selimhartavi.com

UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ – EYLEMLERİN TEK SUÇ, İKİ AYRI SUÇ YA DA ZİNCİRLEME SUÇ OLUŞTURUP OLUŞTURMADIĞI- YABANCILARIN KAYITLARI SIRASINDA KİMLİĞİNE İLİŞKİN BELGE SUNAMAYAN YABANCININ, AKSİ İSPAT EDİLİNCEYE KADAR BEYANININ ESAS ALINACAĞI

T.C
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
ESAS: 2020/3300
KARAR: 2020/6216

“İçtihat Metni”
Mahkeme :. Ceza Dairesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Hükümler : 1- Mahkûmiyet: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10/07/2019 tarih, 2018/561 esas ve 2019/300 sayılı kararı
2- Düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin 09/10/2019 tarih 2019/1759 esas ve 2019/1175 sayılı kararı

Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen hüküm temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

A) Sanıklar … ve … hakkında kurulan hükümlerin incelenmesi:
5271 sayılı CMK’nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile, CMK’nın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak, sanıklar ve müdafilerinin temyiz istemlerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede,

Sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan hükme ilişkin yapılan düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin kararı hukuka uygun bulunduğundan, sanıklar ve müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz istemlerinin CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre nazara alınarak, sanık … hakkındaki tahliye talebinin reddine,

B) Sanık … hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanık hakkında 23/09/2018 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma eylemi nedeniyle 23/10/2018 tarihli iddianame ile açılan kamu davası sonucunda temyiz incelemesine konu mahkumiyet hükmünün verildiği, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada ise sanığın 15/10/2018 ve 13/11/2018 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma eylemleri nedeniyle 30/01/2019 tarihli iddianame ile açılan kamu davası sonucunda Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarih 2019/59 esas ve 2020/237 sayılı karar ile sanık hakkında mahkumiyet hükmü verildiği, sanığın temyiz incelemesine konu 23/09/2018 tarihli eyleminden sonra henüz iddianame tanzim edilmeden Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarih 2019/59 esas ve 2020/237 sayılı kararına konu olan 15/10/2018 tarihli eylemi işlediği, böylece 23/09/2018 ve 15/10/2018 tarihli eylemleri arasında hukuki kesinti bulunmadığı anlaşılmakla; Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarihli 2019/59 esas ve 2020/237 karar sayılı dosyasının aslının yada onaylı suretinin hukuki denetime imkan verecek şekilde getirtilip, derdest ise birleştirilmesi, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise, incelenerek, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilip, eylemlerin tek suç, iki ayrı suç ya da zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesi, belirtilen suçların zincirleme suç oluşturduğunun kabul edilmesi durumunda; ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenecek cezanın, zincirleme suç nedeniyle TCK’nın 43. maddesi gereğince artırılması ve böylece bulunacak sonuç cezanın, kesinleşen hükümdeki sonuç cezadan “fazla olması halinde” aradaki fark kadar “ek cezaya hükmolunması”, aksi halde “ek ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA,

C) Sanık … hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile CMK’nın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık ve müdafiinin temyiz dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede,

Sanığın kimliğini ispat edecek herhangi bir belge bulunmadığı, sanığın kimlik tespitine yönelik başkaca bir işlem yapılmadığının anlaşılması karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 21/04/2015 tarih ve 2014/10-623 esas, 2015/117 sayılı kararında da yabancı uyruklu olup, yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır denilmiştir.

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 91. maddesinde geçici koruma “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.” şeklinde hüküm altına alınmış, bu kişilerin Türkiye’ye kabulü, Türkiye’de kalışı, hak ve yükümlülüklerinin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

6458 sayılı Kanun’un 91. maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliği’nin (Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi: 13/10/2014 No: 2014/6883 Dayandığı Kanunun Tarihi: 04/04/2013 No: 6458 Yayımlandığı Resmi Gazete’nin Tarihi: 22/10/2014 No: 29153) 21. maddesinde; bu Yönetmelik kapsamındaki yabancıların kayıtları sırasında kimliğine ilişkin belge sunamayan yabancının, aksi ispat edilinceye kadar beyanının esas alınacağı, fotoğraf, parmak izi ya da kimlik tespitine elverişli diğer biyometrik verilerin esas alınıp merkezi veri tabanına kaydedileceği, mevcut biyometrik verilerle eşleştirileceği, kayıt altına alınan yabancıların bilgilerinin derhal Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bildirileceği, yabancıların kayıt bilgilerinin doğum, ölüm, evlilik, boşanma, gönüllü geri dönüş gibi hallerde güncelleneceği, adres kayıt sistemine kaydedilecekleri düzenlemeleri getirilmiş, 22. maddesinde ise; kayıt işlemleri tamamlananlara, valilikler tarafından geçici koruma kimlik belgesi düzenleneceği, geçici koruma kimlik belgesi verilenlere, 25/04/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu kapsamında yabancı kimlik numarası verileceği belirtilmiştir.6458 sayılı Kanun’un 121. maddesine dayanılarak çıkartılan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik 17 Mart 2016 tarih ve 29656 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Somut olayımızda ise; Afgan uyruklu sanığa ait nüfus ve adli sicil kayıtlarının, sanığın vatandaşı olduğu ülkeden, gerektiğinde uluslararası kurum ve kuruluşlardan genelgeler doğrultusunda temin edilip, sanığın resmi kimlik bilgilerinin temin edilmesi, temin edilemediği takdirde soruşturma makamınca sanığın beyanı üzerine tespit edilen kimlik bilgileri, dosya içerisindeki parmak izi ve fotoğraf kayıt formu ile sanığın temin edilen fotoğraflarının Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne gönderilerek Geçici Koruma Yönetmeliğinin 21 ve 22. maddeleri uyarınca sanığın Türkiye’ye kabul edilen yabancılardan olup olmadığının ve varsa yabancı kimlik numarası ile adres kayıt sistemindeki kayıtlarının tespit edilmesi, şayet kimliği bu şekilde belirlenmiyorsa 6458 sayılı Kanun’un 91. maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 21. ve 22. maddesi gereğince gerekli kayıtlarının yapılıp geçici koruma belgesi çıkarılıp gönderilmesi istenilerek belirlenen kimliği esas alınıp, hükümlülüğüne karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz istekleri yerinde görülmüş olduğundan hükmün CMK’nın 302. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine ve tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmamasına göre sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine,

28/02/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne; kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmesine, 22/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment