ELEKTRİK ÇARPMASI- BACAĞIN KESİLMESİ- TAZMİNAT- ELEKTRİK İDARESİNİN TEHLİKELİ İŞLETME NEDENİYLE SORUMLULUĞU

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ

E. 2015/11346
K. 2015/18206
T. 17.11.2015

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirtilen 17.11.2015 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. M.. A.. geldi. Karşı taraf adına davalı vekili Av. Berna Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili dilekçesinde; Müvekkilleri Abdulvehap ve Nazdar’ın oğlu olan müvekkili A.. A..’ın, 22.03.2006 tarihinde okuldan eve döndüğü sırada davalı şirkete ait olup yere devrilmiş olan elektrik direğinin üzerinden geçmek istediği sırada elektrik akımına kapılarak ağır yaralandığını, halen tedavisi devam eden müvekkili Abdulkahhar’ın bacağının kesilme ihtimalinin olduğunu ileri sürerek; müvekkili Abdulkahhar’ın uğradığı işgöremezlik kaybı ve olası protez bedeli için 600.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminatın, müvekkilleri Abdulvehap ve Nazdar için 40.000’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; olaydan bir gün önce davacıların yaşadığı köyde yakılan nevruz ateşi nedeniyle müvekkili şirkete ait gerilim hattını taşıyan ağaç direğin yanarak devrildiğini, bu durumun davaya konu olayın gerçekleşmesinden sonra müvekkili şirkete bildirildiğini, olayın meydana gelmesinde müvekkili şirketin bir kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; (…Aşamalarda alınan tek ve heyet bilirkişi raporlarının sayısının 5 adet olduğu, her bir raporda farklı farklı oranlar belirlendiği, iki ayrı raporda davalının kusursuz olduğunun belirtildiği, en son alınan 26.07.2012 tarihli bilirkişi heyet raporunda da davalının kusursuz olduğunun belirlendiği, yine kusur durumunun belirlenebilmesi için olayın olduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığı ve tüm ceza mahkemelerine defalarca müzekkereler yazıldığı, verilen tüm cevaplarda olay tarihi itibariyle böyle bir soruşturma dosyasının bulunmadığının bildirildiği, dolayısı ile ceza soruşturma ve kovuşturmasının bulunmadığının anlaşıldığı (yada olay tarihinde soruşturma makamlarına intikal etmediği), bu haliyle kusur durumunu belirlemekte mahkememizin dosyasında alınan raporlarla yetinileceği, her ne kadar davalının ağır özen yükümlülüğü gerektiren bir hizmet yürüttüğü, yaptığı iş itibarı ile her türlü önlemi alması gerektiği kabul edilse de, meydana gelen olayda davalı kuruma zamanında haber verilmediği, direk devrilmesine bağlı olarak gerçekleşen kazada ENH’nin gözetimi ve bakımının aksatıldığına dair bilirkişi raporlarında bir bulgu bulunmadığına dair değerlendirme yapıldığı anlaşıldığından, davalıya atfedilecek bir kusur olmadığı…) gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, elektrik çarpması nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; zararlandırıcı olaydan bir gün önce Nevruz Bayramı nedeniyle davalı idareye ait orta gerilim elektrik hattını taşıyan ağaç elektrik direğinin yanında köylülerce ateş yakıldığı, ateşin etkisi ile ağaç elektrik direğinin yanarak yere doğru eğildiği, ağaç direk üzerindeki elektrik tellerinin toprak yüzeyine yaklaştığı, elektrik tellerinin bulunduğu yerden geçen 13 yaşındaki davacı Abdukahhar’ın elektrik akımına kapılarak, genel çalışma gücünden % 22 oranında kaybetmiş sayılacak biçimde yaralandığı anlaşılmaktadır.

Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nde, orta gerilim elektrik hattının ağaç ahşap direk üzerinden taşınmasını yasaklayan bir düzenleme bulunmamakta ise de, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2003 gün ve 2003/4-144 Esas; 2003/161 Karar sayılı kararında “…Borçlar Yasasının 58. maddesinde; Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurundan dolayı mes’ul olur denmektedir. Burada, yasa koyucu bozuk yapılan bir yapı eserinden zarar görenleri, mümkün olduğu kadar basit ve dolaysız bir tazmin imkanı sağlayarak, onları korumaktadır. Bu anlamda sorumlu olabilecek malik, gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olabileceği gibi, kamu hukuku tüzel kişisi de olabilir.

BK. m. 58’de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, söz konusu yapı eserinin, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gereklidir.

Yapım bozukluğu, bir inşaatın kötü yapılmasını, imal ve inşaat zamanında uyulması gerekli olan teknik kurallara uyulmamış olmasını ifade eder. Bir yapı eserinin maliki, bunların hiç kimse ve hiçbir şey için tehlike taşımayacak şekilde yapılmasını ve işlemesini garanti etmekle yükümlüdür. Bu nedenle, bir yapı eserinde herhangi bir yapım bozukluğu olmasa bile, ek güvenlik ve koruma tertibatının bulunmaması, yine de bir yapım eksikliği sayılır. Bakımsızlık ve koruma eksikliği ise, bir inşaatın kullanmaya uygun ve tehlikeleri önleyecek biçimde korunmamasını ifade eder. Bakım eksikliği biçiminde açıklanabilecek olan bu durum, yapının tamamlanmasından sonra ortaya çıkar. Yapının tamamlanmasından sonra kendini gösteren ek güvenlik tertibatı ihtiyacının giderilmemesinin de bir bakım eksikliği… (Prof. Dr. Haluk , Tehlike Sorumluluğu Kavramı ve Türk Hukukunda Tehlike Sorumluluklarının Düzenlenmesi Sorunu, Batider 1979, Cilt: X, sayı: 2, sayfa: 291-322)…” olduğu belirtildiğinden; 35.000 kwh yük taşıyan orta gerilim elektrik hattının ağaç direk üzerinden taşınmasının tehlike yarattığı ve bu durumun yaralanma olayının meydana gelmesine katkıda bulunduğu kabul edilerek, davalının tehlikeli işletme faaliyetinden dolayı sorumlu tutulması, ancak davalının sorumlu tutulacağı tazminat miktarları belirlenirken, davalının tehlikeli işletme nedeniyle sorumlu olması, yaralanma olayının ve davacıların uğradığı zararın tamamının davalının eyleminden kaynaklanmamış olması gibi olgular gözetilerek, BK. nun 43. ve 44. (TBK. nun 51 ve 52.) maddeleri uyarınca yapılacak değerlendirmeye göre, belirlenecek tazminatlardan uygun oranda bir indirim yapılması suretiyle hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 17.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

ELEKTRİK ÇARPMASI- ENERJİ NAKİL HATTI- TEHLİKE ARZEDEN YAPI ESERİNİN KÖTÜ YAPILMASINDAN, BAKIMI VE İŞLETİLMESİNDEKİ EKSİKLİKLERDEN ELEKTRİK KURUMU KUSURA DAYANMAYAN (OBJEKTİF) SORUMLULUK HÜKÜMLERİ GEREĞİNCE SORUMLUDUR

T.C
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas: 2014/1877, Karar: 2014/2977

ÖZET: Davacıların murisi, davalıya ait evde, sıvacı ustası olarak evin sıvasını yaptığı sırada evin yanındaki yüksek gerilim hattında bulunan elektriğe kapılarak hayatını kaybetmiştir. Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemidir.

Enerji nakil hattının sahibi ve bina maliki tehlike arzeden yapı eserinin fena yapılmasından, bakımı ve işletilmesindeki eksikliklerden dolayı TBK m.69’a istinaden müteselsilen sorumludurlar. Somut olayda davalıların kusursuz ve müteselsil sorumlu oldukları gözetilmeden, davaya konu tazminatların davalıların kusurları oranında tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

“Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili ve davalı A____ A____ vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dilekçesinde; davacıların murisi A____ T____’un 13.7.2009 tarihinde davalı A____ A____’a ait evde sıvacı ustası olarak evin sıvasını yaptığı sırada evin yanındaki yüksek gerilim hattında bulunan elektriğe kapılarak hayatını kaybettiğini, olayla ilgili olarak Silopi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/____ D.iş sayılı dosyasıyla tespit yapıldığının ve davalı DEDAŞ’ın kusurlu olduğunun tespit edildiğini, murisin ölümüyle davacıların murisin desteğinden yoksun kaldığını, davacıların olay sebebiyle büyük acı yaşadıklarını belirterek, davacılar lehine toplam 20.000 TL maddi tazminat ve 25.000 TL manevi tazminat olmak üzere 45.000 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslahla maddi tazminat taleplerin 261.987,91 TL’ye yükseltmiştir.

Davalı A____ vekili dilekçesinde; müvekkilinin olayda herhangi bir kusuru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalı, DEDAŞ vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; davanın kısmen kabulüyle davacılardan H____ T____’un 141.397,72 TL, çocuklar H____ T____ için 43.828,41 TL, N____ T____ için 27.411,38 TL, H____ T____ için 24.675,20 TL ve K____ T____ için 24.675,20 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ve her davacı için 3.000’er TL’den toplam 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan kusurları oranında tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı A____ A____ vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı A____ A____ vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde, davaya konu olay sebebiyle talep ettiği maddi ve manevi tazminatlarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Enerji nakil hattının sahibi bulunan davalı DEDAŞ, tehlike arzeden bu yapı eserinin fena yapılmasından, bakımı ve işletilmesindeki eksikliklerden 818 Sayılı BK.nun 58. (6098 Sayılı TBK.nun 69.) maddesi uyarınca sorumludur. Bu sorumluluk hukuki niteliği itibariyle kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluktur.

Yine davalı A____ A____ bina maliki olup, olayın meydana gelmesinde kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır.

Müteselsilen sorumluluğun bulunduğu durumlarda davacı, alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir (HGK.nun 24.3.2010 gün ve 2010/4-129-173; HGK.nun 5.5.2010 gün ve 2010/4-249 Esas -257 Karar sayılı ilamları).

Ayrıca, 6098 Sayılı TBK.nun 61. ve 62. (818 Sayılı BK.nun 50 ve 51.) maddelerine göre davalılar müteselsil sorumluluk ilkesi gereği zararın tamamından sorumlu olması gerekir.

Hal böyle olunca, mahkemece, davalıların somut olayda kusursuz ve müteselsil sorumlu oldukları gözetilmeden, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde, davaya konu tazminatların davalıların kusurları oranında tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

İBRANAMENİN GEÇERSİZLİĞİ 2 YILLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE İÇERİSİNDE AÇILMAYAN DAVANIN REDDİ GEREKTİĞİ

T.C

YARGITAY

17.HUKUK DAİRESİ

ESAS: 2015/8148 E.

KARAR: 2018/1602 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin 20.12.2007 tarihinde … sevk ve idaresinde olup davalıya sigortalı bulunan …plakalı araçta yolcu olarak bulunmakta iken dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpışmaları sonucunda sakat kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında talebini 27.186,79 TL’ye yükseltmiştir.

Davalı vekili, … plakalı aracın 11.02.2007-2008 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu,davacı tarafın başvurusu üzerine dava konusu kaza nedeni ile müvekkili şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını ve hesaplanan 36.830,00 TL maluliyet tazminatının davacıya tam ve eksiksiz olarak müvekkili şirket tarafından 25.12.2009 tarihinde ödendiğini, bu ödeme nedeni ile hak sahipleri tarafından müvekkili şirketin tamamen ibra edildiğini, hukuki sorumluluğunu tam ve eksiksiz olarak yerine getirmiş olan müvekkili şirketin davacılara karşı karşılamakla yükümlü olduğu başkaca bir sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenle hakkında ikame edilen davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının davasının ıslah edilmiş hali ile kabulü ile 27.186,79 TL’nin temerrüt tarihi olan 28.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.Davacı taraf, davalıya trafik sigortalı aracın cismani zarara neden olması nedeniyle, davalının ZMSS poliçesi gereği zarardan sorumlu olduğunu iddia ederek davalıya husumet yöneltmiş; davalı … şirketi, davacının cismani zarara uğramasıyla sonuçlanan kazayı yapan ve şirketleri tarafından trafik sigortası yapılan aracın sebep olduğu zararı davacıya ödeyip ibra edildiklerini savunmuş; mahkemece, davalı tarafından davacıya kısmi ödeme yapılmış olmakla birlikte, davacının bakiye zarar alacağı hususunda açık nispetsizlik durumu oluştuğu gerekçesiyle, davalının ibra savunmasına itibar edilemeyerek tazminata hükmedilmiştir.

KTK’nın 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.

Somut olaya bakıldığında; kazada cismani zarara uğrayan davacıya poliçe hükümleri gereğince davadan önce ödeme yapıldığı, taraflar arasında bila tarihli ibraname imzalandığı ve imzalanan ibranamenin (davalı yanca istenen diğer evrakla birlikte) davacı tarafından 3/12/2009 tarihli dilekçe ekinde davalıya gönderildiği ve bu dilekçenin de 4/12/2009 tarihinde davalıya ulaştığı anlaşılmaktadır.Davalı tarafından hesaplanan 36.830,00 TL tazminatın davacıya 25.12.2009 tarihinde ödendiği ve ibranamenin davacı tarafından imzalandığı mahkemeninde kabulündedir.

Bu itibarla, davacı tarafından imzalı ibraname bulunmasına ve eldeki davanın 03.10.2013 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği gözetilmek suretiyle davacının tazminat talebinin, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle 2 yıllık süre geçse de davanın açılabileceğinin kabulü ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 7.3.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version