selimhartavi.com

YETKİLİ OLMADIĞI BİR İŞ İÇİN YARAR SAĞLAMA-NÜFUZ TİCARETİ

T.C
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
ESAS : 2015/549
KARAR : 2018/638

“İçtihat Metni”

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 8-1

Sanık …’ın yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçundan TCK’nın 255/1, 43/1, 62, 52/2, 53 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis ve 3740TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 18.03.2015 tarihli ve 8-1 sayılı hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “Onama” istemli 10.06.2015 tarihli ve 8-1 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI

Temyiz incelemesi yapan Ceza Genel Kurulunca dosya incelenip görüşülerek gereği düşünüldü:

Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce sanık hakkındaki hüküm aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca temyiz incelemesi, 1412 sayılı CMUK’un, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan hükümlerine göre yapılacaktır.
İncelenen dosya kapsamına göre;

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 20.12.2012 tarihli ve 167283-68465-3783 sayılı iddianamesi ile; sanık …’ın yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçu nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 255/1 (iki kez) ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 90/1. maddesi uyarınca hakkında son soruşturmanın Yargıtay İlgili Ceza Dairesinde açılıp yapılmasına karar verilmesi talebinde bulunulduğu,
İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesince 04.02.2013 tarih ve 547-24 sayı ile;
Sanık …’ın katılan …’ya yönelik eylemi bakımından;

İzmir Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliğince yürütülen bir soruşturma çerçevesinde, çalıntı malların Bahçelievler Siyavuşpaşa Mahallesi …… adresinde bulunan tanık … ve ailesinin ikamet ettiği evde bulunabileceği bilgisi üzerine Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 05.01.2010 tarihli ve 130 müteferrik sayılı arama ve el koyma kararı çerçevesinde 06.01.2010 tarihinde ….. …… ve tanık …’in ikamet ettikleri evde yapılan aramada, 06.01.2010 tarihli arama, yakalama ve el koyma tutanağında belirtilen silahların ele geçirildiği ve her iki şahsın tutuklandığı, tutuklu kişilerle birlikte tanık …… hakkında da 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davası açıldığı, davanın Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/73 sayılı esasına kaydının yapıldığı, Yurt dışında bulunan tanık ……’ın katılan …’yla irtibat kurarak tutuklu olan annesi ….. ve kardeşi tanık …..’ın serbest bırakılması için yardım talep ettiği, katılanın bunu sağlayabilmek için Bakırköy Adliyesinde girişimlerde bulunduğu sırada bunu duyan Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi olan sanığın, daha önce görev yaptığı adliyede yanında çalışan tanık … adına kayıtlı olan ve sim kartı alındıktan sonra sürekli olarak sanık tarafından kullanılan 0531 377 0. .. numaralı telefondan katılana ait 0531 626 9. .. numaralı telefonu arayarak Bakırköy Adliyesinde hâkim olduğunu, adliyenin ikinci katında bulunan 2.. numaralı odasına gelmesini istediği, katılanın da 2010 yılı Ocak ayı ortalarında sanığın görev yaptığı 3. Asliye Ceza Mahkemesinin hâkim odasına gittiği, burada sanığın katılana ….. …… ve tanık …..’ın yargılandığı dava ile ilgili olarak 45.000 Euro para verilmesi durumunda, bu kişilerin tahliyesini sağlayabileceğini, bu parayı avukatlara, hâkim ve savcılara vereceğini söylediği, katılanın bu durumu tanık ……’a bildirdiği, tanık ……’ın da vergi dairesinde çalışan eniştesi tanık ….. Salih Baran aracılığıyla 2010 yılı Ocak ayı sonu veya Şubat ayı başında 45.000 Euro parayı katılana gönderdiği, katılanın tanık ….. Salih tarafından verilen poşet içerisindeki paraları Bakırköy Adliyesinin önünde teslim aldığı ve katılan ile tanık ….. Salih’in birlikte Bakırköy Adalet Sarayında sanığın görev yaptığı 3. Asliye Ceza Mahkemesinin hâkim odasına gittikleri, tanık ….. Salih’in oda dışında beklediği, katılanın bu paranın 30.000 Euro’sunu sanığa verdiği, daha sonraki zamanlarda da sanığın yanına birkaç kez gittiği, 24.02.2010 tarihinde sanığın, odasına gelen katılandan bir kâğıda el yazısıyla marka ve modelini yazdığı iki adet cep telefonunun alınmasını talep ettiği, katılanın da Ömür Plaza’daki Teknosa isimli mağazasından bu telefonları alarak sanığa teslim ettiği, sanığın bu telefonları kendi kullanımında olan sim kartları ile kullandığının tespit edildiği,
Tutukluların vaat edildiği gibi tahliye olmamaları üzerine tanık ……’ın Türkiye’ye geldiği ve verilen paraları katılandan geri istediği, bu paranın karşılığında da senet tanzim edildiği, senetlerle ilgili tanık ……’ın vekili aracılığıyla icra takibine başlandığı, yukarıda ifade edilen süreç içerisinde ve sonrasında katılanın 0531 626 9. .. numaralı telefondan sanığın kullanımında bulunan 0531 377 0. .. numaralı telefona;
24.02.2010 tarihinde saat 12.50’de “Abi gidiyorum ben.”,
26.02.2010 tarihinde saat 15.05’te “Abi yoktunuz acil görüşmem lazım.”,
26.02.2010 tarihinde saat 15.15’te “Ayıp ettiniz.”,
11.05.2010 tarihinde saat 21.58’de “İyi akşamlar Metin Bey sizden rica ediyorum bu arkadaşlara ödeme yapmam şart, ben çok zor durumda kaldım, aksi takdirde onların yanında üst makama çıkıp olup biteni anlatacağım, başka çarem kalmadı, saat 09.00 da sizde olacağım, hayırlı geceler dilerim.” şeklinde mesajlar gönderdiği,
Katılanın kullanımında bulunan 0531 626 9. .. numaralı cep telefonundan sanık adına kayıtlı ……. .. numaralı telefonuna,
31.08.2010 tarihinde saat 15.35’te “Metin Bey bizi kandırdınız, özellikle beni, mademki davayla ilgilenmeyecektiniz veya bir şey yapmayacaktınız benden ne diye 45.000 Euro aldınız, şerefimle gururumla oynadınız, benden elden almış olduğunuz 45.000 E’yi geri ödemenizi rica ediyorum, aksi takdirde adli tatilin başladığı gün ilgili yerlere sizi şikâyet etmek zorunda kalacağım, hiç şakam yok, yoksa yedi sülaleni sk, senin beni sk gibi Meriç’li hâkim ….”,
15.10.2010 tarihinde saat 03.43’te “Allahtan korkun, koparacak adam mı bulamadınız benden başka, 45.000 Euro? Allah aşkınıza?”,
15.10.2010 tarihinde saat 04.01’de “Bula bula koparacak beni mi buldunuz sadece, Allah aşkınıza M Turan Bey, 500 Euro olarak getir dediniz öyle getirdim, hatırlarsanız Hâkim Bey efendimiz, aylardır emrinizi bekliyorum efendim.”,
15.10.2010 tarihinde saat 04.13’te “Siz söyleyin lütfen nasıl davranalım veya hareket edelim.”,
15.10.2010 tarihinde saat 04.22’de “Siz ne dediyseniz onu yaptık efendim.”,
30.10.2010 tarihinde saat 16.21’de “Metin Bey açın lütfen telefonunuzu misafirler var yanımda.”,
03.11.2010 tarihinde saat 13.39’da “Beni icraya vermişler, dosya avk Abdullah Alpaslankurt da …… Beyin telefonu 4917112005222 görüşün lütfen temizleyin rica ediyorum.”,
11.11.2010 tarihinde saat 14.33’te “45.000 Euro’yu alırken böyle konuşmuyordunuz ama.”,
11.11.2010 tarihinde saat 15.17’de “Parayı alan sizsiniz, Hâkim … Bey borçlanan ben, az bir para da değil 45.000 Euro, beni icraya vermişler dosya dostunuz Avk. Abdullah Bey’de bu pisliğinizi temizleyin lütfen.”,
29.11.2010 tarihinde saat 14.53’te “Şimdi de geri zekâlı mı oldum Metin Bey nerdesiniz yanınıza gelicem.”,
01.04.2011 tarihinde saat 16.13’te “Helal olsun size hâkim bey hem parayı aldınız hem beni dövdürdünüz Allah büyüktür.”,
01.04.2011 tarihinde saat 16.16’da “Bunların hepsini ilgili makamlara anlatmasam ve suç duyusunda bulunmaz isem Allah belamı versin Şevket.”,
10.01.2011 tarihinde saat 23.14 de “Hâkim … bey …’in adamları bu gece evime ve işyerime gelerek ne anamı ne de avradımı bıraktılar, ayıp size yakışıyor mu 45.000 Euro’yu alıp kenara çekilmek, ben sizi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna şikâyet ettim, buna benzer şikâyet etmem gereken bütün yerlere şikâyet edeceğim, ayıptır yazıktır bu aldığınız paraya insan utanır, cevap verin telllaaarrrııımmmmmaaaaaa.”,
Şeklinde mesajlar gönderdiği, bu mesajların katılanın kullandığı cep telefonunun hafızasında bulunduğu, bu hususun mesaj tespit tutanağı ve HTS raporları ile anlaşıldığı,
Katılanın beyanı, tanıklar ….. Salih, ……, ……, Hasan Atalay ve Abdullah Alp’in anlatımları, İstanbul 37. Sulh Ceza Mahkemesinin 16.01.2012 tarihli ve 5 D. İş sayılı kararı uyarınca temin edilen iletişim tespit tutanakları, katılan tarafından ibraz edilen cep telefonlarına ilişkin fatura ve belgeler, katılanın, sanığın kullandığı telefonlara gönderilen soruşturma konusu suç isnadı, hakaret ve tehdit içerikli mesajlar karşısında yasal bir müracaatının olmaması ve iddiaları kabullenir şekilde tepkisiz kalması, dava sürecinde davanın tarafları ile yaptığı görüşmelere ilişkin tanık ifadeleri ve bunları doğrulayan HTS raporları karşısında savunmaya itibar edilmemiş, tutuklu olarak yargılanan ….. …… ve tanık …..’ın tahliyeleri ve yargılama sonucu daha az ceza almaları hususunda katılanı yargılamanın devam ettiği Mahkemenin hâkim ve savcılarını etkileyip, yargılananlar lehine karar alınmasını sağlayacağı hususunda güven telkin ederek katılandan toplam 30.000 Euro para ile 1.318TL değerindeki Nokia ve Samsung marka iki cep telefonunu temin ettiği, bu suretle yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama fiilini işlediği yolunda deliller bulunduğu,
Sanığın mağdur … Toyran’a yönelik eylemi bakımından ise;
Katılan …’nun şikâyeti çerçevesinde yapılan soruşturmada sanığın kullanımında bulunan 0531 377 0. .. numaralı telefonun 0533 680 4. .. numaralı telefonla çok fazla sayıda görüşme yaptığının tespit edilmesi üzerine telefonu kullanan mağdur … Toyran’ın ifadesine başvurulduğu, mağdurun 06.02.2012 ve 27.03.2012 tarihli ifadelerinde özetle; kardeşinin trafik kazası sonrası tutuklanması üzerine kuzeni Yusuf Avcılar’ın tanıdığı olan sanığın odasına, babası ile beraber gidip sanıkla görüştüklerini ve kardeşine yardımcı olmasını istediklerini, sanığın “Hâkimin kulağına üflerim, ama bunun için onların talebi olacak benim de bu talepleri karşılamam gerekecek, yemeğe götürmem ve hediye almam gerekecek.” dediği, mağdurun, bunun kendisine ne kadara mal olacağını sorması üzerine sanığın “Büyük rakamlara mal oluyor ama 30.000TL versen yeter.” dediğini, belirtilen miktarın çok büyük olduğunu söylemesi üzerine sanığın “Ne kadar çıkarabilirsen o kadar ver.” şeklinde cevap verdiğini, ayrılırken sanığın istemesi üzerine telefon numarasını sanığa söylediğini, bir süre sonra sanığın kendisini telefonla aradığını, Bakırköy Adliyesi civarında bulunan Boyner Mağazası yanındaki otoparkta buluştuğu sanığa toplayabildiği toplam 5.000TL parayı verdiğini, sanığın bu konudan kimseye bahsetmemesi hususunda kendisini ikaz ettiğini, ancak kardeşinin davasına hiçbir katkısının bulunmadığını, şikâyetçi olmadığını ifade ettiği,
Mağdurun kardeşi olan tanık … hakkındaki dosya ile ilgili belgeler incelendiğinde; tanık …..’in 22.12.2009 tarihinde, sevk ve idaresindeki 34 VH 6… plaka sayılı araç ile trafik kazasına neden olduğu ve kaza sonucu Hasan Anart’ın ölümüne, Bülent Çuflaz’ın yaralanmasına sebebiyet verdiği iddiası ile 23.12.2009 tarihinde tutuklandığı ve hakkında 04.02.2010 tarihli ve 2555 sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı, ilk yargılamanın Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesinde yapıldığı, Mahkemece 01.04.2010 tarihinde tahliye edildiği, 27.04.2010 tarih ve 2010/196 sayılı kararla atılı suçun ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlardan olması ihtimaline binaen görevsizlik kararı verilerek hakkındaki dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderildiği,
Dosyanın tutuklu sanığı olan tanık …..’in tahliyesi öncesi, hakkındaki kamu davasının Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldüğü sırada Mahkemenin Duruşma Savcısı olan tanık …’ın; sanığı tanıdığını, kendisiyle samimi olduğunu, bahsedilen dosyayla ilgili olarak görevsizlik kararı verilmeden önce sanığın, dosyanın tutuklu bulunan sanığı …..’in yakını olduğunu ve tahliyesi konusunda yardımcı olmasını istediğini, ancak sanığın bu isteğini geri çevirdiğini, bu konuda Mahkeme Hâkimine de herhangi bir şey söylemediğini ifade ettiği,
Tüm bu açıklamalar karşısında; sanığın birinci sınıf hâkim olması da göz önünde bulundurularak delillerin değerlendirilmesi yetkili ve görevli mahkemeye ait olmak üzere suçunun sübutu hâlinde eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 255/1 ve 53. maddeleri uyarınca iki kez cezalandırılması maksadıyla, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 90/1. maddesi uyarınca hakkında son soruşturma kararının ilgili ceza dairesinde açılmasına karar verildiği,
Sanık …’ın 13.12.1994 tarihinde birinci sınıfa ayrıldığı, suç tarihlerinde Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi olarak görev yaptığı,
Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/73 esas sayılı dosyasının incelemesinde; İzmir Asayiş Şube Müdürlüğünce ….. …… ile tanıklar ….. ve …… hakkında hırsızlık suçundan yapılan soruşturma kapsamında, mahkeme kararı uyarınca 06.01.2010 tarihinde adı geçenlerin evinde yapılan aramada vahim nitelikte üç adet uzun namlulu dürbünlü tüfek, altı adet tabanca ve çok sayıda fişeğin ele geçirilmesi üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı, anılan soruşturmada şüpheli sıfatları bulunan ….. …… ve tanık …..’ın atılı suçlarla ilgili olarak 07.01.2010 tarihinde tutuklandıkları, yapılan soruşturma neticesinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheliler ….. …… ile tanıklar ….. ve …… hakkında 15.02.2010 tarih ve 2010/510 sayılı iddianame ile 6136 sayılı Kanun kapsamına giren ateşli silahlarla bunlara ait mermileri ülkeye sokmak veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık etmek, satmak veya satmaya aracılık etmek veya bu amaçla bulundurmak suçlarından Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, soruşturma ve kovuşturma sırasında tanık ……’ın kaçak olduğu, yargılama sırasında ….. ……’in 03.05.2010 tarihli celsede tahliye edildiği, 28.06.2010 tarihli karar duruşmasında dosyanın sanıkları ….. …… ve tanık …… hakkında beraat, tanık ….. hakkında ise neticeten 4 yıl 2 ay hapis ve 8.320TL adli para cezası verildiği ve karar duruşması ile tanık …..’ın tahliye edildiği, dosyanın hâlen Yargıtay incelemesinde bulunduğu tespitlerine yer verildiği,
UYAP sisteminde yapılan incelemeye göre ise; dosyanın sanığı tanık ….. hakkındaki mahkûmiyet hükmünün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 26.06.2013 tarih ve 11085-19134 sayı ile onanmasına karar verildiği, diğer sanıklar tanık …… ve ….. …… hakkındaki beraat hükümlerinin ise temyiz edilmeksizin 06.07.2010 tarihinde kesinleştiği,
Teknosa İç ve Dış Ticaret A.Ş.’nin tarih içermeyen yazı cevabında; katılanın sanığa hediye olarak verdiğini iddia ettiği telefonlara ilişkin ibraz etmiş olduğu fatura ve telefonlar alınırken kendisine verilen Teknosa kartın katılan adına kayıtlı olduğu ve bu kart ile sanık adına kesilmiş bulunan 24.02.2010 tarihli ve AL-768831 sayılı fatura ile Samsung S8300 marka 359043025164689 ve Nokia 6600i marka 358300031259874 imei numaralı telefonların alınmış olduğunun bildirildiği,
İstanbul 37. Sulh Ceza Mahkemesinin 16.01.2012 tarihli ve 5 D. İş sayılı kararı doğrultusunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca gönderilen HTS kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre; 359043025164689 ve 358300031259874 imei numaralı telefonların her ikisinin de sanığa ait telefon hatları ile kullandığı,
08.02.2010 tarihinde katılana ait …… .. numaralı GSM hattına yönelik ilk aramanın sanık tarafından kullanılan tanık …… adına kayıtlı 0531 377 0. .. GSM hattı ile yapıldığı, son görüşmenin gerçekleştirildiği 29.04.2010 tarihine kadar geçen sürede söz konusu numaralar arasında 26 görüşme gerçekleştiği, aynı dönemde katılana ait GSM hattından sanığa ait GSM hattına altı adet kısa mesaj gönderildiği,
Katılana ait …… .. numaralı GSM hattından sanık adına kayıtlı 0 505 566 0. .. numaralı GSM hattına 31.08.2010 – 11.01.2012 tarihleri arasında 26 adet kısa mesaj gönderildiği ve bu GSM hatları arasında bir kez de görüşme gerçekleştiği,
Katılanın, duruşma sonrası sanığın tanık ….. Sait’i telefonla arayıp duruşma hakkında bilgi aldığına ilişkin iddiası doğrultusunda HTS kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre; sanık adına kayıtlı 0 505 566 0. .. numaralı GSM hattı ile ….. ……’in tahliye olduğu Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmasının yapıldığı 03.05.2010 tarihinde saat 10:44.17’de tanık ….. Sait adına kayıtlı 0 505 405 4. .. numaralı telefonunun arandığı ve 42 saniye süren bir görüşme yapıldığı,
Sanık tarafından kullanılan 0531 377 0. .. numaralı GSM hattı ile tanık ……’ın avukatı olan tanık …’a ait 0 533 362 3. .. GSM hattı arasında 15.02.2010 – 14.04.2010 tarihleri arasında beş görüşme gerçekleştiği, sanığın kendi adına kayıtlı GSM hattı ile tanık Abdullah Alp’e ait 0 533 362 3. .. numaralı GSM hattı arasında ise herhangi bir görüşme kaydının tespit edilemediği,
Sanığın kendi kullanımında olan ……. .. numaralı GSM hattı ile mağdurun kullanmakta olduğu, Yapı Kredi Sigorta A.Ş. adına kayıtlı 0 533 680 4. .. numaralı GSM hattı arasında 12.03.2011 tarihinden itibaren 68 adet karşılıklı görüşme ve mesajlaşma tespit edildiği,
Yine sanığın kendi adına kayıtlı 0 505 566 0. .. numaralı GSM hattı ile mağdurun babası tanık …’a ait 0 532 666 5. .. ve kız kardeşi Seyhan Toyran’a ait 0 533 658 6. .. numaralı telefonlar ile toplam dört kez görüşme yaptığı,
Katılana ait …… .. numaralı GSM hattı ile kullanılan telefonun, katılanın rızasıyla kendisinden teslim alınarak mesajlar bölümünde HSYK müfettişlerince yapılan inceleme sonucu düzenlenen 13.01.2012 tarihli tutanağa göre; katılanın 0531 626 9. .. numaralı telefondan sanığın kullanımında bulunan 0531 377 0. .. numaralı telefona;
24.02.2010 tarihinde saat 12.50’de “Abi gidiyorum ben.”,
26.02.2010 tarihinde saat 15.05’te “Abi yoktunuz acil görüşmem lazım.”,
26.02.2010 tarihinde saat 15.15’te “Ayıp ettiniz.”,
11.05.2010 tarihinde saat 21.58’de “İyi akşamlar Metin Bey sizden rica ediyorum bu arkadaşlara ödeme yapmam şart, ben çok zor durumda kaldım, aksi takdirde onların yanında üst makama çıkıp olup biteni anlatacağım, başka çarem kalmadı, saat 09.00 da sizde olacağım, hayırlı geceler dilerim.”,
Şeklinde,
Yine aynı numara ile sanık adına kayıtlı ……. .. numaralı telefonuna ise;
31.08.2010 tarihinde saat 15.35’te “Metin Bey bizi kandırdınız, özellikle beni, mademki davayla ilgilenmeyecektiniz veya bir şey yapmayacaktınız benden ne diye 45.000 Euro aldınız, şerefimle gururumla oynadınız, benden elden almış olduğunuz 45.000 E’yi geri ödemenizi rica ediyorum, aksi takdirde adli tatilin başladığı gün ilgili yerlere sizi şikâyet etmek zorunda kalacağım, hiç şakam yok, yoksa yedi sülaleni sk, senin beni sk gibi Meriç’li hâkim ….”,
15.10.2010 tarihinde saat 03.43’te “Allahtan korkun, koparacak adam mı bulamadınız benden başka, 45.000 Euro? Allah aşkınıza?”,
15.10.2010 tarihinde saat 04.01’de “Bula bula koparacak beni mi buldunuz sadece, Allah aşkınıza M Turan Bey, 500 Euro olarak getir dediniz öyle getirdim, hatırlarsanız Hâkim Bey efendimiz, aylardır emrinizi bekliyorum efendim.”,
15.10.2010 tarihinde saat 04.13’te “Siz söyleyin lütfen nasıl davranalım veya hareket edelim.”,
15.10.2010 tarihinde saat 04.22’de “Siz ne dediyseniz onu yaptık efendim.”,
30.10.2010 tarihinde saat 16.21’de “Metin Bey açın lütfen telefonunuzu misafirler var yanımda.”,
