selimhartavi.com

VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI VE MURİS MUVAZAASI HUKUKSAL NEDENLERİNE DAYALI MİRAS PAYI ORANINDA TAPU İPTALİ VE TESCİL, MÜMKÜN OLMAZSA TAZMİNAT İSTEMİ

T.C
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

2019/4035 E. , 2021/2412 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 1.075.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …’den alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, diğer davalılara yönelik davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili ile davalılar … vekilinin istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayanıldığı, işin esası yönünden doğru karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle esastan reddine, ancak dava konusu taşınmazların değerinin hatalı hesaplandığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün ortadan kaldırılmasına ve 471.250,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …’den alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, diğer davalılara yönelik davanın ise reddine karar verilmiş ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.04.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat … ile temyiz edilen vekili Avukat … geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı … ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat istemine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakan babası ….’nun hastanede kanser tedavisi gördüğü bir sırada Beyoğlu 22. Noterliği’nin 24.10.2007 tarihli vekaletnamesi ile dava konusu 760 ada 5 parsel sayılı taşınmazın satışına da yetkili olacak şekilde davalı oğlu …’i vekil tayin ettiğini, vekil …in de mirasbırakanın ölüm günü olan 09.11.2007 tarihinde çekişmeli taşınmazı mirasbırakanın eşi olan diğer davalı …’ye satış göstererek temlik ettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalı …’nin alım gücü bulunmadığını, mirasbırakanın çok değerli olan bu taşınmazı satmasını gerektirecek bir nedeninin olmadığını, hastalığının ilerleyen evresinde mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı hareket ettiğini, davalı …’nin anılan taşınmazı ½ ‘şer oranda kiracısı olan davalı … ile dava dışı …’a devrettiğini, onların da diğer davalı …e temlik ettiklerini, davalılar … ve …in durumu bilebilecek konumda olduklarını, işlemlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, mümkün olmazsa taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden miras payına isabet edecek bedelin satış tarihinden başlayacak faizi ile birlikte ödenmesini istemiştir.

Davalılar …, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının doğru olmadığını, mirasbırakanın iradesine uygun satış işleminin yapıldığını, hastane masrafları ödendikten sonra kalan bedelden davacının miras payını aldığını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.

Davalı …, dava konusu taşınmazların 1/2’şer paylarını davalı …’den satın aldığını, iyiniyetli 3. kişi olduğunu, mirasbırakanın kiracısı olmasının kötüniyetli olduğu anlamına gelmeyeceğini, aile içerisindeki ilişkileri bilmediğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.

Davalı …, bedeli karşılığında dava konusu taşınmazları satın aldığını, davalı … ve dava dışı … ile 11.11.2010 tarihli satış sözleşmesi imzaladıklarını, satış bedelini banka kanalı ve senetle ödediğini, iyiniyetli 3. kişi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalı …’nin alım gücü bulunmadığı, satış bedelinin mirasbırakan ya da mirasçılarına ödendiğinin kanıtlanamadığı, mirasbırakan tarafından davalı …’ye satış yapılmasını gerektirir bir neden olmadığı, satışın yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davalılar … yönünden iddiaların ispatlandığı, ne var ki diğer davalılar … ve …in dava konusu bağımsız bölümleri satın aldığı, bedellerini ödedikleri, kötüniyetli edinen olduklarının kanıtlanamadığı gerekçeleriyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 1.075.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …’den alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, diğer davalılara yönelik davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili ile davalılar … vekilinin istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayanıldığı, işin esası yönünden doğru karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle esastan reddine, ancak dava konusu taşınmazların değerinin hatalı hesaplandığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün ortadan kaldırılmasına ve 471.250,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …’den alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, diğer davalılara yönelik davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından tapu iptal ve tescil isteminin kabul edilmesi gerektiğinden bahisle temyiz edilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, sağlıklı bir yargılama yapılması ve neticesinde tarafları tatmin eden bir karar verilebilmesi için öncelikle eldeki davada; tarafların, çekişmeli temliklerin ve bu temliklerde kullanılan vekaletname ya da vekaletnamelerin açık bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.

1943 doğumlu mirasbırakan…’nun 09.01.2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu …’nu ( 1969 d’lu ), davalı oğlu …’nu (1974 d’lu ), davalı eşi …’nu ( 1949 d’lu ) ve dava dışı oğlu….’nu (1978 d’lu ) bıraktığı, diğer davalılar … ve … …nın ise üçüncü kişiler olduğu dosya içinde mevcut veraset ilamından anlaşılmıştır.

Çekişmeli temlikte kullanılan vekaletname incelendiğinde; mirasbırakan …’nun, Beyoğlu 22. Noterliği’nin 24.09.2007 tarih ve 25520 yevmiye no’lu düzenleme şeklindeki vekaletnamesi ile, maliki olduğu 191 ada 1 sayılı parseldeki 4 no’lu; 760 ada 5 sayılı parseldeki 4, 6, 7 ve 8 no’lu; 1248 ada 7 sayılı parseldeki 7 no’lu bağımsız bölümlerini dilediğine dilediği bedelle satması konusunda davalı oğlu …’nu vekil tayin ettiği saptanmıştır.

Dava konusu temlikler incelendiğinde ise; İstanbul ili Fatih ilçesi Mimarkemal mahallesinde bulunan 760 ada 5 sayılı parseldeki 4, 6, 7 ve 8 no’lu bağımsız bölümlerin tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken, mirasbırakana vekaleten davalı …’in anılan taşınmazları 09.11.2007 tarihinde davalı annesi …’ye satış yoluyla temlik ettiği, davalı …’nin de anılan bağımsız bölümleri 25.03.2010 tarihinde davalı … ile dava dışı ….’a 1/2’şer oranda satarak devrettiği, aynı akitte dava dışı … isimli bir kişinin de 2 no’lu bağımsız bölümünü temlik ettiği, davalı … ve dava dışı…’ın çekişmeli 4, 6, 7 ve 8 no’lu bağımsız bölümlerin tamamını 13.12.2010 tarihinde diğer davalı …e satış suretiyle devrettiği tespit edilmiş, eldeki dava açıldıktan sonra 07.09.2018 tarihinde de çekişmeli taşınmazların dava dışı … ve…isimli şahıslara geçtiği anlaşılmıştır.

Öte yandan, ilk derece ve bölge adliye mahkemesince vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni üzerinde durularak sonuca gidildiği görülmüştür.

Bilindiği üzere, mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davalar dışında ehliyetsizlik, vekâlet görevinin kötüye kullanılması vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (T.M.K. 640 md.) tartışmasızdır.

Somut olayda, davacının miras payına hasren dava açtığı, terekeye döndürme isteminin bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların ise dava tarihinde mirasçı olmayan üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, davacı … dışında mirasbırakan …’nun başkaca mirasçılarının da bulunduğu ve hatta bir kısmının davalı olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Davacı, öncelikle mirasbırakan babası tarafından vekil kılınan davalı …’in diğer davalı … ile birlikte hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandığını, bu nedenle temlikin geçersiz olduğunu ileri sürerek miras payı oranında iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Yukarıda açıklanan madde uyarınca, kayıt maliki üçüncü kişiye karşı vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni yönünden pay oranında açılan tapu iptali ve tescil isteminin dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Tapu iptal ve tescil isteminin, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni yönünden reddine karar verilmesi doğrudur.

Diğer yandan, davacı tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni yanında muris muvazaası hukuksal nedenine de dayanıldığı dava dilekçesi içeriğinden açık bir biçimde anlaşılmaktadır. Ne var ki, muris muvazaası hukuki sebebi üzerinde durulmadığı saptanmıştır.

Yukarıda da değinildiği üzere terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası davasında saklı pay sahibi olsun ya da olmasın her bir mirasçının miras payına hasren dava açması mümkündür.

Bu saptamadan sonra, eldeki davanın terditli bir biçimde açıldığı, bir başka ifadeyle, öncelikle davacı tarafın miras payı oranında tapu iptal ve tescil talebinde bulunduğu, bu isteğinin kabul edilmemesi halinde bedel istediği görülmüştür.

O halde, muris muvazaası hukuki sebebi yönünden değerlendirme yapılarak davacının ilk isteği olan miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemi aşılmadan ikincil nitelikteki tazminat yönünden karar verilmesi yerinde değildir.
Bu aşamada çözümlenmesi gereken bir başka husus ise, dava konusu bağımsız bölümlerin yargılama sırasında el değiştirmesi hususudur.

Bilindiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 125/1. maddesi ” Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:

a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.

b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.” hükmünü içermektedir.

Anılan düzenleme, kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi zorunlu bir usul kuralı olup, mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceği sorulmalı ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.

Dava konusu 760 ada 5 sayılı parseldeki 4, 6, 7 ve 8 no’lu bağımsız bölümlerin yargılama sırasında el değiştirmiş oldukları gözetilerek 6100 sayılı HMK’nın 125/1. maddesi uyarınca gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmesi gerektiği muhakkaktır.

Hal böyle olunca, öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 125/1. maddesi uyarınca gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmesi, yeni maliklere karşı iptal-tescil isteminde bulunulması halinde; muris muvazaası hukuksal nedeni üzerinde durularak iptal-tescil isteminin değerlendirilmesi, aksi halde miras payı oranında tazminat istemi yönünden hem vekalet görevinin kötüye kullanılması hem de muris muvazaası iddiasının dinlenmesi mümkün olduğundan sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment