KADASTRO TESPİTİNDEN ÖNCEKİ NEDENE DAYALI İDDİALARDA MURİS MUVAZAASI YÖNÜNDEN 3402 SAYILI KANUN’UN 12/3. MADDESİNDE BELİRTİLEN 10 YILLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE UYGULANIR

TC
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
2025/2549 E. , 2025/3008 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1341 E., 2024/2050 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/40 E., 2024/159 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri davacılar ile davalının muris …’nun çocukları olduğunu, muris …’nın 24.08.1986 tarihinde öldüğünü, Karabük ili, … Mahallesinde bulunan 121 ada 11 parsel, 105 ada 21 parsel, 103 ada 24 parsel, 108 ada 3 parsel, 135 ada 1 parsel, 103 ada 68 parsel, 107 ada 106 parsel, 103 ada 49 parsel ve 108 ada 34 parsel sayılı taşınmazların tamamının muris …’dan intikal ettiğini, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 1992 yılında yapıldığını ve ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesince yenileme tescil kayıt işlemlerinin yapıldığını, davalı …’nun 121 ada 11 parselde yaşamını sürdürdüğünü, müvekkillerinin muris … tarafından dava konusu taşınmazların kadastro tespiti sırasında ne şekilde davalı üzerine geçirilmiş olduğunu bilmediklerini, müvekkili davacıların muris baba ile davalı … arasında yapılmış işlemle veya muvazaa ile miras payından dışlanmış olduklarını ve paylarının ket edildiklerini öğrendiklerini, 3402 sayılı Kanun’un 12. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin bu dava için uygulama olanağının bulunmadığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile müvekkillerinin mirasçılık belgesinde belirtilen payları oranında tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davaya konu edilen … köyü 108 ada 3 parselin müvekkili ile bir ilgisi olmadığını, zaten bu durumun Tapu Müdürlüğü tarafından fark edilerek taşınmazın … köyü 108 ada 3 parsel olduğundan bahisle bu parsele ilişkin tapu kaydı ve diğer evrakların gönderildiğini, taşınmazın bulunduğu bölgenin hatalı belirtilmesinin maddi hata olmadığını, bu parselin dosyadan tefriki ile husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, müvekkilinin dava konusu taşınmazların mülkiyetini yıllar önce bağışlama ile kazandığını ve kazanıma uygun olarak adına tescil ettirdiğini, dava konusu yerlerin muris tarafından bağışlandığı 1975 yılı öncesinde tapusuz iken bağışlamaya konu edildiğini, tapusuz taşınmazlarda muvazaa iddiasının dinlenme olanağının bulunmadığını, müvekkilince bağışa bağlı olarak tescil davası açıldığını ve Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/404 Esas ve 1977/4 Karar sayılı kararı ile taşınmazların müvekkili adına tescil edildiğini, tescilden yaklaşık 14 yıl sonra 1992 yılında kadastro çalışması yapıldığını ve dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına istinaden müvekkili adına tespit edildiğini, dava konusu taşınmazlara ait kadastro tespit tutanağının 08.07.1992 günü kesinleştiğini, kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince dava açılamayacağını, bu kapsamda açılan davanın 10 yıllık süre geçtikten sonra açıldığını, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği tartışmasız olmasına rağmen bu haller kadastro tespitinden önce ise ve 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise buna ilişkin itiraz ve davaların dinlenemeyeceğini, murisin 24.08.1986 tarihinde öldüğünü, dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarının 1992 yılında kesinleştiğini, davanın Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Karabük ili, … Mahallesi 108 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 16.06.1998 tarihinde, davaya konu diğer taşınmazların ise kadastro tespitinin 18.11.1992 tarihinde kesinleştiği, tespitin senede dayalı olarak davalı … adına yapıldığı, muris …’nun 24.08.1986 tarihinde öldüğü ve mirasçıların mirastan kaynaklı haklarının kadastro tespitinden önce doğduğu, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda herhangi bir hak düşürücü süre yahut zaman aşımı süresi söz konusu olmasa da, kadastro tespitinden önceki nedene dayalı iddialarda muris muvazaası yönünden 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olacağı, her ne kadar davacı vekilince uygulama kadastrosu nedeniyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin işbu davada söz konusu olmayacağı iddia edilmiş ise de, açılan davanın uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olmadığı, talebin kadastro öncesi mülkiyet iddiasına ilişkin ve kadastro öncesi nedene dayalı olduğu, bu kapsamda 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulama alanı bulacağı ve eldeki davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu Karabük ili, … Mahallesi 121 ada 11 parsel, 105 ada 21 parsel, 103 ada 24 parsel, 135 ada 1 parsel, 135 ada 1 parsel, 103 ada 49 parsel, 108 ada 34 parsel ile … köyünün 108 ada 3 parsel taşınmazların tarafların ortak murisi tarafından davalıya diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devredildiğini, muris muvazaası koşulları oluştuğundan davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığını ve ayrıca 3402 sayılı Kanun’un 22/a maddesine göre uygulama görmüş olması nedeniyle de 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanma olanağının bulunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Kadastro sonucu Karabük ili, Merkez ilçesi, … Mahallesi 121 ada 11 parsel, 105 ada 21 parsel, 103 ada 24 parsel, 135 ada 1 parsel, 103 ada 68, 103 ada 49 parsel, 108 ada 43 parsel, 107 ada 106 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarına istinaden davalı … adına tespit edildiği, kadastro tutanaklarının 19.10.1992-18.11.1992 tarihleri arasında askı ilanına alınıp 19.11.1992 tarihinde kesinleştirilerek tescil edildiği, 2017 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu 22/a maddesi gereğince yapılan uyulama kadastrosu sonucu aynı parseller altında tescil edildiği; yine kadastro sonucu Karabük ili, Merkez ilçesi, … köyü 108 ada 3 parsel sayılı taşınmazın davalı … adına tespit edildiği, kadastro tutanağının 14.05.1998-16.06.1998 tarihleri arasında askı ilanına alınıp 17.06.1998 tarihinde kesinleştirilerek davalı adına tapuya tescil edildiği, 2021 yılında 3402 sayılı Yasa’nın 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucu aynı parsel altında tapuya tescil edildiği, muris …’nun 24.08.1996 tarihinde öldüğü, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 10.02.2024 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Alınması gereken harç peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
2.06.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment