STATİK PROJE VE DANIŞMANLIK HİZMETİ KARŞILIĞI DAİRE KOOPERATİFE ORTAK OLMA

T.C
YARGITAY
23. Hukuk Dairesi
ESAS:2016/4007
KARAR:2019/104

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, geçmiş dönemlerdeki genel kurul kararlarıyla belirlenen aylık ödeme düzenine uymayan davalının 2012/Aralık ayına kadar ödenmeyen 39.769,00 TL. borcu bulunduğunu bu nedenle … 7. … Müdürlüğünün 2013/720 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek … 7. … Müdürlüğünün 2013/720 Esas sayılı dosyasıyla davalı hakkında başlatılan ilamsız … takibine karşı davalının itirazının iptali ile %20 den aşağı olmamak üzere … inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili ile kooperatif arasında 21/01/2009 tarihinde daire karşılığı … yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği müvekkilinin davacı kooperatife Statik Proje ve Danışmanlık hizmeti karşılığında inşaattan kura çekmek suretiyle ara kat dairesi verileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşme gereklerini eksiksiz yerine getirdiğini, kooperatife borcu bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; borçların ödenmediği yapılan … takibinin yerinde olduğu, davalının aidat borcu bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1-Dava, aidat borcu nedeniyle itirazın iptali davası olup, uyuşmazlık davalının kooperatife peşin bedelli üye olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı kooperatifin 25/6/2008 tarihli genel kurul toplantısının 7.maddesinde yönetim kuruluna malzeme ve işçilik alımı konusunda yetki verildiği ve bu yetkiye istinaden davacı ile davalı arasında 21/1/2009 tarihinde proje karşılığı daire satımı konusunda sözleşme imzalandığı Yönetim Kurulunun bu işleminin 20/6/2010 tarihinde yapılan 2009 yılı Olağan Genel kurul Toplantısının 6.maddesi ile kabul edildiği anlaşılmış olup bu haliyle davalının Kooperatife peşin ödemeli ortak olduğu sabit hale gelmiştir. Bu durumda davalının gerek yaptığı proje ve gerekse diğer ödemeleri göz önünde bulundurularak daire satım sözleşmesinde belirlenen daire bedelinin Kooperatife ödenip ödenmediği davacının bakiye alacağının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece inşaat mühendisi ve kooperatif konusunda uzman bilirkişilerinde bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak davalının peşin bedelli olduğu hususu da nazara alınarak uyuşmazlık konusu olarak tespit edilen ödemelerle ilgili ayrıntılı rapor alınarak bir sonuca varılması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

YÜKLENİCİNİN ARSA SAHİBİNDEN ÇİZİM BEDELİNİ VE HAFRİYATI İSTEYEBİLMESİ İÇİN BUNLARIN ARSA SAHİBİNİN MALVARLIĞINDA SEBEPSİZ ARTIŞA NEDEN OLMASININ GEREKMESİ

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/3637
K. 2004/538
T. 9.2.2004

ÖZET : İstenebilecek olumsuz zarar,sözleşme yapılmamış olsa idi uğranılmayacak olan zararlardır ki güvenilen sözleşmenin kurulmaması yüzünden uğranılan zararları kapsar.

Yüklenici, arsa sahibinin mal varlığında artı bir değer yaratmışsa bu değerlerin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerince talep edebilecektir. Yüklenicinin dava konusu yaptığı proje ve diğer masraflardan dolayı istemi de bu doğrultuda değerlendirilmelidir. Çizim bedeli olarak öngörülen bedeli yüklenicinin isteyebilmesi için bu projelerden arsa sahibinin gerçek bir yararı olması, yine ortada bir hafriyat varsa bununda arsa sahibinin mal varlığında sebepsiz zenginleşmeye neden olması gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı-k.davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı avukatı gelmedi. Davalı vekili geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Yanlar arasındaki 26.12.1995 günlü biçimine uygun düzenlenen sözleşmenin fesh edildiği çekişme konusu değildir. 14.8.2000 günlü bilirkişi raporuna göre bu fesihte, ruhsat alarak inşaata makul sürede başlamayan ve esasen mevcut üye sayısına göre sözleşmeyi uygulayabilme yeteneği bulunmayan davacı ve karşı davalı yüklenici kooperatif kusurludur.

Hal böyle olunca BK.106.maddesindeki seçimlik hakkını sözleşmeyi fesih doğrultusunda kullanan arsa sahibi sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan menfi ( olumsuz ) zararlarının tazminini yine aynı Yasanın 108.maddesine dayanarak isteyebilir.

Burada istenebilecek olumsuz zarar, sözleşme yapılmamış olsa idi uğranılmayacak olan zararlardır ki güvenilen sözleşmenin kurulmaması yüzünden uğranılan zararları kapsar. Somut olaydaki arsa sahibinin haksız toprak kaybına sebebiyet verilmesinden dolayı ( kazı ve hafriyat işlemleri ) istediği zarar bu kapsamda kalır. Kuşku yokki davacı yüklenici de dairemizin 26.4.2002 günlü bozma kararında da vurgulandığı üzere arsa sahibinin mal varlığında artı bir değer yaratmışsa bu değerlerin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerince talep edebilecektir. Yüklenicinin dava konusu yaptığı proje ve diğer masraflardan dolayı istemi de bu doğrultuda değerlendirilmelidir. Burada önemli olan yüklenicinin gerçekten arsa sahibinin mal varlığında bir değer yaratıp yaratmadığının saptanmasıdır. Sorunu daha da somutlaştırmak gerekirse; bilirkişilerin raporda çizim bedeli olarak öngördükleri bedeli yüklenicinin isteyebilmesi için bu projelerden arsa sahibinin gerçek bir yararı olması, yine ortada bir hafriyat varsa bununda arsa sahibinin mal varlığında sebepsiz zenginleşmeye neden olması gerekir. Dosyada projeler olmamakla birlikte, projelerin ortak sayısı belirli bir yapı kooperatifi için düzenlendiği açık-seçiktir. Fesihten sonra arsa sahibinin bu projelerden yararlanması demek, aynı ortak sayısına ulaşmış bir kooperatifle yeni bir sözleşme yapma şansı bulması demektir. Keza, yine bilirkişi raporunda sözü edilen bir blokun hafriyatı bedelinin istenebilmesi de projenin uygulanabilme şansına bağlıdır. Hal böyle olunca gerek projelerde ve gerekse kazı işlemlerinde arsa sahibinin yararlanabileceğini kabul etmek hayatın olağan seyrine uygun düşmez. Mahkemece bu nedenle yüklenicinin proje çizim ve kazı işine ait talebinin reddi yerine bilirkişilerin soyut sözlerine bakılarak kabulü doğru olmamıştır. Ancak, yüklenicinin istek kalemleri arasında imar uygulaması masrafları da bulunduğundan ve bunların yapıldığının da dosya kapsamıyla sabit olduğundan, davacı yüklenici bu masrafların kendisince yapıldığını kanıtlayabilirse eskale edilmeksizin bulunacak imar masrafları hüküm altına alınmalıdır. O halde bilirkişilerden ek rapor alınarak imar masrafları ne ise bu miktar belirlenmeli, arsa sahibince açılan karşı dava da az yukarda ortaya konan olgular doğrultusunda değerlendirilip sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Somut olaya uygun düşmeyen bazı nedenlerle davaların yazılı şekilde sonuçlandırılması doğru olmadığından karar bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle kararın temyiz eden davalı-k.davacı arsa sahibi lehine BOZULMASINA, 375 milyon TL. duruşma vekalet ücretinin davacı-k.davalı yükleniciden alınarak, davalı-k.davacı arsa sahibine verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-k.davacıya geri verilmesine, 9.2.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version