TAZMİNAT HAKKINDA GENEL BİLGİLER

TAZMİNAT NEDİR

Tazminat, hukuka aykırı bir eylem sonucunda meydana gelen maddi veya manevi zarara karşılık olarak ödenen bedel, zarar ödencesi olarak tanımlanmıştır. Tazminat bir başka deyişle zarar görenin zararlarının giderilmesi amacıyla zarara sebebiyet veren tarafından zarar görene ödenen veya mahkeme tarafından ödenmesine karar verilen parasal veya bir değer veya edimdir.

Tazminat kendiliğinden doğan bir borçtur.

Tazminat davaları;  sorumluluğun tespiti ve zararın belirlenmesi açısından titizlikle takip edilmesi gereken davalardır.

Tazminat talebinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi, tanık dinlenmesi, belge araştırma işlemlerinin yapılması gerekir.

Tazminat davası sürecinin iyi yönetilmesi dava sonucunda elde edilecek tazminat miktarının daha yüksek miktarda zarar görenin lehine belirlenmesini sağlayacaktır.

Destekten yoksun kalma tazminatı olarak da ifade edilen maddi tazminat davası iki duruma göre değerlendirilir;

a) Ölüm durumunda ölenin yaşı, en son aldığı ücret, kusur oranı ile geride kalan destek görenlerin pay oranları dikkate alınarak hesaplama yapılmaktadır.

b) Sürekli sakatlanmaya neden olacak şekilde yaralanma varsa zarar görenin yaşı, en son aldığı ücret, kusur oranı maluliyet oranı dikkate alınarak hesaplama yapılacaktır.

Yargıtay tarafından kişinin kalıcı sakatlıkları nedeniyle oluşan beden gücü kaybı nedeniyle, gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi, tazminatın gerekeceği kabul edilmekte ve bu, “güç (efor) kaybı tazminatı” diye adlandırılmaktadır.

c) Eğer kişi kalıcı bedensel zarara uğramışsa buna “sürekli işgöremezlik”, sakat kalmamış olup da geçici olarak bir süre çalışamamış veya belli bir süre tedavi görmüş ve iyileşme süreci geçirmişse buna “geçici işgöremezlik” denilmekte, bunun süresine göre tazminat istenebilmektedir.

Manevi tazminat davası için belirli bir ölçüt veya hesap yöntemi bulunmamaktadır.

Ülkemiz Hukuk sisteminde Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararların karşılanmasını da amaç edinmemiştir. tazminatın takdiri yapılırken zarar görenin kusur oranı, paranın alım gücü, tarafların mali durumları, yaşı, mesleği, olayın vehameti ve caydırıcılık unsuru vb. gibi kriterler göz önünde bulundurularak hakim tarafından takdir edilir.

Bu yüzden benzer olaylarda dahi “takdir” edilen manevi tazminat tutarları arasında birbirinden farklı miktarlara hükmedildiği ülkemiz hukuk sisteminin bir gerçeği haline gelmiştir.

Şanlıurfa'da Selim Hartavi I Avukatlık Bürosu Özellikle Trafik Kazaları, İş Kazaları ve Tazminat Hukuku Kapsamında kalan her türlü davalarda hem hukuki danışmanlık hem de avukatlık hizmeti vermektedir.

SIK SORULAN SORULAR

Hakim; insana, tabiata, gerçeğe, olağana sırt çevirmeden ve katı kalıplar içinde sıkışıp kalmadan uyuşmazlığa insan kokusu taşıyan bir çözüm getirmek zorunluluğundadır.

Sitemizde Tazminat Davalarına ait her türlü bilgiye ve konularıyla farklı emsal nitelikte güncel kararlara ulaşabilirsiniz

TRAFİK KAZASI VE TAZMİNAT 

Son dönemlerde hukuki bilgiye sahip olmayan esasen herhangi bir sanat ve meslek erbabı olmayan yerine ve şahsın bilgisine göre kendini avukat, katip,  iş takipçisi veya sigortacı olarak tanıtan aracı şahısların Trafik kazalarında ölen veya yaralanan kişilerin mağduriyetlerini giderme vaadiyle, mağdur yakınlarıyla olay yerinde, hastane koridorlarında iletişime geçerek, mağdurları en zor anlarında 'alacakları tazminatı adlarına tahsil etme'  çok yüksek rakamlı tazminat hakkının bulunduğuna dair çeşitli vaatlerle  mağdurlardan vekaletname aldıkları ve vekalet görevinin kötüye kullanılarak kazada ölen veya yaralanan mağdur şahısların büyük ölçüde mağdur edildikleri görülmektedir.

Tazminat hesaplama yöntemlerini bilmeyen kaza simsarlarının, kaza mağdurlarına yanlış, asılsız ve gerçek dışı birçok bilgi verdiği tazminat taleplerini çok kısa sürede sonuçlandıracaklarına dair vaadlerde bulundukları, yine bu şahısların dosya almak için mağdurlar üzerinde inandırıcılık etkisini arttırmak maksadıyla daha profesyonel hale getirerek tazminat ödemelerinin tahsili için "şirket kurduklarını" ve "bünyesinde yüzlerce avukat çalıştırdıklarını", "mağdurların maluliyet oranını hastanelerden aldıkları raporlarla fazla göstererek daha yüksek miktarda tazminat tahsil edeceklerini" bundan başka "sigorta şirketleriyle anlaşmaları" olduğuna dair gerçek olmayan bir kısım beyanlarla mağdurlardan vekalet alarak iş takipçiliği yaptığı kamuoyuna her geçen gün yansımaktadır.

Özellikle trafik kazalarında ölen veya yaralanan şahıslara veya yakınlarına sunulan vaadlerin kulağa hoş gelmesi nedeniyle bu kişilerce mağdurlara  %30,%40, %50 hatta %60 ve daha yüksek oranlı sözleşmeler imzalatılarak, sigorta şirketlerinden tahsil edilen tazminatlarının büyük bir bölümüne el konulmaktadır.

Bu konuda barolar tarafından KAZA SİMSARI veya SİGORTACILARA karşı vatandaşların ve kamuoyunun aydınlatılması için "AVUKATINIZA DANIŞIN"  şeklinde  bilbordlarda reklamlarla vatandaşlar uyarılmaya çalışılsada bu konudaki uyarıların pek başarılı olduğu söylenemez. Özellikle bilbordlara verilen uyarı yazıları bilinç düzeyi düşük vatandaşlarca, avukatlara yönelik bir reklam kampanyası gibi algılanabilmektedir. Bu gibi durumların önlenmesi için konuya daha hassasiyetle yaklaşılmalı sosyal, yazılı ve görsel medyada kaza mağdurlarını aydınlatacak geniş platformlarda vatandaşın bilinç düzeyine göre "KAZA MAĞDURLARI DİKKAT! İKİNCİ KEZ MAĞDUR OLMAYIN!" şeklinde uyarıların daha etkin olacağı kanaatindeyiz.

Benzer şekilde mağduriyet yaşayan bir mağdur tarafından olay medyaya şu şekilde aktarılmıştır.

SAYISIZ KEZ ARADILAR, TACİZ ETTİLER

Kaza simsarları tarafından taciz edilen kazazede Batuhan Yılmaz, DHA´ya şunları anlattı:

“Üç hafta önce, trafikte seyir halindeyken arkadan bir araç vurdu. Aracımla birlikte ileri doğru sürüklendim ve belimde zedelenme oldu. Hastaneden çıktıktan sonra iki gün geçmedi aramaya başladılar. İsmimle hitap ediyorlar, tazminat hakkınız var, biz takip edelim gibi şeylerle benden vekaletname istediler. Bana mantıklı gelmedi, şahsi bilgilerimin telefon numarama nasıl ulaştıklarını da bilmiyorum. Hastane ya da acentadan aldıklarını tahmin ediyorum. İstemediğimi ifade ettiğimde kapatıyor ama, biri bitiyor diğeri arıyor. Her arayan farklı bir rakam telaffuz ediyor.  Size şu dara para verelim dosyanızı bize verin dediler. Daha sonra bir hukuk bürosuna gittim, güvendiğim avukatım beni doğru yönlendirdi. Yapılan şeyin hukuka aykırı olduğu konusunda beni bilgilendirdi. Taciz aşamasına gelen bu durumun beni çok rahatsız ettiğini avukatım aracılığıyla gerekli işlemleri başlatacağımızı konuştuk. Herkese tavsiyem kendisini telefon acente olarak tanıtan insanlara itibar etmesinler. Güvendikleri avukatlar aracılığıyla işlemlerini yürütsünler.” (DHA)

Önemle belirtelim ki, Kaza Danışmanı, Sigortacı, veya Danışmanlık şirketleri adıyla kendini tanıtan bu kişilere karşı kaza mağduru olan vatandaşların daha dikkatli olması ve ne olursa olsun bir avukattan bilgi almasında ve hukuki destek talep etmesinde büyük yarar bulunmaktadır.

TRAFİK KAZALARINDA HANGİ TAZMİNAT TALEP EDİLEBİLİR?

YARALAMA NEDENİYLE TAZMİNAT:

MADDİ TAZMİNAT : Trafik kazası sonucu mağdur bedensel zarara uğramış  YARALAMA gerçekleşmiş ise;kişinin kendisi bizzat veya avukat tayin etmek suretiyle meydana gelen maluliyet ve kusur durumunun derecesine göre, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 53. md 54. md ve 55 md uyarınca Geçici iş göremezlik tazminatı, sürekli sakatlık tazminatı, bakıcı giderleri, tedavi giderleri adı altında dava açabilmektedir.

MANEVİ TAZMİNAT : Trafik kazası sonucu meydana gelen YARALAMA olayında kişinin maluliyet ve kusur durumuna göre, Türk Borçlar Kanunu 56/1 md göre; "Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir." şeklinde olup bu durumda kaza sonucu mağdur olan kişi bizzat kendisi veya avukat tayin etmek suretiyle Manevi tazminat davası açabilir.

Bundan başka Trafik kazasında yaralanan şahıs/veya şahısların yakınlarının manevi tazminat hakkı ise 6098 Sayılı TBK 56/2 göre "Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir." şeklinde olup, bu durumda yaralanan kişilerin yakınlarının (Eş, Çocuklar, Anne, Baba, Kardeşler veya Nişanlısı) manevi tazminat talep etme hakkı "Ağır Bedensel Zarara" uğrama koşuluna bağlanmıştır.

ÖLÜM NEDENİYLE TAZMİNAT

MADDİ TAZMİNAT : Trafik kazası sonucu mağdur bedensel zarara uğramış  ÖLÜM olayı gerçekleşmiş ise 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'un 53. Maddesi uyarınca"Cenaze giderleri, Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar."  şeklinde olup Trafik kazasında mağdur vefat etmiş ise onun vefatı ile maddi ve manevi zarar gören yakınları, mirasçılık ilişkisinden bağımsız olarak Annesi, Babası, Eşi, Çocukları, Kardeşleri, Nişanlısı, Bakım ve Desteği altındaki kişiler maddi tazminat kapsamında "Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Cenaze ve Defin Giderleri " dava açabilirler.

MANEVİ TAZMİNAT: Trafik kazası sonucu mağdur bedensel zarara uğramış  ÖLÜM olayı gerçekleşmiş ise;

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'un 56. md  "Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir."

"Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Şeklinde olup trafik kazasında ölen kişinin yakınları "Annesi, Babası, Eşi, Çocukları, Kardeşleri, Nişanlısı, Bakım ve Desteği altındaki kişiler" Manevi zararlarının tazmini için dava açma hakkına sahiptirler.

TRAFİK KAZASI YARALAMA NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASINI KİM AÇABİLİR?

Maddi Tazminat bakımından; Trafik kazası sonucu oluşan yaralama nedeniyle, kazada yaralanan şahıs bizzat kendisi veya avukat tayin etmek suretiyle kişi kendisi dava açabilir.

Manevi Tazminat bakımından; Trafik kazası sonucu yaralanan kişi ve kişinin yakınları tarafından da manevi tazminat davası açılabilmektedir. Ancak yaralanan kişinin manevi tazminat hakkının doğması için yaralanan kişinin ağır bir bedensel zarara uğrama şartı aranmaktadır. örneğin: kazada bacağını kaybetmesi bakıma muhtaç duruma düşmesi vs gibi.

TRAFİK KAZASI ÖLÜM NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASINI KİM AÇABİLİR?

 

Trafik kazalarında dava açma süresi nedir?

Borçlar kanunu 60. maddesi "Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz. Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur. Eğer haksız bir fiil, mutazarrır olan taraf aleyhinde bir alacak tevlit etmiş olursa, mutazarrır kendisinin tazminat talebi müruru zaman ile sakıt olsa bile o alacağı vermekten imtina edebilir" şeklindedir.

Kanunda da açıklandığı üzere maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada belirlenen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 1 yıldır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar.Fakat trafik kazası sonucu ortaya çıkan durum ceza davasının gerektirir bir durum ise, ve o durum için ceza kanunlarında çok daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan zamanaşımı süreleri esas alınır. Eski ve yeni Ceza kanunlarında farklı ceza zaman aşımı süreleri söz konusu olduğu gibi kazada meydaan gelen zarara göre de zamanaşımın yani dava açabilmenin süresi değişebilmektedir.

Trafik kazaları sonucu dava kimlere karşı açılabilir?

Trafik Kazası sonucu kime karşı dava açılacağı meydana gelen kazaya göre değişektir. Kazanın meydana gelmesiyle aşağıda belirteceğimiz sorumlular müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.

Zira Borçlar Kanunun 51. maddesi de " Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur." denilmektedir. Birlikte zarara yol açanlara ilişkin Borçlar Kanunu'nun 50. maddesindeki düzenlemeye göre ise " Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer'an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şümulünün derecesini tayin eyler." şeklindeki düzenlemeyele birlikte zarar verenlerin sorumluluğu düzenlenmiştir.

Buna göre bir kazanın meydana gelmesinde araç kullanan şoför kusurlu ise şoföre dava açılacaktır. Eğer araç trafik kaydında şoförün üzerine kayıtlı değilse, yasa gereği aracın maliki de zarardan sorumlu olduğundan tazminat davası her ikisine birlikte yöneltilecektir. Zararı doğuran eyleme kimler sebep oldu ise kusurları dikkate alınarak dava açılabilecektir.

Fakat trafik kazasına yol açan kişi bakımından yapılan bu ayrımın yanında daha önemli bir ayrımda zararın türüne göre sorumluların belirlenerek açılmasıdır. Zararın kaynaklandığı hukuki ilişkinin türünden yola çıkılarak davalılar belirlenir.

Örneğin : Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bakımından doğan maddi zararları teminat limitine kadar sigorta şirketi karşılarken teminat limitinin üzerindeki zararlar araç sahibine yöneltilerek talep edilebilir. Lakin manevi zararlar bakımından söz konusu sigorta türü için, sigorta şirketinin sorumluluğu yoktur. Bilakis kasko olarak bilinen(Karayolları İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası) sigorta türü bakımından sigorta şirketlerinin sorumluluğu söz konusudur.

Tabi burada Zorunlu Taşımacılık Ferdi Koltuk Kaza Sigortasının da ek bir güvence sağladığı unutulmamalıdır.

Günlük hayatımızda çok sık karşılaştığımız hukuki bir konu olan trafik kazalarının hukuki sonuçlarından biri olan tazminat davaları kısaca bu şekildedir.

Kazaya sebebiyet veren kusurlu aracın şoförüne karşı yolcular tazminat davası açabiliri mi?

Burada yolcuların araç şoförüne veya araç sahibine dava açma hakları pek tabidir ancak ailevi nedenlerle araç şoförüne dava açılmak istenmemektedir. Peki böyle bir durumda sigorta şirketine karşı dava açılabilecek midir? Bu soruya rahatlıkla evet cevabı verebiliriz. Rücu şartlarının olmaması kaydıyla kusurlu aracın sürücüsü tarafından herhangi bir ödeme yapılmadan meydana gelen zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması sağlanabilir. Sigortanın türüne gore talep edilecek zarar da değişmektedir. Zira ihtiyari mesuliyet sigorta ile Zorunlu Mesuliyet sigortalarının kapsamları farklı olduğu gibi Zorunlu Ferdi Koltuk Sigortası da farklı zararları karşılamaktadır.

Zorunlu Mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin, üçüncü kişilere verdiği onun karşılamak üzere oluşturulmuş bir sigorta türüdür dolayısıyla araçta bulunan kazaya sebebiyet veren şoför hariç yolcularda üçüncü kişi olacağından sigorta şirketine dava açabilirler.

Maddi ve Manevi Tazminat Kapsamı ve miktarı nasıl belirlenir:

Trafik kazası sonucunda ölüm olayı gerçekleşmişse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep edebileceği gibi, ölenin,ölümü nedeniyle duydukları elem, acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminatta talep edebilirler.

Yaralanma meydana geldiyse; Meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir. Aynı şekilde manevi tazminat talebinde de bulunabilecektir.

Sakatlık oluştuysa; Kişi sakatlık oranına göre meydana gelecek iş ve güç kaybına göre zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi tazminata hak kazanabilecektir. Ayrıca, araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını istenebilecektir.

Tazminatın hesaplanmasında davacının ekonomik durumu ve uğramış olduğu zararların tam olarak tespiti çok önemlidir. Bu hesaplama sırasında hasarlar delilleriyle tam olarak ispat edilemez ise asgari ücret üzerinden zararın hesaplanması ve daha düşük tazminat miktarları söz konusu olacaktır. Özellikle manevi tazminat soyut bir kavram olduğundan kazazedenin uğramış olduğu zararların net ve çok iyi bir şekilde, delilleriyle birlikte ortaya konulması gerekmektedir. Bu hususta profesyonel avukatlardan yardım almanın önemi özellikle tazminatın miktarının doğru ve tatmin edici olması yönünden önemlidir.

 

 

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI NEDİR

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, haksız fiil sonucu Trafik kazası, İş Kazası Elektrik Çarpması, Hekim hatası vb sebeplerle ölen bir kişinin yaşarken destek verdiği kişilerin aldığı desteğin ölüm sebebiyle ortadan kalkması neticesinde destek alanların uğradıkları zarardır. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölenin destek verdiği kişilerin hayatlarının ölüm nedeniyle kötüleşmemesi için kabul edilmiş bir maddi tazminat davası türüdür.

Hak sahipleri, bu MADDİ TAZMİNAT davası ile birlikte aynı dava içinde MANEVİ TAZMİNAT davası da açabilirler. Söz konusu tazminatın amacı, ölenin yaşarken destek verdiği kişilerin hayatlarını aynen sürdürebilmeleri, sosyal ve ekonomik bağlarına ölümden önceki gibi devam edebilmelerinin sağlanmasıdır.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Davasını Kimler Açabilir ?

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, bir maddi tazminat davası türüdür. Böyle bir maddi tazminatı talep edebilmek için ölen kişiden yaşarken maddi destek alınıyor olması şarttır. Yaşarken destek alınmayan kişinin ölümü nedeniyle maddi tazminat talep etmek mümkün değildir.

Ölenden yaşarken destek aldığı iddiasıyla maddi tazminat talep eden şahıs, herhangi bir kişi olabilir. Ölenden destek alan kişi, ölenin nişanlısı, amcası, dayısı vb. gibi herhangi bir yakını ölen kişiden destek aldığını iddia edebilir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmek için ölen kişiden yaşarken destek alındığının ispatlanması gerekir.

Bazı kişilerin yaşarken birbirine destek olduğu konusunda hukuki bir karine mevcuttur. Sosyal hayatın normal akışına göre anne-baba çocuklarına, çocuklar anne-babalarına, eşler birbirlerine yaşarken maddi destekte bulunurlar. Hukuki karine nedeniyle bu şahısların yaşarken birbirlerine maddi destekte bulundukları kabul edildiğinden destek olma olgusunun ispatlanmasına gerek yoktur. Ancak davalı taraf karinenin aksini ispatlayabilir, yani bu şahısların birbirine yaşarken destek olmadığını ispatlayan davalı maddi tazminat davası nedeniyle hükmedilecek destekten yoksun kalma tazminatından kurtulabilir.

Destekten Yoksun Kalma Maddi Tazminat Davası ve “Destek” Kavramı

Ölenin, geride sağ kalanlara desteği çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir. Ölen kişi, parasal yardım sağlayarak destek olabileceği gibi hizmet veya farklı biçimlerde yardım ederek de destekte bulunabilir. Ölenin geride sağ kalan yakınlarının Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Maddi Tazminat ) ve Manevi Tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır.

Destek biçimlerine örnek vermek gerekirse;

Ev kadınları, evin ihtiyaçlarını ve hizmetlerini gördüklerinden, bir ev kadını trafik kazası, iş kazası, doktor hatası vs. gibi bir haksız fiil nedeniyle vefat ettiğinde geride kalan yakınları destekten mahrum kaldıklarından maddi ve manevi tazminat davası açabilirler.

Aynı şekilde çocuklar, gerek ev işlerinde gerekse iş hayatında anne-babaya belli bir düzeyde destekte bulunurlar. Çocukların haksız fiil nedeniyle vefatı halinde anne-babanın fiili işleyen kişilere karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları vardır.

Yine Destekten Yoksun Kalma Tazminatı talep etmek için mutlaka MİRASÇI OLMA şartı bulunmamaktadır. Örneğin ölen kişinin nişanlısı veya yakın bir akrabası da ölenin desteklik durumuna göre Destekten Yoksun Kalma Tazminatı talep hakkı bulunmaktadır.

Birlikte yaşayan ve birbirlerine destek olan iki sevgiliden birinin ölümü halinde dahi, diğer kişinin destekten yoksun kalma nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı vardır.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Yetkili Mahkeme

Destekten yoksun kalma tazminatı, kural olarak davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Birden fazla davalı varsa maddi – manevi tazminat davası davalılardan herhangi birinin ikametgahı mahkemesinde açılabilir. Davalı bir şirket veya vakıf vb. gibi bir kurum ise, maddi tazminat davası, davalının işyeri merkezinin bulunduğu yerde açılabileceği gibi işlemi yapan şubenin bulunduğu yerde de açılabilir.

Destekten yoksun kalma tazminatı davası, yetkili mahkeme seçeneklerini çoğaltan birçok nedenden kaynaklanabilir. Böyle bir maddi tazminat davası başlıca şu sebeplerle açılabilir: Ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası, ölümlü iş kazası nedeniyle maddi tazminat davası, Elektrik Çarpması nedeniyle maddi tazminat davası, kasten veya taksirle adam öldürme suçu nedeniyle maddi tazminat davası. Tüm bu maddi tazminat davası çeşitleri esasen destekten yoksun kalma tazminatı davasının “haksız fiillerden” kaynaklanan farklı görünüm biçimleridir. Haksız fiillerden kaynaklanan bu tür maddi tazminat davaları, davalının ikametgahı, şirket merkezi veya işlemi yapan şubede açılabileceği gibi başka mahkemelerde de açılabilir. Yani haksız fiil halinde, davacı kanunun yetkilendirdiği birden fazla yetkili mahkemeden hangisini tercih ederse o mahkemede destekten yoksun kalma tazminatı açabilecektir.

Yukarıda saydığımız haksız fiillerden kaynaklanan ölüm halinde davacı, davalının ikametgahında tazminat davası açma hakkına sahip olduğu gibi şu mahkemelerden birinde de maddi- manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir:

1- Haksız fiilin işlendiği yer mahkemesi,

2- Zararın meydana geldiği yer mahkemesi,

3- Zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi.

Destekten yoksun kalma nedeniyle açılacak maddi–manevi tazminat davası yetkili mahkeme için örnek vermek gerekirse;

Örneğin, İstanbul – Şişli ilçesinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde Ahmet ölmüş, geriye İstanbul-Bakırköy ilçesinde yaşayan eşi Ayşe ve çocuğu Erol mirasçı olarak kalmıştır. Bu ölümlü trafik kazası, İstanbul-Büyükçekmece’de ikamet eden Mehmet’in dikkatsiz araç sürmesi nedeniyle meydan gelmiştir.

Yukarıdaki örnekte trafik kazası neticesinde destekten yoksun kalan ölenin eşi Ayşe ve çocuğu Erol şu adliyelerin herhangi birinde maddi-manevi tazminat davası açma tercihinde bulunabilirler:

1- Trafik kazasının gerçekleştiği yer olan Şişli ilçesinin bağlı olduğu İstanbul Çağlayan Adliyesi,

2- Davacılar Ayşe ve Erol’un kendi ikametgahının bulunduğu yerin bağlı olduğu İstanbul Bakırköy Adliyesi,

3- Davalı Mehmet’in ikametgahının bulunduğu yerin bağlı olduğu İstanbul Büyükçekmece Adliyesi

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Davası Açma Süresi ve Zamanaşımı

Destekten yoksun kalma tazminatı isteminin zamanaşımı süresi, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren 2 yıldır (BK md. 72). Haksız fiillerde zarar her zaman olay anında ortaya çıkmaz. Örneğin, bir iş kazası, trafik kazası veya doktor hatası nedeniyle ölüm halinde, ölene zarar veren eylem nedeniyle yıllarca tedavi gördükten sonra olay nedeniyle vefat etmesi mümkündür. Bu durumda destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi ölüm tarihidir.

Tazminat yükümlüsü veya zarar sonradan öğrenilse bile, her halükarda destekten yoksun kalma nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı 10 yılda zamanaşımına uğrar.

Destekten yoksun kalma tazminatına konu fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir fiil ise, suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi içinde tazminat davası açılabilir.

Destekten yoksun kalma tazminatı, vefat eden kişinin kusur durumu, yaşı, mesleği (aylık kazancı) destek görenlerin payları vb. gibi birçok husus dikkate alınarak hesaplandığından, uygulamada çoğunlukla ehil olmayan bilirkişilerce birbirinden farklı hesap yöntemleriyle raporlar hazırlandığından bu durum ciddi hak kaybına sebep olmaktadır. Bu nedenler Destekten Yoksun Kalma Tazminatı gibi taleplerin bir avukat vasıtasıyla ileri sürülmesi hak sahibinin gerçek zararının ortaya konulması bakımından son derece önemlidir.

Trafik veya iş kazalarında meydana gelen ölüm nedeniyle talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı,  Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ve Sigorta Hukuku mevzuatı çerçevesinde ele alınan kapsamlı ve ayrıntılı incelenmesi gereken davalardır.

Bu kapsamda Hukuk mahkemelerinde görülen bu davalarda çoğu kere ehil olmayan bilirkişilerce hesaplama yapılmaktadır.Çoğu kere  bilirkişilik müessesinin tanımına uymayan kişilerce, duygusal davranarak veya olayı yeterince kavramadan çeşitli olumsuz değerlendirmeler yapılabilmektedir.

Bilirkişi raporları niteliği itibariyle dosya kapsamındaki delillerden en önemlisi olup hüküm çoğunlukla bilirkişi raporuna dayandırılmaktadır.

Uygulamada genellikle tanzim edilen raporlarda çeşitli hesap hatalarıyla dolu, bilimsel verilerden uzak, Yargıtay denetimine elverişli olmayan en önemlisi gerçek zarar miktarını ortaya koyamayan raporlara göre hüküm kurulmaktadır.

Bu itibarla hak sahibinin gerçek zararını ortaya koyamayan raporlara göre mahkemelerce kurulan hükümler hak sahibini bir kez daha mağdur etmektedir.

Hukuki denetime elverişli olmayan gerçek zarar miktarını karşılamayan hesap hataları içeren bilirkişi raporlarının yargılamayı uzattığı da bir gerçektir.

Bu davalarda hak sahibi mağdurların muhakkak surette avukat yardımıyla yürütülüp sonuçlandırması hak sahibinin yararına olacağından kuşku duyulmaması gerekir.

Şanlıurfa'da Selim Hartavi I Avukatlık Bürosu Tazminat Hukuku ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ) alanında hem hukuki danışmanlık hem de avukatlık hizmeti vermektedir.

İŞ KAZALARI NEDENİYLE TAZMİNAT

İŞ KAZASI NEDİR?

İş kazası geçiren işçilerin sayısı her geçen yıl daha da artmaktadır. 2020 yılının ilk beş ayında 737 işçi hayatını kaybetmiştir. Bir yılda ortalama 422.000 kişi kaza geçirmektedir. Bu nedenle iş kazası geçiren işçilerin haklarını bilmesi son derece önemlidir. Bu makalemizde iş kazası nedir sorusunu ve müvekkillerimiz tarafından sıkça sorulan soruları cevaplandırmaya çalıştık. Sizde sormak istediğiniz soruları sayfanın en altından büromuza iletebilirsiniz.

İş Kazası Nedir?

İş kazası; işçinin işini yaparken, işine giderken veya işiyle ilgili herhangi bir faaliyeti esnasında kaza geçirmesidir. İş kazası davalarında işverenin kusuru bulunması zorunlu değildir Kimsenin kusuru olmaksızın kaçınılmaz olarak kazanın gerçekleştiği hallerde dahi sosyal devlet ilkesi gereğince işverenin sorumluluğuna gidilmektedir.

İşyeri Dışında Kaza Geçirilirse Dava Açılabilir Mi?

İşveren işçiyi başka bir iş için iş yeri dışında görevlendirmiş ve kaza o işin yapımı sırasında meydana gelmişse iş kazası tazminat davası açılabilir.

Serviste Geçirilen Kazada Tazminat Alınabilir Mi?

İşverence tesis edilen bir taşıtın bulunması ve işçinin işin yapıldığı yere getirilip götürülmesi esnasında kaza geçirmesi hali iş kazası olarak kabul edilmektedir. Örneğin işverenin kiraladığı bir minibüs veya iş yerine ait servis aracı ile sigortalının sabah evinden iş yerine, işin bitiminde de iş yerinden evine getirilip götürülmesi sırasında meydana gelen trafik kazası bu kapsamdadır. Fakat sigortalının iş çıkışında evine gitmek için kullandığı servis aracından indikten sonra yolun karşısına geçerken trafik kazası geçirmesi veya araçtan inerek üst geçide doğru yürürken beyin kanaması geçirmesi bu kapsamda değildir.

Mesai Saatleri Dışında Kaza Gerçekleşirse Dava Açılabilir Mi?

İşyeri sınırları içerisinde gerçekleşen her kaza, mesai saatleri dışında gerçekleşse dahi iş kazası olarak değerlendirilmektedir. Yargıtay Kararları da bu yöndedir.

İş Kazası Sonrası Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Kaza geçiren işçi öncelikli olarak kendisini tedavi eden doktorundan raporunu iş kazası olarak tutmasını istemelidir. Hastane polisine veya diğer kolluk kuvvetlerine şikayetçi olunduğu ifade edilmelidir. İşveren kazayı SGK’ya bildirmediyse kuruma verilecek dilekçeyle bildirim yapılmalıdır. İşverene karşı açılacak tazminat davası ile ilgili iş kazası avukatı ile iletişime geçilmelidir. Belirtilen hususlar açılacak davada ispat kolaylığı bakımından önemli olmakla birlikte bunların hiçbirini yapmamış olsanız dahi dava açabilirsiniz.

İş Kazası Geçiren İşçinin Hakları Nelerdir?

İşçi öncelikle geçici iş göremezlik gelirinden faydalandırılır. İş göremezlik oranının %10’dan fazla olması halinde işçiye sürekli iş göremezlik maaşı bağlanır. Malulen emekli olabilmek için ise şu şartları sağlamanız gerekmektedir;

  • İş göremezlik oranınız % 40’dan fazla ise: 20 yıl sigortalılık süresi ve 4400 gün prim
  • İş göremezlik oranınız % 60’dan fazla ise: 18 yıl sigortalılık süresi ve 4000 gün prim
  • İş göremezlik oranınız % 80’den fazla ise: 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün prim yatırmış olmanız gerekir.

İşçinin vefat etmesi halinde yakınlarına ölüm aylığı bağlanır. Buna ilaveten cenaze masrafları ve tedavi giderleri de karşılanır. İşçilere SGK tarafından yapılan yardımlar bu şekildedir.

İş Kazası Geçirdim Tazminat Alabilir Miyim?

Kaza geçiren işçinin maddi ve manevi tazminat hakları bulunmaktadır. Maddi tazminatın kapsamına tedavi masrafları, kazanç kaybı, iş gücü kaybı ve ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklı zararlar girmektedir. Ölüm halinde ise işçinin yakınları destekten yoksun kalma tazminatı alabilmektedir. Manevi tazminat ise kaza ve tedavi sürecinde yaşamış olduğunuz elem ve ızdırabın bir nebze giderilmesi için ödenen tutardır. Kazanın özelliklerine göre işçinin yakınları da manevi tazminat talebinde bulunabilirler.

Maluliyet Oranı Nasıl Belirlenir?

Kaza SGK’ya bildirildikten sonra maluliyet oranının tespiti için Meslek Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilirsiniz. Sağlık kurulu tarafından kaza nedeniyle iş gücünüzün ne kadar azaldığı yani maluliyet oranınız tespit edilir. Bu tespit Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin ekleri doğrultusunda yapılır. Bu eklerin el bileği ve el arızalarına ilişkin kısmı yukarıda örnek olarak konulmuştur. Sağlık kurulu kararına karşı kurum bünyesindeki Yüksek Sağlık Kurulu’na itirazda bulunabilirsiniz. Buradan da sonuç alamazsanız iş mahkemesinde maluliyet oranınızın tespiti için dava açabilirsiniz.

İş Kazası Tazminat Hesaplama Nasıl Yapılır?

İş kazası tazminat hesaplamanın en önemli kısmını iş gücü kaybından kaynaklı olarak yapılan hesaplama teşkil etmektedir. Buna göre SGK tarafından belirlenen maluliyet oranınız kadar iş gücünü kaybettiğiniz gözetilerek PMF tabloları doğrultusunda ortalama 70 yaşına kadar kaybettiğiniz gelir, kusur oranı da dikkate alınarak hesaplanacaktır. Örneğin maluliyet oranınızın % 30 ve işverenin kusur oranının % 60 olarak tespit edildiğini düşünelim. Aldığınız ücret üzerinden 70 yaşına kadar elde edebileceğiniz gelir hesaplanır ve bu rakam %30 ve %60 ile çarpılarak alabileceğiniz tazminat hesaplanır. Burada anlaşılabilmesi için tazminat hesaplamanın genel hatları verilmiş olup aktif ve pasif dönem ayrımı, baliğ katsayısı, iskonto katsayısı vb. teknik detaylara yer verilmemiştir.

Destekten yoksun kalma tazminatında da vefat eden işçinin yaşasaydı elde edebileceği gelir üzerinden benzer bir hesaplama yapılmaktadır. Manevi tazminat hesabının belirli bir yöntemi bulunmamaktadır. Tarafların ekonomik durumu, yaşları, kazanın oluş şekli vb. kriterler dikkate alarak vicdani kanaate uygun bir tazminata hükmedilecektir.

Zarar Sonradan Ortaya Çıkarsa Ne Yapılabilir?

Bir kazanın iş kazası tanımı kapsamına girebilmesi için işçinin olay anında hemen bir zarara uğraması koşuluna bağlı değildir. Kaza anında bir bulguya rastlanmamış olunabilir fakat sonradan ortaya çıkan fiziksel ve/veya ruhi rahatsızlıkların kazaya bağlı olduğu doktor raporu ile tespit edilirse, üzerinden uzun zaman geçse dahi, bu kaza da iş kazası olarak değerlendirilecektir. Örneğin kot kumlama, kot beyazlatma, kot eskitme sırasında solunan gazlar sonucunda akciğerlerde silikozis hastalığına yakalanan işçiler bu kapsamdadır. Bu şekilde sonradan zararın ortaya çıkması durumunda da dava açılabilecektir.

Bildirim Süresi Ne Kadardır?

Sigortalıların kazaya maruz kalmaları halinde işverenleri tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine derhal haber verilmelidir. Kuruma ise en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde iş kazası bildiriminde bulunulması zorunludur. Bildirge e-sigorta üzerinden veya doğrudan ya da posta ile ilgili bölüme gönderilmesi gereklidir. İş kazası bildirim süresi hesabında resmi tatil günlerine denk gelen günler dikkate alınmaz. Bildirim işveren tarafından yapılmazsa işçi tarafından SGK’ya başvurularak kazanın bildirilmesi mümkündür. Dilekçe SGK’ya posta yoluyla da gönderilebilir.

Bildirmeme Cezası Ne Kadardır?

Bazı işverenlerce kaza kuruma bildirilmeyerek örtbas edilmeye çalışılmaktadır. Kazanın üç gün içerisinde SGK’ya bildirilmemesi durumunda işyerinin çalışan sayısı ve tehlike sınıfına göre 4.688 TL ile 14.064 TL aralığında iş kazası bildirmeme cezası verilmektedir. Ayrıca bildirimin gecikmesi sebebiyle bildirim tarihine kadar ödenen geçici iş göremezlik ödeneği işverenden faiziyle birlikte alınmaktadır.

Tutanak Nasıl Tutulur?

Kaza tutanağında kazanın oluş biçimi, kazanın tarihi ve saati, kazaya şahit olan işçilerin ifadeleri ve kaza geçiren işçiye ilişkin bilgilere yer verilmelidir. İş kazası tutanağı örneği indirmek için bu konuda yazılmış makalemizi inceleyebilirsiniz. Bazı kötü niyetli işverenler gerçeğe aykırı tutanak düzenleyebilmektedir. Bu gibi durumlarda işçilerin endişe etmesi gereken bir şey yoktur. İşveren tarafından tek taraflı olarak tutulan tutanakların gerçeğe aykırı olduğu dava aşamasında her türlü delille ispatlanabilmektedir.

Geçici İş Göremezlik Ödeneği Maaştan Kesilir Mi?

Raporlu olduğunuz gün sayısı kadar geçici iş göremezlik maaşına hak kazanırsınız. İşveren SGK tarafından ödenen bu tutarı maaşınızdan kesebilir. Yani işveren tarafından ödenen tutarla SGK tarafından ödenen geçici iş göremezlik maaşının toplamı aylık normal ücretiniz kadar olmalıdır.

Şikayetçi Olmadım Dava Açabilir Miyim?

Bazı kötü niyetli işverenlerce hastane, polis veya jandarmaya verilen ifadelerde kazanın bildirilmemesi için işçilere baskı yapılmaktadır. İfadenizde kazanın iş dışında gerçekleştiğini beyan ettiyseniz veya şikayetçi olmadıysanız dahi dava açabilirsiniz. Kazanın iş kazası olduğu her türlü delille ispatlanabilmektedir.

Sigortasız İşçi Tazminat Alabilir Mi?

Tazminat talep edebilmek için önemli olan iş kazasının varlığıdır. İşçinin sigortasının yapılmamış olmasının bir önemi yoktur. Kaza ile sigortasız işçi çalıştırdığı ortaya çıkan işveren ağır cezalarla karşı karşıya kalabilecektir.

Kaza İşçinin Kusurundan Kaynaklanırsa Dava Açılabilir Mi?

İşçinin veya üçüncü kişinin %100 kusurlu olması hali dışında işverene karşı tazminat davası açılabilmektedir. İşçinin kazada tamamen kusurlu olması hali çok nadir olarak trafik iş kazalarında karşımıza çıkabilmektedir. Bunun dışında işverenin % 1 kusuru olsa dahi tazminat davası açılabilecektir.

Çırak ve Stajyer İş Kazası Geçirirse Tazminat Alabilir Mi?

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda çırak ve stajyerlerin de kanun kapsamında oldukları açıkça ifade edilmiştir. Dolayısıyla kaza durumunda tazminata hak kazanacaklardır.

Devlet Memuru İş Kazası Geçirirse Dava Açabilir Mi?

Memurun iş yerinde veya işini yürütmesi nedeniyle meydana gelen her türlü kaza kanun kapsamındadır. Memurların geçirdikleri kaza nedeniyle çalıştıkları kuruma karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları vardır.

Yurt Dışında Kaza Geçiren İşçinin Hakları Nelerdir?

İşveren yurt dışında çalışmaya götürdüğü işçiler için kısa vadeli sigorta yapmak zorundadır. Dolayısıyla yurt dışında kaza geçiren işçiler de sosyal haklarından yararlanabilecek ve tazminat davası açabilecektir.

İş Kazasında İşverenin Sorumluluğu Nedir?

İşveren kaza gerçekleştiğinde işçiyi en kısa sürede hastaneye ulaştırmalı, tedavi masraflarını karşılamalı, tutanak tutmalı ve en geç 3 gün içerisinde kazayı SGK’ya bildirmelidir. İşçinin kaza nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararları da karşılanmalıdır.

İş Kazası Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

İş kazası zamanaşımı süresi kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıldır. Ancak kazanın aynı zamanda suç teşkil etmesi halinde, Ceza Kanun’unda öngörülen daha uzun zamanaşımı süreleri de uygulanabilecektir.

İş kazası ile ilgili aklınıza gelen her türlü soruyu aşağıdaki formu doldurarak büromuza iletebilirsiniz.

İş Kazası Nedir

 

 

TAZMİNAT DAVALARI

HUKUKİ SORU İLETİŞİM FORMU

İLETİŞİM

Her türlü hukuki sorularınız için bizimle iletişime geçiniz

SOSYAL MEDYADAN TAKİP ETMEK İÇİN