selimhartavi.com

TASARRUFUN İPTALİ – YETKİ İTİRAZI- ZORUNLU DAVA ARKADAŞLARI USUL İŞLEMLERİNİ BİRLİKTE YAPMA ZORUNLULUĞU

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4248
KARAR NO : 2018/7765

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2015
NUMARASI : 2014/173-2015/385
DAVACI : Mehmet S.S.
DAVALILAR : 1-Ömer Ç.
2-O.Ç.

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisiz olduğuna dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı alacaklı vekili, davalı Ömer Ç. hakkında Şanlıurfa 3. İcra Müdürlüğü’nün 2010/3570 sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, takibin semeresiz kaldığını, davalı Ömer’in davalı Osman ile anlaşarak Aleyhine Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün 2012/4248 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı Osman ile Ömer arasında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını belirterek muvazaalı olan Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün 2012/4248 sayılı takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, yetkisizlik nedeniyle davanın reddine, talep halinde dosyanın Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava muvazaalı icra takibinin iptaline ilişkindir.

İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK’nun 6.maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı Yasa’nın 7/1. maddesi gereğince de davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. İİK’nun 282.maddesi gereğince davalı borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi yasa gereğidir. Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz.

Öte yandan HMK’nun 19/2 maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz halinde mahkemece dikkate alınır. Yine aynı madde de yetki itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiştir. Yetki itirazı ilk itirazlardan olup (HMK.md.116/1-a) davalıların, yetki itirazlarını dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde ileri sürmeleri gerekir. (HMK.md.117,317-319).

İptal davaları basit yargılama usulüne tabi olup yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerekir. Somut olayda, davalı borçlu Ömer’e dava dilekçesi 17.03.2014 tarihinde eşinin imzasına tebliğ edilmiştir. Aynı şekilde üçüncü kişi davalı Osman’a da dava dilekçesi 02.05.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup süresi içerisinde her iki davalı da cevap dilekçesi sunmamıştır. 21.10.2014 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında her iki davalı vekili de hazır olup yetki itirazında bulunmamışlar, tahkikata geçilmesini talep etmişler ve aynı celse tahkikata geçilmesine karar verilmiştir. Davalı Ömer vekilinin bu aşamadan sonra 10.02.2015 tarihinde sunmuş olduğu beyanla yetki itirazında bulunması mümkün değildir. Bu durumda usulüne uygun yetki itirazı bulunmadığından yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment