesiyle hareket etmediğini belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuşlardır.

İlk derece mahkemesince, temlikin minnet duygusuyla yapılmış olup, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın ise HMK’nin 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına dair verilen kararın asıl davada davacılar tarafından istinafı üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, somut olayda muris muvazaasına ilişkin 1.4.1974 tarih ½ sayılı İBK’nın uygulama yeri bulunmadığı, ancak BK 18. (TBK 19.) maddesine göre genel muvazaa kapsamında inceleme yapılması gerektiği, dava konusu ticari plakanın mirasbırakan … tarafından, müteveffa oğlu …’e minnet duygusuyla devredildiğinden söz edilemeyeceği, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın kabulü ile dava konusu ticari plakanın temlikinin muvazaalı olduğunun ve davacıların miras payları oranında hak sahibi olduklarının tespitine; birleştirilen davanın ise açılmamış sayılmasına karar verilmek suretiyle yeniden hüküm kurulmuştur.

Karar, asıl davada davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23/11/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat … ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat … geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı … vekili Avukat gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; asıl davada davalıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 48.581,15 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davalılardan alınmasına, 23/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

MUVAZAALI VASİYETNAMENİN İPTALİ- TENKİS- TEREKE ORTAKLARININ DAVAYI TAKİP YETKİSİ

T.C

YARGITAY

1.Hukuk Dairesi

ESAS:2017/4075

KARAR:2018/15811 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ           : … ………… MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı …….. Yanar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi … ‘ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Asıl dava, tenkis; birleştirilen dava ise, vasiyetnamenin iptali, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

Davacı …, asıl davada; mirasbırakan ……..’ın 08.02.2008 tarihinde öldüğünü, …….. haberinden sonra murise ait eve gittiğinde davalı kurumun talimatı ile eve giremediğini, bunun üzerine yaptığı araştırmada murisin tüm malvarlığını davalıya bağışladığını öğrendiğini, saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek, murisin terekesinin tespiti ile saklı payına …….. eden kısmın tenkisini, birleştirilen davada ise; muris ……..’ın 14.02.1989 tarih ve 5444 ve 5445 yevmiye no’lu vasiyetnameler ile mal varlığını davalı kuruma muvazaalı olarak vasiyet ettiğini, vasiyetname tarihinde hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığını, saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek, anılan vasiyetnamelerin iptalini, davalıya ödenen bedelin tazminini, olmazsa tenkisini istemiştir.

Yargılama sırasında davacı …’in ……..ü üzerine davanın bir kısım mirasçıları tarafından takip edilmediği, bunun üzerine …’in terekesine Av. …’un temsilci olarak atandığı, davayı tereke temsilcisinin takip ederek sonuçlandırdığı anlaşılmıştır.

Davalı, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, murise ait 8 no’lu bağımsız b……..ün ……..ünden çok önce 1989 yılında kurum adına tescilinin yapıldığını, murisin saklı payı etkisiz kılma amacı ile hareket ettiğinin kanıtlanması gerektiğini, iddiaların dayanaksız olduğunu bildirip, asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuştur.

Mahkemece, asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulü ile; vasiyetnamenin iptali isteminin reddine, tenkis isteminin kabulüne ve 170.145,26 TL’nin davalıdan tahsili ile …’in mirasçılarına miras payları oranında ödenmesine karar verilmiş, anılan kararın davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, … ………… Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince davacı tarafın yaptığı istinaf başvurusunun usulden, davalı tarafın yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifade ile davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer.

Bu açıklamalar karşısında davayı takip yetkisi sona eren davacı … ( mirasçı ) vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris …….. Özdeniz’in 08.02.2008 tarihinde ……..ü ile geriye mirasçı olarak oğlu …’in kaldığı, murisin maliki olduğu 430 ada 3 sayılı parseldeki 8 no’lu bağımsız b……..ü intifa hakkını uhdesinde tutarak çıplak mükiyetini 07.02.1989 tarih ve 723 yevmiye no’lu akit ile davalı derneğe kayıtsız ve şartsız olarak bağış yoluyla devrettiği, ayrıca murisin ………… sayılı ticari taksi plakasını … 24. Noterliği’nin 01.03.2004 tarih ve 8345 yevmiye no’lu ticari plaka satış sözleşmesi ile 90.000.000.000 ETL’ye ( 90.000,00 TL ) dava dışı …’a devir ettiği, davalı derneğin tereke tespiti dosyasına yazdığı 03.02.2014 tarihli cevabi yazı uyarınca; muris …….. Özdeniz’in ………… sayılı ticari plakasını satarak elde ettiği gelir ile 18.713.087.500 ETL, 93.104.312.999 ETL, 19.584.460.000 ETL değerinde cihazlar aldığını ve şubelerine bağışladığını, yine ölünceye kadar tüm masrafları …….. halinde cenaze masrafları bu miktardan karşılanmak kaydıyla 55.000 EURO’yu da şubelerine bağışladığını bildirdiği, ek olarak sunulan fatura ve makbuzlardan para bağışlarının ( cihaz almak suretiyle ) 09.03.2004, 11.03.2004, 24.03.2004, 26.03.2004 ve 09.04.2004 tarihlerinde yapıldığı anlaşılmıştır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, murisin sahip olduğu ticari plakayı 2004 yılında 3. kişiye satarak bedelini aldığı, aldığı bu bedel ile davalı kuruma para bağışında bulunduğu tespit edildiğinden, ticari plakanın tenkis hesabına dahil edilmemesi yerindedir.

Öte yandan, muris 08.02.2008 tarihinde öldüğüne ve 4721 sayılı TMK’nın 565/3. maddesi uyarınca ……..ünden önceki bir yıl içinde adet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar mutlak tenkise tabi olduğuna göre; murisin 07.02.1989 tarihinde bağışladığı bağımsız …….. ile 2004 yılında yaptığı para bağışlarının mutlak tenkise tabi olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.

O halde, 07.02.1989 tarihinde bağışlanan bağımsız b…….. ile 2004 yılında yapılan para bağışlarının tenkise tabi olabilmesi için davacının TMK’nın 565/4. maddesi uyarınca murisin saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla bu bağışları yaptığını kanıtlaması gerekmektedir. Murisin tüm malvarlığını devretmesi doğrudan o amaçla hareket ettiğini her durumda göstermez. Bu amacın davacı tarafından ispatlanması lazımdır.

Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere murisin saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla hareket edip etmediğinin saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

Exit mobile version