03.11.2010 tarihinde saat 13.39’da “Beni icraya vermişler, dosya avk Abdullah Alpaslankurt da …… Beyin telefonu 4917112005… görüşün lütfen temizleyin rica ediyorum.”,
11.11.2010 tarihinde saat 14.33’te “45.000 Euro’yu alırken böyle konuşmuyordunuz ama.”,
11.11.2010 tarihinde saat 15.17’de “Parayı alan sizsiniz, Hâkim … Bey borçlanan ben, az bir para da değil 45.000 Euro, beni icraya vermişler dosya dostunuz Avk. Abdullah Bey’de bu pisliğinizi temizleyin lütfen.”,
29.11.2010 tarihinde saat 14.53’te “Şimdi de geri zekâlı mı oldum Metin Bey nerdesiniz yanınıza gelicem.”,
01.04.2011 tarihinde saat 16.13’te “Helal olsun size hâkim bey hem parayı aldınız hem beni dövdürdünüz Allah büyüktür.”,
01.04.2011 tarihinde saat 16.16’da “Bunların hepsini ilgili makamlara anlatmasam ve suç duyusunda bulunmaz isem Allah belamı versin Şevket.”,
10.01.2011 tarihinde saat 23.14 de “Hâkim … bey …’in adamları bu gece evime ve işyerime gelerek ne anamı ne de avradımı bıraktılar, ayıp size yakışıyor mu 45.000 Euro’yu alıp kenara çekilmek, ben sizi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna şikâyet ettim, buna benzer şikâyet etmem gereken bütün yerlere şikâyet edeceğim, ayıptır yazıktır bu aldığınız paraya insan utanır, cevap verin telllaaarrrııımmmmmaaaaaa.”,
Şeklinde mesajlar gönderildiği,
Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/260 Esas sayılı dosyası üzerinde HSYK müfettişlerince yapılan inceleme sonucu düzenlenen 16.03.2012 tarihli tutanağa göre; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/135422 sayılı dosyası kapsamında, 22.12.2009 tarihinde İstanbul Bağcılar E-80 Karayolu üzerinde meydana gelen ve Hasan Anart’ın ölümü ile sonuçlanan olayla ilgili soruşturma yürütüldüğü, tanık …..’in olay tarihinde 34 VH 6… plaka sayılı aracın sürücüsü olması nedeniyle şüpheli olduğu, diğer şüpheliler Cihan Köktentürk, Süleyman Bozkurt, Onur Yaylak ve Ghanbar Khorrami Koshksaray hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği, tanık ….. hakkında ise taksirle ölüme neden olma suçundan Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, anılan Mahkemece yapılan yargılama sırasında, olay nedeniyle yaralanan Bülent Çuflaz’ın da şikâyetçi olması üzerine suç vasfının değiştiği gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin karşı görevsizlik kararı vermesi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesinin Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararını kaldırdığı ve yargılamanın hâlen anılan Mahkemede devam ettiği,
UYAP sisteminden yapılan incelemeye göre ise; Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2015 tarihli ve 260-201 sayılı kararı ile dosyanın sanığı tanık …..’in taksirle bir kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan TCK’nın 85/2, 62, 52/2 ve 53/6. maddeleri uyarınca 60.800TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin bir yıl süreyle geri alınmasına karar verildiği, söz konusu hükmün Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekili ve sanık müdafisi tarafından temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinin “Onama” istemli olduğu, dosyanın Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2018/435 sırasına kaydedildiği ve arşivde bulunduğu,
Sanığın mal varlığının araştırılması sonucu elde veriler üzerinde Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşan iki kişilik bilirkişi heyetince yapılan inceleme sonucu düzenlenen 02.04.2012 tarihli rapora göre; sanığın mal varlığında, yasal gelirleri ile kazanıldığı izah edilemeyen 204.505,58TL’lik bir artış olduğu,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Teftiş Kurulu Başkanlığının 11.01.2012 tarihli ve B.03.0.1.HSK.06.0.11.00/2012/10 sayılı yazısı üzerine HSYK müfettişlerince düzenlenen 27.04.2012 tarihli soruşturma raporuna göre; sanığın katılan …’ya yönelik eylemi bakımından; sanık savunmasında, katılanın bilirkişilik yaptığını söyleyerek kendisini Kutsan Dedektiflik Bürosunun sahibi olarak tanıttığını ve aralarındaki irtibatın bundan kaynaklandığını belirtmiş ise de böyle bir ilişkiye neden girdiğini ve bir hâkim olarak hangi alanda ve nasıl bir hizmet almayı düşündüğünü açıklayamadığı, bu nedenle katılan ile aralarındaki ilişkiyi ve eski kâtibi tanık …… adına kayıtlı GSM hattı üzerinden yaptığı görüşmeleri zımnen kabul ettiği,
Sanık, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/73 esas sayılı dosyasının sanıkları olan tanıklar …… ve ….. ile ….. ……’in yakını olan tanık ….. Sait ile bir kez görüştüğünü ve davanın tarafları ile bir ilişkisi olmadığı savunmuş ise de kendi adına kayıtlı telefon ile Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinde 03.05.2010 tarihinde duruşmanın yapıldığı saatte tanık ….. Sait’i araması ve tanık ….. Sait’in, sanık ile tutacakları avukat ve izleyecekleri yol üzerinde konuştuklarını ifade etmesi, tanıklar …… ve ….. ile ….. ……’in müdafisi tanık Abdullah Alp’i bu dönemde tanık …… adına kayıtlı 0531 377 0. .. numaralı telefon ile beş kez araması ve tanık Abdullah Alp’in, tanıklar …… ve ….. ile ….. ……’in akrabası olduğunu söyleyen sanığın dosyayla özel olarak ilgilenmesini istediğini belirtmesi karşısında aralarındaki ilişkinin Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/73 esas sayılı dosya ile ilgili olduğu ve aralarında hiçbir bağ bulunmadığı hâlde sanığın böyle bir yardım çabasına girmesinin taraflardan menfaat temin ettiğini açıkça gösterdiği ve inkâra yönelik savunmasına itibar edilmediği,
Sanığın, katılanın bilirkişi listesinde olmadığını, adliyede ve başka kurumlarda iş takibi yaptığını öğrendikten sonra katılanla ilişkisini kestiğini belirtmesine karşın kendisine karşı işlendiği iddia olunan suçlara ilişkin hiçbir şikâyet ve ihbarda bulunmadığı gibi katılan tarafından kendisine gönderildiği tespit edilen suçlayıcı ve hakaret içerikli mesajlara karşı cevap vermediğinin izlendiği,
Sanığın, katılana aldırdığı cep telefonlarının parasını verdiğini savunduğu, ancak savunmasını doğrulayacak bir belge ve bilgi sunmadığı, telefonların kapalı çarşı veya spot piyasadan değil Teknosa mağazasından ve piyasa değeri üzerinden alındığı, sanığın, cep telefonlarını kapalı çarşı veya spot piyasadan daha uygun bir fiyat ile satın almak istediğini belirtmesine karşın katılana bu telefonlar için ne kadar ücret ödediğini belirtmediği ve telefonların sanığın iş yerine çok yakın bir yerde olan Teknosa Ömür Plaza Şubesinden alındığı gözetildiğinde telefonların hediye olarak verildiği iddiasının doğru olduğu kanaatine ulaşıldığı,
Sanığın, Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesinde görev yaptığı dönemden kâtibi olan tanık ……’ın beyanları ile de sabit olduğu üzere katılan ile yaptığı görüşmelerde adına kayıtlı birden fazla telefon hattı bulunmasına karşın kendi adına olmayan ……. .. numaralı telefonu kullanması nedeniyle katılan ile kurduğu irtibatın meşru olmadığı ve saklanmak istendiği, aralarında hiçbir akrabalık bağı ve sosyal ilişki bulunmayan katılan, tanıklar …… ve ….. Sait ile telefonla ve yüz yüze görüşmeler yapmasının ve tanık Abdullah Alp’e bu kişilerin yakınları olduğunu söyleyerek durumlarıyla ilgilenmesini istemesinin taraflardan menfaat elde ettiği yönündeki kanaati güçlendirdiği,
Belirtilen olaya ilişkin tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; sanığın, arkadaşı tanık …… ve ailesi hakkında süren yargılamaları etkilemek için gayri meşru bir arayış içerisinde bulunan katılanı arayarak kendisiyle irtibat kurduğu ve tanıklar …… ve ….. Sait ile yüz yüze ve telefonla görüştüğü, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/73 esas sayılı dosyasının sanıklarının müdafisi ile görüşerek akrabaları olduğundan bahisle dosyayla özel olarak ilgilenmesini talep ettiği hususlarının sabit olması karşısında; her ne kadar soruşturma ve kovuşturmayı yürüten yargı mensuplarına yönelik bir girişimde bulunduğu belirlenemese de sanığın katılana bahse konu davanın görüldüğü mahkemenin hâkimleri ve Cumhuriyet savcıları ile ilişkisi olduğunu ve onlar nezdinde hatırının sayıldığını belirterek katılandan tanıklar …… ve ….. ile ….. ……’in beraatleri karşılığında 30.000 Euro para ve toplam değeri 1.318TL olan iki adet cep telefonu alarak menfaat temin ettiği iddiasının sabit olduğu kanaatine varıldığı,
Sanığın mağdura yönelik eylemi bakımından ise; sanık savunmasında, mağdur ile Yusuf Avcı isimli arkadaşı vasıtasıyla tanıştığını, mağdurun kendisine hayat sigortası poliçesi satmak istediğini söyleyerek bu poliçeleri adliyede satabilmek için kendisiyle görüştüğünü belirtmiş ise de satın aldığı veya aracı olduğu bir sigorta poliçesinden bahsetmediği gibi başkası adına kayıtlı bir telefonla neden sık sık görüşme yaptığına da açıklık getirmediği, yine sanığın, mağdurun diğer aile fertleriyle telefonla ve yüz yüze görüşmelerinin de, mağdurla aralarındaki ilişkinin sigorta poliçesi satmayla bir ilgisi bulunmadığını gösterdiği, ayrıca Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesinde iddia makamını temsil eden Cumhuriyet Savcısı …’a, mağdurun kardeşi tanık ….. hakkındaki davaya ilişkin sanığın tahliyesi yönünde ricacı olmasının da aralarındaki ilişkinin sebebinin sigorta poliçesi satmak değil, anılan davanın sanığı tanık ….. hakkında sürmekte olan yargılamayı etkileme çabası olduğu kanaatine varıldığı,
Bu olaya ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, mağdurun ve bütün aile fertlerinin 5.000TL paradan bahsetmesi ve sanığın, davanın görülmekte olduğu mahkemede iddia makamı nezdinde girişimde bulunması karşısında savunmalarına itibar edilmediği, hakkındaki iddianın sabit olduğu kanaatine varıldığı,
Sonuç olarak sanığın yukarıda anılan eylemlerinin yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçuna uyduğu ve kovuşturma yapmayı gerektirir mahiyette olduğu kanısına ulaşıldığı,
Anlaşılmıştır.
Katılan … soruşturma evresinde; tanık ……’ın, yakın arkadaşı olduğunu, 06.01.2010 tarihinde tanık …… ve ailesinin evlerinde yapılan aramada silah yakalanması nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/2391 sırasına kayıtlı soruşturmanın başlatıldığını, soruşturma sırasında tanık ……’ın kardeşi tanık ….. ile annesi ….. ……’in tutuklandığını, o sırada yurt dışında bulunan tanık ……’ın ricası üzerine çeşitli arayışlara girdiğini, bu arayışlar içerisinde rüşvet karşılığı beraat ve tahliyenin de olduğunu, Bakırköy Adliyesinde baro odasına girerek akıl danıştığını, bu araştırmalarını duyan sanığın 2010 yılı Ocak ayının ortalarında ……. .. numaralı telefondan kendisine ait …… .. numaralı telefonu arayıp, Bakırköy Adliyesinde yetkili biri olduğunu söyleyerek ikinci katta bulunan 273 numaralı odaya gelmesini istediğini, sanığı Ocak ayının ikinci yarısına rastlayan bir dönemde ziyaret ettiğini, bu ziyaret sırasında sanığın bahse konu dava ile ilgili olarak ….. …… ve tanık …..’ı tahliye ettirebileceğini, avukat bulacağını, bu iş için 45.000 Euro paraya ihtiyaç olduğunu söylediğini, sanığın bu parayı avukatlara, hâkim ve savcılara vereceğini belirterek paranın peşin olarak verilmesini istediğini, bu görüşmeden sonra tanık ……’la görüştüğünü, sanıkla yaptığı görüşmeden sonra ….. …… ve tanık …..’ın serbest kalma imkânlarının olmadığını söylemesi üzerine tanık ……’ın söz konusu miktardaki parayı eniştesi tanık ….. Sait aracılığıyla göndereceğini belirttiğini, tanık ….. Sait’in telefon numarasının 0 505 405 4. .. olduğunu, ocak ayının sonu veya şubat ayının başına rastlayan bir tarihte tanık ….. Sait’in kendisini telefonla arayarak parayı hazırladığını bildirdiğini, Bakırköy Adliyesi önünde buluşarak parayı poşet içerisinde teslim aldığını, paranın 30.000 Euro’luk kısmını aynı gün sanığa verdiğini, 15.000 Euro’luk kısmının ise kendisinde kaldığını, kalan parayı yine bu iş amacıyla kullandığını, parayı teslim ettikten sonra birkaç kez daha sanığın odasına uğradığını, 24.02.2010 tarihinde odasına yaptığı ziyarette sanığın bir kâğıda markalarını yazdığı iki adet cep telefonunu talep ettiğini, kâğıtta yazan bu cep telefonlarını aynı gün Teknosa Ömür Plaza Şubesinden satın alıp, yine aynı gün sanığa teslim ettiğini, faturanın sanık adına kesildiğini, yapılan alışveriş sırasında “Teknosa Kart” isimli bir de kart aldığını, kartın kendi adına düzenlendiğini, 15.02.2010 tarihinde ….. …… ile tanıklar ….. ve …… hakkında Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığını, davanın 2010/73 sırasına kayıt edildiğini, bu süreç içerisinde konuşmak için sanık ile Yenikapı sahilinde bulunan bir restoranda birkaç kez yemek yediklerini, yemeklerde 100-200TL arasında hesap ödediğini, o dönemde görüşmeleri gerektiğinde sanığın kendisini arayıp buluşma talep ettiğini, Bakırköy Metrosu önüne geldiğinde sanığın buradan kendisini aldığını, sanığın kendisini genellikle ……. .. numaralı hattan aradığını, duruşmanın yaklaştığı dönemde sanığın yanına her gün gidip gelmeye başladığını, ancak sanığın bu durumdan rahatsız olduğunu, kendisine tanık ……’la görüşmek istediğini söylediğini, tanık ……’ın yurt dışında olması nedeniyle telefonla görüşebileceklerini söylediğini, ancak sanığın telefonda görüşmeyi kabul etmediğini, bunun üzerine sanığa, kendisini tanık ……’ın eniştesi tanık ….. Sait’le görüştürebileceğini söylediğini, sanığın kabul etmesi üzerine sonraki günlerde tanık ….. Sait’le Bakırköy Metro İstasyonuna geldiklerini ve sanığın kendilerini 34 VUM 45 plaka sayılı aracı ile aldığını, bu sırada tanık Abdullah Alp’i de vekil olarak tutmuş olduklarını, sanığın tanık ….. Sait’i alarak avukat ile görüşmeye gittiğini, kalabalık olacağı gerekçesiyle kendisini götürmediklerini, daha sonradan sanık ile tanık Abdullah Alp arasında görüşme olmadığını duyduğunu, ilk duruşmanın olduğu gün duruşma bitiminden 5-10 dakika sonra sanığın kendisine ait olan 0 505 566 0. .. numaralı telefonla tanık ….. Sait’e ait 0 505 405 4. .. numaralı telefonu aradığını, bu sırada kendisinin de tanık ….. Sait’in yanında olduğunu, sanığın tanık ….. Sait’e duruşmanın sonucunu sorduğunu, duruşmanın olduğu günden birkaç gün öncesinden itibaren sanık ile görüşme yaptığı ……. .. numaralı telefona ulaşamamaya başladığını, daha sonra tanık ….. Sait’ten, sanığa ait 0 505 566 0. .. numaralı telefonu öğrendiğini, bu telefondan sanığı aradığını, ancak sanığın telefonu açmadığını ya da açıp sesini duyunca kapattığını, bunun üzerine sanığa 15-20 kez mesaj attığını ve mağduriyetini dile getirdiğini, kendisiyle görüştükleri dönemde sanığın Büyükçekmece ve Küçükçekmece Adliyelerinde tanıdığı insanlar olduğunu ve adliye ile ilgili işlerini hâlledebileceğini ima eden konuşmaları olduğunu, ancak isim vermediğini, yine bu görüşmelerden birinde sanığın yazmış olduğu “Özün Sözü & Sözün Özü” isimli kitabı kendisine hediye ettiğini, ayrıca sanığın kendisinden aldığı tanık …… ve ailesi hakkındaki iddianameyi okuyup yeşil fosforlu kalemle işaretlediğini, bu olayla ilgili olarak tanık …… ve ….. ……’in beraat ettiğini, tanık …..’ın ise mahkûmiyetine karar verildiğini, tanık ……’ın yurt dışından döndükten sonra kendisini arayıp Bakırköy Adliyesinde olduğunu söyleyerek sanığın odasının nerede olduğu sorduğunu, kendisinin de odanın yerini tanık ……’a tarif ettiğini, kısa bir süre sonra kendisinin de sanığın Bakırköy Adliyesindeki odasına gittiğini, ancak odanın kapısının kilitli olduğunu, bunun üzerine kapıda beklemeye başladığını, bir müddet sonra tanık ……’ın sanıkla tokalaşıp odadan çıktığını gördüğünü, çıkışta tanık ……’ın kendisine “Senin çarkına s…cağım.” dediğini, tanık ……’ın ilk duruşma sırasında kendisini arayıp bu iş olmadığı takdirde parasını geri alacağını söylediğini, sanığın daha sonra bu paraları ve hediyeleri aldığını kabul etmemesi üzerine tanık ……’ın kendisine senet imzalatarak takibe koyduğunu ve zor duruma düştüğünü,
Kovuşturma evresinde talimat yoluyla alınan ifadesinde; tanık ….. ve ….. ……’in, haklarındaki bir soruşturma kapsamında tutuklandıklarını ve yargılamanın Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesince yapıldığını, arkadaşı olan tanık ……’ın yurt dışından kendisini telefonla arayarak kardeşi ve annesinin tutuklandığını, iyi bir avukat tutup ilgilenmesini istediğini, bu telefon konuşması sırasında davanın henüz açılmamış olduğunu, telefon görüşmesi üzerine adliyeye giderek birkaç avukat temin etmeye çalıştığını, avukat olan tanık Abdullah Alp ile görüştüğünü ve kendisi ile vekâlet konusunda 8.000TL karşılığında anlaştıklarını, tanık Abdullah Alp’in dosyayla ilgilenebileceğini söyleyerek kendisinden 4.000TL aldığını, 4.000TL’yi de davanın bitiminde alacağını söylediğini, bu şekilde anlaştıktan sonra davanın avukat tarafından takip edileceğini düşündüklerini, ancak bu olay nedeniyle adliyeye birçok defa gidip geldiğini, tutuklama tarihinden yaklaşık 17-20 gün sonra 0531 377 0. .. numaralı cep telefonundan kendisine ait 0531 626 9. .. numaralı telefonu arayan bir şahsın Bakırköy Adliyesinde hâkim olduğunu, odasının adliyenin ikinci katında olduğunu söyleyip oda numarasını 2.. olarak bildirdiğini ve kendisiyle görüşmek istediğini ifade ettiğini, ancak ismini söylemediğini, bir dava dosyası nedeniyle arayış içinde olduğunu bildiğini, avukata ihtiyacı olduğunu söylediğini, yine davanın ne olduğunu sorduğunu, kendisinin de elinde olan evraka bakarak bilgi verdiğini, daha sonra sanığın odasına giderek kendisiyle fiilen tanıştığını, sanığın, kendisinde bulunan evrakı alarak incelediğini, avukat bulması hususunda yardımcı olacağını, hatta avukat tutacağını söylediğini, ayrıca ceza hâkimi olması nedeniyle boşlukta olan yasalarla ilgili savunma hazırlayacağını belirttiğini, ancak bu iş için para gerektiğini, bu konuyla ilgili birçok yere para dağıtımı yapacağını ifade ederek 45.000 Euro talebinde bulunduğunu ve dosyanın istediği mahkemeye düşürülmesini sağlayacağını, bağlantıları olduğunu söylediğini, kendisinin de sanık yanındayken tanık ……’ı telefonla aradığını ve sanığın 45.000 Euro para istediğini bildirdiğini, tanık ……’ın da birkaç gün düşüneceğini, bu rakamın çok olduğunu ve karşılayamayacağını söylediğini, aradan bir kaç gün geçtikten sonra tanık ……’ın eniştesinin 45.000 Euro’yu getirdiğini, söz konusu parayı tanık ……’ın eniştesi ile birlikte sanığın kapısına kadar getirdiğini, sanığı telefonla arayarak tanık ……’ın eniştesi ile beraber geldiklerini söylediğini, ancak sanığın ödemeyi kendisinin almasını ve yalnızca kendisiyle görüşmesi gerektiğini belirttiğini, bunun üzerine 45.000 Euro’yu yanında kimse olmadan sanığa verdiğini, ayrıca sanık ile tanık ……’ı birçok kez telefonla görüştürmek istediğini, ancak sanığın kendisi dışında kimseyle görüşmeyeceğini söylediğini, bu şekilde sanığa 45.000 Euro para verdiğini, ayrıca daha sonra iki adet Nokia marka telefonu kendisine hediye ettiğini, sanığın telefonların markasını ve niteliğini kendi el yazısıyla yazıp istediğini ve yazdığı not doğrultusunda telefonları Teknosa’dan alıp sanığa teslim ettiğini, ancak faturaların kendisinde kaldığını, yaptığı alışveriş nedeniyle kendi adına Teknosa indirim kartı verildiğini, bu belgeleri müfettişe teslim ettiğini, sanığa birçok defa mesaj attığını, ancak davanın duruşmasına bir hafta kala sanığın, kendisiyle olan iletişimini kestiğini, telefonlarına cevap vermez olduğunu, bu nedenle sanığa çok sayıda mesaj yazıp gönderdiğini, ancak sanığın geri dönüş yapmadığını, sonuç olarak bir daha telefonla görüşemediklerini, birkaç defa yüz yüze görüşmek için sanığın odasına gittiğini, ancak sanığın personele odasında olmadığını veya duruşması olduğunu söylettiğini, personel aracılığıyla kendisini odasından çıkarttığını, sanığın odasını da kilitlemesi sebebiyle yüz yüze görüşemediklerini, bir süre sonra tanık ……’ın, talebinin yerine getirilmediğini belirterek yaptığı ödemeyi kimden alacağını kendisine sorduğunu, ödemeyi kendisinin aldığını ve ödemek zorunda olduğunu söylemesi üzerine tanık ……’ın “Zaten muhatabım sensin, ben parayı sana verdim, sen de beni kimseyle görüştürmedin.” diyerek parayı kendisinden istediğini, bu nedenle sanığa senet verdiğini, senedin ödenmemesi nedeniyle icra takibine başlandığını ve takibin hâlen devam ettiğini,
Yargıtay 5. Ceza Dairesindeki ifadesinde ise; odasına gittiği sanığın, ……’ın annesi ve kardeşi ile ilgili iddianameyi eline alıp renkli kalemlerle “Birinci derecede annenin tahliyesi, ikinci derecede tanık ……’ın kardeşinin tahliyesi gerekir.” diyerek çizdiğini, ayrıca tanık ……’ın yakınlarının belirtilen suçtan 10-15 sene ceza alabileceğini, ancak bunun iki, üç veya beş seneye kadar çekilmesi gerektiğini kendisine söylediğini, sanığın eliyle çizdiği iddianameyi adalet müfettişine teslim ettiğini,
Mağdur … Toyran soruşturma evresinde; Yapı Kredi Sigorta Genel Müdürlüğünde çalıştığını ve yaklaşık yedi yıldır şirket adına kayıtlı 0 533 680 4. .. numaralı telefonu kullandığını, kendisine gösterilen ……. .. numaralı telefonu tanıdığını, bu numaranın Bakırköy Hâkimi olarak görev yapan sanığa ait olduğunu, 2010 yılında kardeşi olan tanık …..’in, bir kişinin ölümü ile sonuçlanan bir trafik kazasına karıştığını ve bu nedenle tutuklanarak hakkında kamu davası açıldığını, ortak bir tanıdıkları aracılığıyla yardımcı olması için sanığın yanına gittiklerini, yaptıkları görüşme sırasında sanığın kendisine “Hâkimin kulağına üflerim, ama bunun için onların talebi olacak, benim de bu talepleri karşılamam gerekecek, yemeğe götürmem ve hediye almam gerekecek.” dediğini, ne kadara mal olacağını sorması üzerine, sanığın “Büyük rakamlara mal oluyor ama 30.000TL versen yeter.” şeklinde cevap verdiğini, miktarın ne olduğunu sorunca da sanığın “Ne kadar çıkarabilirsen o kadar ver.” dediğini, görüşmeden sonra sanığın, cep telefonunu alarak kendisiyle irtibata geçeceğini söylediğini, kardeşinin kurtulması için sanığın istediği parayı ayarlamaya çalıştığını, ancak parayı bulamayınca temin edebildiği 5.000TL’yi Bakırköy Adliyesine yakın bir otoparkta sanığa verdiğini, buna rağmen sanığın, kardeşi tanık …..’in davasına hiçbir katkıda bulunmadığını,
Kovuşturma evresinde ise; kardeşi olan …..’in bir trafik kazası nedeniyle cezaevine girdiğini, bir vasıta ile sanıkla tanıştığını, sanıktan, kardeşinin durumu ile ilgili kendilerini yönlendirmesini ve yol göstermesini rica ettiğini, sanığın kendi bilgisi ve tecrübesiyle nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda görüşlerini söylediğini, bunun üzerine sanığa 5.000TL para verdiğini, parayı sanık kendisine yardımcı olduğu ve sonradan da olacağı için verdiğini, sanığın yalnızca fikren yardımda bulunduğunu, sanık hakkında şikâyetçi olmadığını,
Tanık … soruşturma evresinde; Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesinde zabıt kâtibi olarak görev yaptığını, bu mahkemeye de Bağcılar 2. Sulh Ceza Mahkemesinden geldiğini, 2003 yılından beri Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesinde çalıştığını, sanığı, 2007 yılına kadar aynı mahkemede birlikte çalışmaları nedeniyle tanıdığını, ……. .. numaralı hattın kendi adına kayıtlı olduğunu, bu hattı oğluna vermek niyetiyle 2010 yılı başlarında Bakırköy Osmaniye civarındaki bir bayiden aldığını, bayiden çıktığı sırada sanıkla karşılaştığını, sanığın bu hattı görmesi üzerine kendisinden istediğini, hattı vermemek için gönülsüz tavırlar sergilemesine karşın sanığın “Ne olacak? Merak etme!” demesi üzerine hattı verdiğini, sanığın bu hattı hangi amaçla kullandığını bilmediğini, hat bedelini kendisine ödeyip ödemediğini hatırlamadığını,
Kovuşturma evresinde ise; Bağcılar 2. Sulh Ceza Mahkemesi ve devamı olan Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesinde hâkim olan sanık ile birlikte çalıştığını, kendisini bu sebeple tanıdığını, 2007 yılında sanığın yetkisinin değişmesi üzerine Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi olduğunu, ……. .. numaralı hattı 2010 yılında oğlu için satın aldığını, Osmaniye’de bulunan bir Turkcell bayisinden bu hattı satın aldıktan sonra sanıkla karşılaştıklarını, sanığa, önce hat aldığını sonra telefon alacağını söylediğini, sanığın hattı istemesi üzerine kendisine verdiğini, sanığın hattı daha sonra kendisine iade edebileceğini düşündüğünü, ancak oğluna telefon almadığı için hattı sanığa verdiğini unuttuğunu, sanığın hattın ücretini kendisine ödeyip ödemediğini hatırlamadığını, hattı kendisinden neden aldığını ve ne amaçla kullandığını bilmediğini,
Tanık … soruşturma evresinde; olay tarihinden önce annesi ….. …… ve kardeşi tanık …..’ın oturdukları evde yapılan aramada babasına ait silahların bulunması üzerine kardeşi ve annesinin tutuklandığını, arkadaşı olan katılanın adliyedeki hâkim ve savcıları tanıdığını söyleyerek kardeşi ve annesinin tahliye edilebileceğini söylediğini, hâkim ve savcılara bir miktar para vermek için kendisinden para istediğini, 60 yaşında olan ve sağlık sorunları bulunan annesinin cezaevinden kurtulmasını sağlamak amacıyla katılana, eniştesi tanık ….. Sait aracılığıyla 30.000 Euro para verdiğini, katılanın bu parayı kardeşinin ve annesinin dosyalarına bakan … isimli bir hâkime ve ismini hatırlamadığı bir savcıya verdiğini söylediğini, sonrasında da her hafta 500 – 1.000TL civarındaki parayı annesine bakması için katılana gönderdiğini, yine kendisi için silah ruhsatı alabileceğini söylemesi üzerine katılana 18.000 Dolar daha para verdiğini, katılanı denemek amacıyla sanığın yanına gittiğini, para alıp almadığını sorduğunu, ancak sanığın almadığını bildirdiğini söylediğini, aslında sanıkla görüşmediğini, katılanın ise gerçekten sanıkla görüştüğünü düşünerek buna itiraz ettiğini, hatta sanığa telefon bile aldığını söyleyip telefonların faturalarını gösterdiğini, katılandan 30.000 Dolar ve 18.000 Dolar için senet aldığını, bu senetleri de tahsil etmesi için Avukat Atalay Aslankurt’a verdiğini, paraları katılana tanık ….. Sait aracılığı ile verdiğini, tanık ….. Sait’in bu paraları katılana kapalı zarf içerisinde verdiğini,
Kovuşturma evresinde ise; olay tarihinde Almanya’da yaşadığını, ancak Türkiye’ye gidiş geliş yaptığını, annesi ….. …… ve kardeşi tanık …..’ın babasından kalan silahlar nedeniyle tutuklandıklarını, bunun üzerine Türkiye’ye döndüğünü ve annesi ….. …… ve kardeşi tanık …..’ın serbest bırakılmaları için daha önceden tanımadığı katılan ile tanıştığını, katılanın, kendisine yardımcı olacağını, hatta hâkim ve savcı tanıdığını söylediğini, bunun üzerine kendisinden önce 100.000 Euro talep ettiğini, ancak o miktarda parayı vermeyeceğini söyleyince bu kez 40.000 Euro istediğini, bu parayı sanığa vereceğini belirttiğini, ayrıca katılanın, kendisinden sanığa vereceğini ifade ederek 1.000 Euro da cep telefonu parası aldığını, daha sonra konuştuklarında “Bu celse salınacak.” dediğini, annesinin tahliye olduğunu, ancak kardeşinin tutukluluk durumunun devamına karar verildiğini, belirtilen miktardaki parayı katılana verdiğini avukatına söylediğinde, avukatının “Düzenbazlara niye para veriyorsunuz? Hayal dünyasında yaşıyorsunuz.” dediğini, bunun üzerine katılandan verdiği parayı istediğini, katılanın da “Borcum namus borcu, …’dan bu parayı geri alıp sana ödeyeceğim.” dediğini, yine de katılandan, borçlu olduğuna dair senet aldığını, ödeyeceğini söylemesine karşın katılanın hâlen borcunu ödememiş olduğunu, sanık ile hiç karşılaşmadığını, paranın sanığa verildiğini katılandan duyduğunu, sanığa 40.000 Euro’yu bizzat kendisinin vermediğini, katılana vermek üzere parayı eniştesi olan tanık ….. Sait’e verdiğini, tanık ….. Sait ile bu olay nedeniyle konuşmadığı için katılan ile birlikte sanığın odasının kapısına kadar gidip gitmediği konusunda bilgisinin olmadığını, her ne kadar daha önceki beyanlarında paranın 30.000 Euro olduğunu söylemiş ise de verdiği paranın gerçek miktarının 40.000 Euro olduğunu, bu para karşılığında katılandan aldığı senedi icraya koyduğunu, katılana silah ruhsatı için 18.000 Dolar vermediğini, ancak bir arkadaşı için silah ruhsatı alma konusunda katılan ve arkadaşının konuştuklarını ve 18.000 Dolar’dan bahsettiklerini bildiğini, kendi silah taşıma ruhsatının zaten olduğunu, katılanın, kendisinden aldığı parayı sanığa bizzat verdiğini görmediğini, ancak çok sıkıştırmasına rağmen katılanın parayı sanığa verdiğini söylemekte ısrar ettiğini, katılanın sanığın arkasından iş çevirmiş de olabileceğini,
Tanık … soruşturma evresinde; katılanı tanıdığını, ifade tarihinden yaklaşık iki yıl kadar önce kayınbiraderleri olan tanıklar …… ve ….. ile kayınvalidesi ….. ……’in evlerinden silah çıkması üzerine tutuklanmaları nedeniyle katılanla görüştüğünü, bir miktar parayı katılana götürdüğünü, paranın miktarını hatırlamadığını, ancak yabancı para olduğunu bildiğini, katılanla adliye önündeki bir büfede buluştuklarını, poşet içerisindeki parayı katılana verdikten sonra birlikte adliyeye girdiklerini, üst katlara çıktıklarını, bir odanın önünde kendisi dışarıda beklerken katılanın odaya girip bir müddet sonra çıktığını, katılanın parayı ne yaptığını bilmediğini, bu tarihten sonra katılanla birlikte adliye civarında, sonradan sanık olduğunu teşhis ettiği bir hâkimle görüştüklerini, sanıkla tutacakları avukat ve izleyecekleri yol üzerine konuştuklarını, konuşmaları sırasında herhangi bir para alışverişinin söz konusu olmadığını, katılanın sanık için aldığı telefonlar hakkında bilgisinin bulunmadığını, sanığın, kayınvalidesi ….. …… tahliye olduktan sonra kendisini telefonla aradığını, yaptıkları görüşme sırasında sanığa, tanık …..’ın tahliye olmadığını söylediğini,
Kovuşturma evresinde ise; sanığı tanımadığını, kayınbiraderi tanık ….. ile kayınvalidesi ….. ……’in tutuklu olduklarını, diğer kayınbiraderi tanık ……’ın ise yurt dışında bulunduğunu, kendisinden başka kimselerinin olmadığını, tanık ……’ın yurt dışından kendisini telefonla arayarak “Bir arkadaşa para götüreceksin.” dediğini, parayı niçin götüreceğini sormadığını, tanık ……’ın bir arkadaşı vasıtası ile kendisine gönderdiği para ile kayınvalidesi ….. ……’in maaşından aldığı bir miktar parayı katılana götürüp verdiğini, götürdüğü paranın miktarını tam olarak hatırlayamadığını, katılanın, kendisini kafeteryada bekleyeceğini söylediğini ve yeri tarif ettiğini, bunun üzerine kendisinin de Bakırköy Adliyesinin önlerindeki bir kafeteryanın önünde poşet içindeki parayı katılana verdiğini, Çağlayan Adliyesinde müfettiş tarafından ifadeye çağrıldıktan sonra tanık ……’a bu paranın ne olduğunu sorduğunu, ancak tanık ……’ın bu parayı borç verdiğini söylediğini, kendisinin de fazla teferruata girmediğini, hâkim olan sanığı tanımadığını, parayı verdiği sırada katılan ile aralarında bir konuşma geçmediğini, sonrasında tarihini hatırlayamadığı bir dönemde katılan ile beraber Bakırköy Adliyesinde bir hâkimin odasına gittiklerini, hâkimin ismini hatırlayamadığını, kendisiyle nasıl bir yol izleyeceklerine dair konuştuklarını, aralarında herhangi bir para alış verişi olmadığını, ayrıca söz konusu hâkimi telefonla aramadığını, onun da kendisini aradığını hatırlamadığını, senet ile ilgili bir şey bilmediğini, olay tarihinde çok karışık bir dönem geçirdiklerini, bu nedenle çoğu şeyi ayrıntılı olarak hatırlayamadığını, HSYK müfettişine vermiş olduğu ifadesinin, olayın hemen sonrasında alınması sebebiyle doğru olduğunu,
Tanık …; olay tarihinde silah yakalatması nedeniyle tutuklandığını ve Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını, ağabeyi tanık …… hakkında da aynı konuda bir yargılama olması nedeniyle yakalama emri çıkarıldığını, annesi ….. …… ile aynı dönemde cezaevinde bulundukları sırada tanık ……’ın yurt dışında olduğunu, sanığa herhangi bir şekilde para teklifi yapılıp yapılmadığı konusunda bir bilgisinin bulunmadığını, zaten sanığı tanımadığını, tanık ….. Sait’in, eniştesi olduğunu, ancak sanıkla görüşüp görüşmediğini bilmediğini, yalnızca cezaevinde olmaları nedeniyle avukat tutulması şeklinde yardımları olduğunu,
Tanık …; olay tarihinde tanık ….. ve ….. …… hakkında soruşturma başlatıldığını ve soruşturma kapsamında ikisinin de tutuklandığını, katılanın bu kişilerin avukatlığını yapmaları için kendilerine geldiğini, ortağı ile birlikte ilk başta anılan kişilerin müdafiliğini üstlenmeyi kabul etmediklerini, ancak tanık ……’ın İstanbul’daki ortağı olan Cem isimli şahsın gelip kendileriyle görüşmeleri üzerine adı geçenlerin müdafisi olmayı kabul ettiklerini, tutuklularla cezaevinde görüştüklerini, evrakı incelediklerini ve buna göre tutuklamaya itirazları, tahliye taleplerini yerine getirdiklerini, bu arada adı geçenlerden vekâlet ücreti de aldıklarını, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinde tanıklar …… ve ….. ile ….. …… hakkında dava açıldığını, buradaki davayı da takip ettiklerini, ancak sürekli olarak telefonda rahatsız edildikleri ve alakasız şeylerle meşgul edildikleri için telefonlara çıkmamaya başladıklarını, bu arada müdafilik görevlerini devam ettirdiklerini ve davanın Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinde sonuçlandığını, bu dava devam ederken yukarıda belirttiği üzere sürekli olarak katılan ve tanık …… tarafından aranmaları ve rahatsız edilmeleri nedeniyle telefonlarına çıkmadıkları için sanığın kendilerini telefonla aradığını ve “Adliyedeyseniz bana uğrayabilir misiniz?” dediğini, kendisinin de adliyede olduğu bir sırada sanığın yanına uğradığını, sanığın, kendisine aldıkları bu davada tutukluların yakını olduğunu, ancak yakınlarının kendileri hakkında avukat olarak ilgisiz kaldıklarını söyleyip serzenişte bulunduklarını söylediğini, kendisinin de yanıt olarak durumun böyle olmadığını, avukatlık görevini ifa ettiğini anlattığını, dava sonuçlandıktan sonra tanık ……’ın alacaklı, katılanın ise borçlu olduğu bir senedin icra takibi yapılmak üzere birlikte çalıştıkları tanık Hasan Atalay’a verildiğini, tanık Hasan Atalay’ın da icra takibi için başvuruda bulunduğunu, daha sonra katılanın bu alacağının kaynağının tanık ……’dan alınarak sanığa verilen para olduğunu iddia ederek borçlu olmadığını söylediğini, kendilerinin de bu işe bir hâkimin adının karışması nedeniyle takip yapmaktan vazgeçtiklerini,
Tanık …; tanıklar …… ve ….. ile ….. ……’in avukatlığını aynı büroda birlikte çalıştıkları tanık Abdullah Alp ile birlikte üstlendiklerini ve adı geçenlerden vekâlet ücreti de aldıklarını, bu işi takip ederken tutuklu olan müvekkiller için tahliye talebinde ve itirazlarda bulunduklarını, duruşmalara katıldıklarını, ancak avukatlığını üstlendikleri kişilerin çevrelerinin geniş olduğunu, duruşmalara kalabalık geldiklerini ve duruşma süresince bu işi başka yolla hâlletme içerikli konuşmalar yaptıklarını, buna rağmen vekâlet ilişkisini hukuki çerçeve içerisinde devam ettirdiklerini, sözlü olarak da müvekkillerinin bu tür işlerin, yani başka yönde işi hâlletme düşüncelerinin doğru olmadığını defalarca izah ettiklerini, tanık …..’ın 6136 sayılı Kanun’un 13. maddesinin ikinci fıkrası gereğince ceza aldığını, diğer müvekkillerinin ise beraat ettiğini ve bu kararların Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, sanığın katılandan maddi menfaat temin ettiğine ilişkin müfettişe ifade vermeden önce herhangi bir duyum almadığını, müvekkillerinin de herhangi bir şekilde sanığa söz konusu dava ile ilgili tavassut yapması veya başka bir şekilde işi hâlletmesi için para verdiklerine dair bir beyanlarına tanık olmadığını,
Tanık …; olay tarihinde Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev yaptığını ve hâlen aynı görevi devam ettirdiğini, Mahkemelerinin 2011/260 esas sayılı dosyasında sanık olarak yargılanan tanık ….. hakkındaki dava ile ilgili olarak, o tarihlerde HSYK başmüfettişi ve müfettişi tarafından tanık olarak ifadesinin alınması nedeniyle sanık hakkındaki iddiadan haberdar olduğunu, müfettişe verdiği ifadesinde belirttiği gibi taksirle ölüme neden olma suçundan sanık hakkındaki kamu davasının Asliye Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararı ile Mahkemelerine geldiğini, sürücü koltuğunda kimin oturduğu ve aracı dosyanın sanığının mı yoksa yakını olan bir başka kişinin mi kullandığı yönünde çelişkili ifadeler olduğunu hatırladığını, dosyanın hâlen derdest olduğunu, söz konusu dava dosyası veya Mahkemelerindeki başka bir dosya ile ilgili olarak sanığın gelip kendilerine herhangi bir şey söylemediğini, belirtilen tarihlerde iş yoğunluğu nedeniyle sanıkla uzun süre görüşemediğini,
Tanık …; Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşma savcısı olarak görev yaptığını, Mahkemelerinde derdest olan 2011/260 esas sayılı dosya ile ilgili sanığın kendisiyle herhangi bir görüşmesi olmadığını, bu konuda HSYK başmüfettişine vermiş olduğu ifadesini aynen tekrar ettiğini,
Tanık …; olay tarihinde Bakırköy Adliyesinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığını, Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 2011/262 esas sayılı dava dosyasının sanığı olan tanık ….. hakkındaki soruşturmayı kendisinin yaptığını, iddianameyi de tutuklu olarak kendisinin düzenlediğini, görevsizlik kararı verilip verilmediğini hatırlamadığını, sanığı olay tarihinde tanımadığını, ismini sonradan öğrendiğini, ancak kendisiyle şahsen görüşmediğini, sanığın soruşturma evresinde kendisinden herhangi bir talepte bulunmadığını,
Tanık …; 19.03.2012 tarihinde HSYK başmüfettişi Nevzat Arslan’a tanık sıfatıyla yazılı olarak verdiği ifadesini tekrar ettiğini, 2010 yılında Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesinde iddia makamı olarak görev yaptığını, tanık …..’in sanık olarak yargılandığı derdest bir dosyaları olduğunu, yemek yedikleri bir sırada sanığın, tanık …..’in yakını olduğunu söyleyerek tahliyesi konusunda yardımcı olup olamayacağını sorduğunu, kendisinin de yardımcı olamayacağımı söylediğini, zaten söz konusu dosya hakkında da ağır ceza mahkemesine görevsizlik kararı verdiklerini, sonrasında da bu konuda ilgili hâkimle bir görüşmeleri olmadığını,
Tanık …; sanığı daha önceden tanımadığını, HSYK başmüfettişliğince ifadesi alındıktan sonra olaydan haberdar olduğunu, ifadesinin alındığı tarihte Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görevli hâkim olduğunu, mahkemelerinde görülmekte olan 2011/260 esas sayılı dava dosyasının sanığının tanık ….. olduğunu, sanığın bu dava nedeniyle herhangi bir şekilde bir talep veya tavassutta bulunmadığını,
Tanık Gülcan Arkçı; daha önce HSYK Başmüfettişine vermiş olduğu ifadesinin doğru olduğunu, ifade verdiği tarihte Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi olarak görev yaptığını, mahkemelerinde görülen 2011/260 esas sayılı dava dosyasının sanığı olan tanık ….. lehine veya aleyhine bir işlem yapılması yönünde sanığın herhangi bir talep ve tavassutta bulunmadığını, sanığı daha önceden de tanımadığını,
Tanık …; İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev yaptığını, sanığı tanıdığını, yaklaşık üç yıl süre aynı adliyede görev yaptıklarını, ancak sanıkla hiçbir hukukunun olmadığını, birbirlerinin odasına gitmediklerini, tanık ….. ismini ve hakkında görevsizlik kararı verdiklerini hatırladığını, bu dosyada başka birisinin asıl sanık olduğu iddialarını da anımsadığını, belirtilen dosya için kendisine tavassut girişimi için gelen kimsenin olmadığını, sanığın da bu dosya için geldiğini hatırlamadığını,
Tanık …; 2007 yılında Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi Hâkimi olarak atandığını ve hâlen Adalet Komisyonu Başkanı olarak görev yaptığını, “Rumeli TV” markasının, Markalar Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname gereğince kullanmama sebebine dayalı iptal davasının kendi görevli olduğu mahkemede görüldüğünü, sanığı tanıdığını, 2008 yılında sanığın kendisini ziyarete gelerek anılan markanın iptaline yönelik karar verilmesi için yardımcı olmasını istediğini, yargılama sonunda ise davanın reddine karar verildiğini, başka bir deyişle sanığın tavassutta bulunduğunun aksine bir karar çıktığını, HSYK başmüfettişliğinde sanığın gelir durumu ve yaşantısına ilişkin beyanlarının duyuma dayalı olduğunu,
Tanık … soruşturma evresinde; oğlu olan tanık ….. hakkında Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde taksirle ölüme neden olma suçundan yürütülen bir yargılama olduğunu, bu yargılama ile ilgili olarak tanık …..’in bir müddet tutuklu kaldığını, sanığı tanımadığını, ancak ismini duyduğunu, ayrıca kızı olan mağdurun söz konusu yargılama için adliyeye gittikleri sırada sanıkla görüştüğünü bildiğini, görüşme içeriğinden bilgisinin bulunmadığını, yargılamanın yapıldığı dönemde mağdurun, borcu olduğundan bahisle kendisinden 5.000TL para istediğini, aile olarak zor durumda olmalarına rağmen bu parayı aralarında toplayıp mağdura verdiklerini, mağdurun bu parayı ne amaçla kullandığını bilmediğini, kendisine ait telefonlarla mağdurun sanıkla görüşmüş olabileceğini, ancak kendisinin sanık ile telefonla veya yüz yüze görüşmesinin söz konusu olmadığını,
Kovuşturma evresinde ise; oğlu olan tanık …..’in bir trafik kazası sonucu ölüme sebebiyet verdiği iddiası ile Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu olarak yargılandığını, yargılamanın hâlihazırda devam ettiğini, mağdurun, kızı olduğunu, daha önceden tanımadığı sanık ile mağdur arasında bir görüşme olduğunu sonradan mağdurdan duyduğunu, mağdurun, kredi kartı borcunu ödemek amacıyla kendisinden para istediğini, aile arasında topladıkları 5.000TL’yi mağdura verdiklerini, bu paranın mağdur tarafından sanığa verilip verilmediğini bilmediğini, mağdurun bu konuda kendisine bir şey söylemediğini, sanıkla telefonda konuşmadığı gibi yüz yüze de görüşmediğini, müfettişin kendisine gösterdiği resimle ilgili ne söylediğini hatırlamadığını, söz konusu 5.000TL parayı kredi kartından dolayı mağdura verdiklerini, ancak soruşturma evresindeki ifadesinde bu hususu belirtmemiş olabileceğini,
Tanık … soruşturma evresinde; 2009 yılında karıştığı bir trafik kazası sonucu taksirle ölüme neden olma suçundan tutuklandığını ve yüz gün tutuklu kaldığını, hakkındaki yargılamanın Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ettiğini, tutuklandığı dönemde ailesinin bu suçtan daha az ceza alması amacıyla yardım çabasına giriştiğini, cezaevinden çıktıktan sonra ablası olan mağdurun bahse konu olayla ilgili olarak yardım etmesi karşılığında sanığa 5.000TL para verdiğini duyduğunu, kendisinin de bir keresinde Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya katıldıktan sonra, hakkında açılacak tazminat davası nedeniyle yardım almak amacıyla sanığı ziyaret ettiğini, sanığın, kendisini çok samimi bir şekilde, aile dostu gibi karşıladığını, sanığa verilen parayı geri talep etme gibi bir niyetlerinin olmadığını,
Kovuşturma evresinde ise; olay tarihinde bir trafik kazası sonucu ölüme sebebiyet verdiği iddiası ile Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu olarak yargılandığını, yüz gün kadar tutuklu kaldığını, yargılama konusu olayın cezaevinde bulunduğu sırada gerçekleştiğini, konuya ilişkin bilgisinin bulunmadığını, cezaevinden çıktıktan sonra ablası olan mağdurun sanığa 5.000TL para verdiğini duyduğunu,
Beyan etmişlerdir.
Sanık …; Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinde herhangi bir iş takip etmediğini, katılanın bilirkişilik ve dedektiflik yaptığını söyleyerek odasına geldiğini ve bu şekilde tanıştıklarını, katılanın “Kutsan” adlı bir şirketinin olduğunu ifade ettiğini, internette yaptığı araştırmada böyle bir şirketin bulunması nedeniyle katılanın kendisine güven verdiğini ve bu nedenle katılanla görüşmeye başladığını, katılana kendi yazdığı “Özün Sözü & Sözün Özü” isimli kitabı hediye ettiğini, katılanın kapalı çarşıda spot piyasada cep telefonu ticareti yapan bir akrabası olduğunu söylemesi üzerine parasını ödeyerek iki adet cep telefonu satın aldığını, ancak katılanın bu telefonların faturasını getireceğini söylemesine rağmen getirmediğini, yaptığı araştırmada bilirkişi listesinde bulunmadığını öğrendiği katılan ile bir ara yanında getirdiği vergi dairesi çalışanı yakınıyla bir daha görüşmediğini, katılanın adliyede ve başka kurumlarda iş takip ettiğini, hâkim ve savcıların ismini kullandığını ve iş sahibi kişilerden hâkim ve savcılara veya resmi dairelerde çalışanlara vereceğini söyleyerek menfaat temin ettiğini öğrenmesi üzerine kendisiyle ilişkisini kestiğini, suçlamaları kabul etmediğini, gerçekle uyuşmayan bir soruşturma yapıldığını, katılanın önceki beyanlarında 30.000 Euro’yu, sonraki beyanlarında ise 45.000 Euro’yu kendisine verdiğini iddia ettiğini, usulüne uygun olarak mal beyanında bulunduğunu, HSYK müfettişinin edindiği tüm gelirleri nazara almadan gelirlerinde açık olduğunu ileri sürdüğünü, soruşturmanın kurgulanmış olduğunu, katılan dedektiflik yaptığını iddia etmesine karşın buna ilişkin hiçbir kanıt ve belge sunmadığını, katılanın beyanları ile tanık ……’ın anlatımlarının çeliştiğini, yalanları ortaya çıkınca katılanın, kendisine para verdiğini iddia etmeye başladığını, anlatımlarının çelişkili olduğunu, müfettişin katılan tarafından gönderilen mesajlara cevap vermemesini suçu kabul etmek olarak ileri sürdüğünü, bu hususun doğru olmadığını, katılana bunu sorduğunda, “İş takibi için böyle işler yapılır.” şeklinde cevap verdiğini, sanık olarak yargılanmanın zor bir şey olduğunu, herkesin herkesi bu şekilde suçlayabileceğini, müfettişin, katılanın çelişkili beyanlarını kendisine sorması gerektiğini, soruşturmada lehe ve aleyhe olan delillerin toplanmadığını, bu dosyada dolandırılanın tanık …… olduğunu, katılanın kendisini bu konuya alet ettiğini, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine kesinlikle tavassut girişiminde bulunmadığını, mağdurla, aile dostu olan ve oğlu Ali Erol Turan’ın sünnet düğününde Yusuf Avcı vasıtasıyla tanıştığını, mağdurun Selanik göçmeni ve hemşerisi olduğunu, sigortacılık yaptığını, hayat sigortası poliçelerini adliyede satabilmek için referansını kullanmak istediğini söyleyerek yanına geldiğini, iddia edildiği gibi Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde ve Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesinde yargı mensupları nezdinde herhangi bir girişiminin olmadığını, tanık …..’in hakkındaki beyanlarını kabul etmediğini, kendisiyle samimi olmadığını, müfettişlere yaranmak için aleyhinde ifade verdiğini, mağdurla parasal bir ilişkisinin olmadığını, mağdurun beyanları ile babası olan tanık Basri’nin anlatımlarının çeliştiğini, öncelikle beraatini talep ettiğini, mahkûmiyet verilecekse hakkında CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanmasını talep ettiğini savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın suç tarihinde yürürlükte bulunan “Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” başlıklı 255. maddesi; “Görevine girmeyen ve yetkili olmadığı bir işi yapabileceği veya yaptırabileceği kanaatini uyandırarak yarar sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde iken, suç tarihinden sonra 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 89. maddesiyle “Nüfuz ticareti” başlığıyla;
“(1) Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kişinin kamu görevlisi olması halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Menfaat temini konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(3) Birinci fıkrada belirtilen amaç doğrultusunda menfaat talebinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi ya da menfaat teklif veya vaadinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi hallerinde, birinci fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında indirilir.
(4) Nüfuz ticareti suçuna aracılık eden kişi, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
(5) Nüfuz ticareti ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü gerçek kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilileri, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
(6) İşin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunmanın müstakil bir suç oluşturduğu hallerde kişiler ayrıca bu suç nedeniyle cezalandırılır.
(7) Bu madde hükümleri, 252 nci maddenin dokuzuncu fıkrasında sayılan kişiler üzerinde nüfuz ticareti yapılması halinde de uygulanır. Bu kişiler hakkında, Türkiye’de bulunmaları halinde, vatandaş veya yabancı olduklarına bakılmaksızın, resen soruşturma ve kovuşturma yapılır.” biçiminde değiştirilmiştir.
Maddenin ilk hâlinde suç, ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilen bir suç olduğundan fail yönüyle özgü suç olarak kabul edilmişken, 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle her gerçek kişinin suçun faili olacağı kabul edilmiş, failin kamu görevlisi olması, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli olarak hüküm altına alınmıştır.
6352 sayılı Kanun ile maddede yapılan değişiklikle suç, rüşvet suçu gibi bir karşılaşma suçuna dönüştürülmüş, işinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi de suçun faili olarak kabul edilmiştir.
Söz konusu değişikliğin gerekçesinde; önceki düzenlemenin, kamu görevlisi olmayan ve fakat kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle menfaat temin eden kişilerin cezasız kalmasına neden olduğu, bu gibi durumlarda bir aldatma söz konusu ise, sorunun dolandırıcılık suçu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, ancak, aldatma olmadan da “Nüfuz ticareti” yani yetkili olmadığı bir işten yarar sağlama olgusunun gerçekleşebileceği, bu gibi durumların yaptırım altına alınabilmesi için madde hükmünün başlığıyla birlikte değiştirildiği belirtilmiştir.
Suçun her iki düzenleniş biçiminde de faile yarar sağlayan iş sahibi meşru zeminde olmadığının bilincindedir. Çünkü hukuka uygun ya da aykırı bir işi yaptırmak için kamu görevlisine yarar sağlamanın hukuka aykırı olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Bu durumda faile yarar sağlayan kişi mağdur değildir. Bu suçta iş sahibinin sağladığı yarar hukuka aykırı bulunmakta ve müsaderesi gerekmektedir (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Cilt V, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 7202-7203).
Her iki düzenlemede de suçun mağduru, kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olmaktan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi için girişimde bulunularak, güvenilirliği ve işleyişi tehlikeye veya zarara sokulan kamu idaresidir (Zeki Hafızoğulları-Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Millete ve Devlete Karşı Suçlar, US-A Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara 2016, s. 63). Dolayısıyla bu suçta yapılan yeni düzenlemede de kanun koyucunun yeni veya farklı bir mağdur öngördüğü söylenemeyecektir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hırsızlık suçundan yürütülen bir soruşturma kapsamında, çalıntı malların bulunması amacıyla Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 05.01.2010 tarihli ve 130 müteferrik sayılı arama ve el koyma kararı uyarınca 06.01.2010 tarihinde ….. …… ve tanık …..’ın ikamet ettiği Bahçelievler Siyavuşpaşa Mahallesi …… adresinde bulunan evde yapılan arama sırasında arama, yakalama ve el koyma tutanağında belirtilen silahların ele geçirildiği ve ….. …… ile tanık …..’ın tutuklandıkları, adı geçenlerle birlikte tanık …… hakkında da 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davası açıldığı ve davanın Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/73 esas sırasına kaydedildiği, belirtilen tarihlerde yurt dışında bulunan tanık ……’ın katılanla irtibat kurarak tutuklu olan annesi ….. ve kardeşi tanık …..’ın serbest bırakılması için kendisinden yardım talep ettiği, katılanın, ….. …… ve tanık …..’ın tahliyelerini sağlayabilmek için Bakırköy Adliyesinde girişimlerde bulunduğu sırada bunu duyan Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi olarak görev yapan sanığın, daha önce çalıştığı adliyede kâtibi olan tanık …… adına kayıtlı ve sim kartı alındıktan sonra sürekli olarak sanık tarafından kullanılan 0531 377 0. .. numaralı telefondan katılana ait 0531 626 9. .. numaralı telefonu arayıp, Bakırköy Adliyesinde hâkim olduğunu söyleyerek adliyenin ikinci katında bulunan 2.. numaralı odaya gelmesini istediği, katılanın da 2010 yılı Ocak ayı ortalarında sanığın görev yaptığı 3. Asliye Ceza Mahkemesinin hâkim odasına gittiği, burada sanığın katılana ….. …… ve tanık …..’ın yargılandığı dava ile ilgili olarak 45.000 Euro para verilmesi durumunda, bu kişilerin tahliyesini sağlayabileceğini, bu parayı avukatlara, hâkim ve savcılara vereceğini söylediği, katılanın bu durumu tanık ……’a bildirdiği, tanık ……’ın da vergi dairesinde çalışan eniştesi tanık ….. Salih aracılığıyla 2010 yılı Ocak ayı sonu veya Şubat ayı başında 45.000 Euro parayı katılana gönderdiği, katılanın Bakırköy Adliyesinin önünde poşet içerisindeki paraları teslim aldığı, katılan ile tanık ….. Salih’in birlikte Bakırköy Adalet Sarayında sanığın görev yaptığı 3. Asliye Ceza Mahkemesinin hâkim odasına gittikleri, tanık ….. Salih’in oda dışında beklediği, katılanın bu paranın 30.000 Euro’sunu sanığa verdiği, daha sonraki zamanlarda da sanığın yanına birkaç kez gittiği, 24.02.2010 tarihinde sanığın, odasına gelen katılandan bir kâğıda el yazısıyla marka ve modelini yazdığı iki adet cep telefonunun alınmasını talep ettiği, katılanın da Ömür Plaza isimli iş yerinde bulunan Teknosa Mağazasından 1.318TL değerindeki bu telefonları alarak sanığa teslim ettiği,
Katılanın şikâyeti çerçevesinde yapılan soruşturma sırasında sanığın kullanımında bulunan 0531 377 0. .. numaralı telefonun 0533 680 4. .. numaralı telefonla çok fazla sayıda görüşme yaptığının tespit edilmesi üzerine telefonu kullanan mağdurun ifadesi doğrultusunda soruşturmaya başlandığı, toplanan delillere göre; mağdurun, kardeşi olan tanık …..’in trafik kazası sonrası tutuklanması üzerine kuzeni Yusuf Avcılar’ın tanıdığı olan sanığın odasına giderek kardeşine yardımcı olmasını istediği, sanığın “Hâkimin kulağına üflerim, ama bunun için onların talebi olacak, benim de bu talepleri karşılamam gerekecek, yemeğe götürmem ve hediye almam gerekecek.” dediği, mağdurun, bunun kendisine ne kadara mal olacağını sorması üzerine sanığın “Büyük rakamlara mal oluyor ama 30.000TL versen yeter.”, bu miktarın büyük olduğunu söylediğinde ise “Ne kadar çıkarabilirsen o kadar ver.” şeklinde cevap verdiği, mağdurun odadan ayrıldığı sırada sanığın talebi üzerine telefon numarasını verdiği, bir süre sonra sanığın mağduru telefonla aradığı, mağdurun da Bakırköy Adliyesi yakınındaki bir otoparkta buluşup toplayabildiği toplam 5.000TL parayı sanığa verdiği, tanık ….. hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldıktan sonra da, sanığın, Mahkemenin Duruşma Savcısı olan tanık …..’e tutuklu bulunan dosyanın sanığı tanık …..’in yakını olduğunu söyleyerek tahliyesi konusunda yardımcı olmasını istediği, ancak tanık …..’in, sanığın bu talebini kabul etmediği iddia edilen olayda;
Sanık aşamalarda suçlamaları kabul etmediğini, hakkında gerçekle uyuşmayan bir soruşturma yapıldığını, ilk olayda kendisine verildiği iddia edilen paranın miktarı konusunda katılan ve tanık ……’ın ifadelerinin hem kendi içlerinde hem de birbiriyle çelişkili olduğunu, katılanın kapalı çarşıda cep telefonu ticareti yapan bir akrabası olduğunu söylemesi üzerine suça konu cep telefonlarını, parasını ödeyerek satın aldığını, ancak katılanın bu telefonların faturasını getireceğini söylemesine rağmen getirmediğini, katılanın yalanları ortaya çıkınca kendisine para verdiğini iddia etmeye başladığını, hakkındaki olayın emniyet bağlantısının araştırılmadığını, mağdurun hangi bilgi ve belgeye dayanılarak çağrıldığı hususunun müfettişe sorulmadığını, mağdurla parasal bir ilişkisinin bulunmadığını, kendisine 5.000TL para verildiğine ilişkin mağdurun ve babası olan tanık Basri’nin beyanlarının çelişkili olduğunu, iddia edildiği gibi Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde ve Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesinde yargı mensupları nezdinde herhangi bir girişiminin olmadığını, tanık …..’in, hakkındaki beyanlarını kabul etmediğini, kendisiyle samimi olmadığını, müfettişlere yaranmak için aleyhinde ifade verdiğini ve malvarlığına ilişkin araştırmanın tüm gelirleri hesaba katılarak usulüne uygun şekilde yapılmadığını savunmuş ise de;
Sanığın, Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesinde görev yaptığı dönemden kâtibi olan tanık ……’ın beyanları ile de doğrulandığı üzere, katılan ile yaptığı görüşmelerde adına kayıtlı birden fazla telefon hattı bulunmasına karşın katılanla kurduğu irtibatı gizlemek amacıyla kendi adına kayıtlı olmayan ……. .. numaralı telefonu kullanması, İstanbul 37. Sulh Ceza Mahkemesinin 16.01.2012 tarihli ve 5 Değişik İş sayılı kararı doğrultusunda alınan HTS kayıtlarına göre katılana ait …… .. numaralı GSM hattına yönelik ilk aramanın 08.02.2010 tarihinde sanık tarafından yapılmış olması, tanık …… tarafından sanığa gönderildiği belirtilen paranın miktarı konusunda tanık …… ve katılanın ifadeleri arasında aşamalarda farklılıklar bulunmakla birlikte, ifade içeriklerinden 30.000 Euro’luk kısmın sanığa verildiği hususunda kuşku bulunmaması, Teknosa İç Ve Dış Ticaret A.Ş.’nin yazı cevabına göre sanık için alındığı belirtilen ve toplam değeri 1.318TL olan cep telefonlarının kapalı çarşı veya spot piyasadan değil piyasa değeri üzerinden ödeme yapılarak Teknosa mağazasından satın alındığının belirlenmesi, sanığın alınmasını istediği telefonların marka ve modellerini yazdığı kâğıt ile 24.02.2010 tarihli ve AL-768831 sayılı faturanın katılan tarafından dosyaya sunulması, bahse konu satış nedeniyle müşterilere verilen Teknosa kartın da katılan adına düzenlenmesi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının yazı cevabı ve bu hususta düzenlenen inceleme tutanağına göre suça konu 359043025164689 ve 358300031259874 imei numaralı cep telefonlarının her ikisinin de sanığa ait veya sanık tarafından kullanılan telefon hatlarıyla kullanılması, katılana ait …… .. numaralı GSM hattı ile kullanılan telefonun mesajlar bölümünde HSYK müfettişlerince yapılan inceleme sonucu düzenlenen 13.01.2012 tarihli tutanak ile bununla uyumlu HTS kayıtlarına göre katılan tarafından sanığa gönderilen mesajların içeriği, suçlama, hakaret ve tehdit içeren bu mesajlara karşılık sanığın cevap vermemesi ve herhangi bir adli makama başvurmaması, katılanın beyanı ve HTS kayıtları ile doğrulandığı üzere sanık adına kayıtlı ……. .. numaralı telefondan ….. ……’in tahliye olduğu 03.05.2010 tarihinde saat 10.44’te tanık ….. Sait adına kayıtlı …… .. numaralı telefonun aranarak 42 saniye süren bir görüşme yapılması, sanığın Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/73 Esas sayılı dosyasında tutuklu olarak yargılanan tanık ….. ve ….. ……’in müdafisi olan tanık Abdullah Alp’i görüşmek amacıyla odasına çağırarak tutukluların yakını olduğunu ve yakınlarının dosyayla yeterince ilgilenilmediği yönünde serzenişte bulunduklarını iletmesi, yine mağdurun, 2010 yılında trafik kazası geçirerek bir kişinin ölümüne neden olan ve bu nedenle tutuklanarak hakkında kamu davası açılan kardeşi tanık …..’e yardımcı olması için yanına gittikleri sanığın kendisinden dosyanın hâkimlerine verilmek üzere 30.000TL istediğini ve temin edebildiği 5.000TL’yi sanığa verdiğini beyan etmesi, bu beyanın, mağdurun sanığa 5.000TL para verdiğini duyduğuna ve odasında ziyaret ettiği sanığın kendisini çok samimi bir şekilde, aile dostu gibi karşıladığına ilişkin tanık …..’in ifadesiyle desteklenmesi, tanık ….. hakkındaki yargılama sırasında iddia makamını temsil eden tanık …..’in, sanığın, tanık …..’in yakını olduğunu söyleyerek tahliyesi konusunda yardımcı olup olamayacağını sorduğuna ilişkin anlatımı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Bakırköy 5. Ağır, 31. Asliye ve 12. Ağır Ceza Mahkemelerinin dava dosyalarına ilişkin olarak anılan mahkemelerde herhangi bir görevi olmayan sanığın, aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında, davaların görüldüğü mahkemelerin hâkimleri ve Cumhuriyet savcıları ile ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırının sayıldığını belirterek ve davaları lehe sonuçlandırabileceği kanaatini uyandırarak katılandan 30.000 Euro ile 1.318TL değerindeki cep telefonlarını, mağdurdan ise 5.000TL para alarak kendisine yarar sağladığı, bu suretle zincirleme şekilde yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunu işlediğinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde sübuta erdiği, bu aşamada sanığın savunmasında araştırılmasını istediği diğer hususların maddi gerçeğe ulaşılması bakımından herhangi bir katkı sağlamayacağı anlaşıldığından, sanığın zincirleme şekilde işlediği yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunu sabit gören ve uygulama maddelerini doğru bir şekilde uygulayan Yargıtay 5. Ceza Dairesi hükmünün usul ve kanuna uygun olduğu kabul edilmelidir.
Öte yandan, 5237 sayılı TCK’nın “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasındaki; “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki düzenleme ve aynı Kanun’un 61. maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, sanığın sıfatı, aldığı paranın miktarı, eylemleriyle yargı erkinin güvenilirliğine verdiği yüksek düzeydeki zarar ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak sanık hakkında üst sınıra yakın ceza tayin edilmesi gerektiği gözetilmemiş ise de aleyhe temyiz bulunmadığından bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 18.03.2015 tarihli ve 8-1 sayılı mahkûmiyet hükmünün, “5237 sayılı TCK’nın ‘Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi’ başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasındaki; ‘Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur’ şeklindeki düzenleme ve aynı Kanun’un 61. maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, sanığın sıfatı, aldığı paranın miktarı, eylemleriyle yargı erkinin güvenilirliğine verdiği yüksek düzeydeki zarar ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak sanık hakkında üst sınıra yakın ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.” eleştirisiyle ONANMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 13.12.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment