BORÇLUNUN BAŞKA BİR İCRA TAKİP DOSYASINDAKİ ALACAĞININ HACZEDİLMESİ

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

2014/22047

2014/24398

21.10.2014

HACZİN KALDIRILMASI İSTEMİ ( Borçlunun Başka Bir İcra Takip Dosyasından Haczedilen Alacağı Henüz Dosyaya Gönderilmemiş Olduğundan 10 Yıllık Sürenin Uygulanmayacağı – 2004 Sayılı İİK. 106 ve 110. Maddelerinin Uygulanacağı )

BORÇLUNUN BAŞKA BİR İCRA TAKİP DOSYASINDAKİ ALACAĞININ HACZEDİLMESİ ( Kambiyo Senetlerine Mahsus Yolla Yapılan Haczin Kaldırılması Talebi – Haczedilen Miktar Henüz Dosyaya Gönderilmemiş Olduğundan 10 Yıllık Sürenin Uygulanmayacağı – 2004 Sayılı İİK. 106 ve 110. Maddelerinin Uygulanacağı )

HACZİN DÜŞMESİ ( Borçlunun Başka Bir İcra Takip Dosyasında Haczedilen Ancak Henüz Dosyaya Gönderilmemiş Olduğundan 10 Yıllık Sürenin Uygulanmayacağı – 2004 Sayılı İİK. 106 ve 110. Maddelerinin Uygulanacağı )

2004/m. 362

ÖZET : Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte haczin kaldırılması istemine ilişkindir.

Haciz tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde paranın dosyaya celbinin istenmediğinden haczin düştüğünün tespiti ile anılan süreden sonra paranın istenmesine ilişkin icra müdürlüğü kararının kaldırılmasına karar verilmesi borçlu vekilince talep edilmiştir.

İİK.’nun 362. maddesinde; icra veznesine tevdi yahut dairece tahsil olunan para veya icra muamelesi sebebiyle hıfzedilmekte olan eşya tevdi veya tahsil yahut hıfız tarihinden itibaren on seneye kadar alakadarları tarafından müracaat olunmazsa talep hakkının Hazine lehine düşeceği düzenlenmiştir. Bu hüküm, alacaklıya ödenmek üzere icra dosyasından tahsil olunup icra kasasına giren paralara ilişkin uygulanabilir. Borçlu alacağının haczedilerek henüz icra dosyasına gönderilmediği durumlarda paranın icra dosyasına gönderilmesinin 10 yıllık süreye tabi olduğu kabul edilemez.

İİK.nun 106. ve 110. maddelerinin tatbiki gerekmektedir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 27.05.2014 tarih ve 2014/12539-15092 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün 2010/5602 E. sayılı takip dosyası ile başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlu vekili müvekkilinin alacaklı olduğu Selim İcra Müdürlüğü’nün 2011/100 E. sayılı takip dosyasındaki alacağına Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün 2010/5602 E. sayılı dosyasından haciz konulduğunu, haciz tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde paranın dosyaya celbinin istenmediğini belirterek haczin düştüğünün tespitine, anılan süreden sonra paranın istenmesine ilişkin icra müdürlüğünün 14.01.2014 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş olup, mahkemece şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.

İİK.’nun 362. maddesine göre; icra veznesine tevdi yahut dairece tahsil olunan para veya icra muamelesi sebebiyle hıfzedilmekte olan eşya tevdi veya tahsil yahut hıfız tarihinden itibaren on seneye kadar alakadarları tarafından müracaat olunmazsa talep hakkının Hazine lehine düşeceği düzenlenmiş ise de, bu düzenleme alacaklıya ödenmek üzere icra dosyasından tahsil olunup icra kasasına giren paralara ilişkin uygulanabilecek bir düzenleme olup, borçlunun alacaklısı olduğu dosya alacağının haczedilerek henüz icra dosyasına gönderilmediği durumlarda paranın icra dosyasına gönderilmesinin 10 yıllık süreye tabi olduğu kabul edilemeyecektir.

Bu durumda mahkemenin kabul ettiği üzere İİK.nun 106. ve 110. maddelerinin tatbiki gerekmekte olup, şikayetin kabulüne ilişkin mahkeme kararının onanması gerekirken Dairemizce bozulduğu anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ : Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 27.05.2014 tarih ve 2014/12539 E., 2014/15092 K. sayılı bozma ilamının kaldırılmasına mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, 21.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İSTİHKAK İDDİASI -İŞ MAKİNELERİNİN HACZİ- SATIŞ VE DEVİRLERİNİN GEÇERLİ OLABİLMESİ İÇİN SAHİPLİK BELGESİ ESAS ALINARAK NOTERLİK VEYA TRAFİK ŞUBE VE BÜROLARINCA YAPILMASI GEREKTİĞİ

T.C.

YARGITAY

21.HUKUK DAİRESİ

 ESAS: 2007/18086

KARAR:2008/10150

TARİH: 24.6.2008

2004/m. 99

Trafik Yönetmeliği/m. 29/a-4-2, 35/b-c

ÖZET : Hacizli mallar 3. kişinin elinde haczedildiğinden mülkiyet karinesi onun lehinde olup, alacaklı malların borçluya ait olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür.

İş makinelerinin satış ve devirlerinin geçerli olabilmesi için, sahiplik belgesi esas alınarak noterlik veya trafik şube ve bürolarınca yapılması gerekir.

DAVA : Mahalli mahkemece verilen kararın temyizen tetkiki davalı ( 3. kişi ) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Uyuşmazlık, İİK’nın 99. maddesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılan 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılması talebine ilişkindir.

Davacı alacaklı İstanbul sekizinci İcra Müdürlüğü’nün 2003/18238 E. sayılı takip dosyasından 19.07.2004 tarihinde gerçekleştirilen haczin İİK’nın 99. maddesi uyarınca yapıldığına ilişkin Hafik İcra Mahkemesi’nin 2004/4-3 karar sayılı kararı uyarınca dava açtıklarını, haciz uygulanan maden sahasının borçlu Ltd. Şti.’ye ait olduğunu ileri sürerek istihkak iddiasının kaldırılmasını istemiştir.

Mahkemece davalı Ltd. Şti.’ye ait AR:92999 ( ER:2555405 ) sayılı maden arama ruhsatının haczin uygulandığı K … Köyü sınırları dışında kaldığı ve davalı 3. kişinin haciz adresi ile ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle varılan sonuç doğru değildir.

Dava konusu haciz 19.07.2007 tarihinde K… Köyü S… mevkiinde bulunan maden sahasında uygulanmıştır. Haciz sırasında hazır bulunan şahıs, maden sahasının rödevans sözleşmesiyle çalıştırıldığını ve hacizli malların çalıştıran firmaya ait olduğunu belirtmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 02.03.2006 tarihli yazı içeriğinden, K… Köyü sınırları içerisinde bulunan ÖNİR.9922 ( ER:2380875 ) ve ÖNİR:10309 ( ER:2402146 ) sayılı 2 adet ön işletme ruhsatının borçlu H … Madencilik Ltd. Şti.’ye ait olduğu, davalı adına arama ruhsatı bulunan maden sahasının K … Köyü sınırları dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Ancak davalı 3. kişi, haczin uygulandığı ÖNİR:9922 sayılı maden sahasının işletme hakkını borçludan 02.03.2004 tarihli rödevans sözleşmesiyle almış ve bu sözleşme Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 16.06.2004 tarihli yazısı ile onaylanmıştır. Dolayısıyla hacizli mallar davalı 3. kişi elinde haczedildiğinden mülkiyet karinesi davalı 3. kişi lehine olup, alacaklı hacizli malların borçlu Ltd. Şti.’ye ait olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olan davalı alacaklı, hacizli mermer taşı, jeneratör ve taş kesme makinesinin borçluya ait olduğunu ispatlayamadığından bu menkuller yönünden davanın reddi gerekir.

Davaya konu Kavasaki marka dozere gelince; 6085 sayılı Yasa’nın 22/C-2 ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 29/a-4-2. maddeleri uyarınca, iş makineleri, özel ve tüzel kişinin üyesi bulunduğu Ticaret ve Sanayi Odası’na tescili zorunlu araçlardandır. Anılan yönetmeliğin 35. maddesi b ) bendinde tescilli, c ) bendinde tescili silinmiş veya hiç tescil edilmemiş araçların satış devirlerinin geçerli olabilmesi için, sahiplik belgesi esas alınarak noterlik veya trafik şube ve bürolarına yapılması koşuluna bağlanmıştır.

Somut olayda dava konusu iş makinesi tescile tabi olan araç niteliğinde olduğundan, Ticaret ve sanayi Odası’nda kaydının bulunup bulunmadığı, davacı tarafından sunulan 21.04.2004 tarihli faturanın hacizli mala uygunluğu ve sahiplik belgesi niteliği taşıyıp taşımadığı ve davacıya satışın noterlik kanalıyla yapılıp yapılmadığı saptanarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.

O halde, davalı 3. kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyiz harcının istek halinde davalıya ( 3. kişi ) iadesine, 24.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TMSF ALACAKLARINA İCRA VE İFLAS KANUNU 106 VE 110 UNCU MADDE HÜKÜMLERİ UYGULANIR

T.C.
YARGITAY
23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2341
KARAR NO : 2013/3455

Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikâyetçi Seval K. vekili ile şikâyet olunan Akdeniz Belediye Başkanlığı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-

KARAR: Asıl dosya şikâyetçisi Seval K. vekili borçluya ait taşınmaz hissesinin satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde kendilerine pay ayrılan kurumların alacaklarının, taşınmazın aynından kaynaklanan alacakların satış aşamasında ödenmiş olması nedeniyle imtiyazlı olmadığını, vergi alacaklarının borçlunun ortağı olduğu şirketin borçlarından oluştuğunu ve ortağın mal varlığına haciz konulmasının yasaya aykırı olduğunu, işçi alacaklısı olan müvekkilinin alacağının imtiyazının dikkate alınmadığını ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen dosya şikâyetçisi TMSF vekili müvekkilinin Mersin 7. İcra Müdürlüğü’nün 2001/1417 ve Mersin 8. İcra Müdürlüğü’nün 2011/3510 sayılı takip dosyalarının alacaklısı olduğunu, vergi dairesi alacaklarının taşınmazın aynından kaynaklanmadığını ve şirketin vergi borcu için ortağın mal varlığına konulan haczin yasaya uygun bulunmadığını, müvekkilinin alacağından dolayı konulan haczin 05.03.1999 tarihli olup,vergi alacakları için konulan hacizlerden önce olduğunu, TMSF alacaklarının takip ve tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bu itibarla paranın müvekkilinin alacaklı olduğu iki dosya arasında garameten paylaştırılmasını sağlayacak şekilde sıra cetveli düzenlenmesini teminen mevcut sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Şikâyet olunanlar şikâyetin reddi gerektiğini savunmuşlardır.

İcra Mahkemesi’nce iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şikâyetçi Seval Kocacan’ın şikâyetinin kendisinden önceki kamu hacizlerine iştirak edemeyeceği gerekçesiyle reddine, şikâyetçi TMSF’nin şikâyetinin haciz tarihlerinin önceliğine ve satış tarihinde ayakta bulunduklarının anlaşılmasına göre kabulüne karar verilmiştir.Kararı, şikâyetçi Seval Kocacan vekili ile şikâyet olunan Akdeniz Belediye Başkanlığı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre,şikâyetçi Seval Kocacan vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu devraldığı alacaklar hakkında derdest bulunan dava ve takiplere devam edebileceği gibi bunlardan feragati tazammun etmemek üzere, dava ve takiplerden vazgeçerek, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre de tahsilât yapabilir (4389 s. Bankalar Kanunu, m. 15/3).Somut olayda Fon derdest bulunan icra takibinden vazgeçmediğine göre, İcra ve İflas Kanunu’nun 106 ve 110 uncu maddelerindeki hükümlerin uygulanacağı tabiidir.
Bu durumda mahkemece Fon’un alacaklı olduğu dosyalardan konulan hacizlerin ayakta olup olmadığına bakılmak ve şikâyet olunan vergi dairelerince konulan hacizlere yönelik şikâyetler bakımından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35 ve Vergi Usul Kanunu’nun 10 uncu maddeleri yönünden değerlendirme yapmak gerekirken, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle, şikâyetçi Seval Kocacan vekilinin diğer temyiz itirazlarının İcra ve İflas Kanunu’nun 366 ncı maddesi uyarınca reddine, (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version