selimhartavi.com

HAKSIZ EYLEME DAYALI – HÜKMEDİLEN TAZMİNATIN MÜTESELSİL OLARAK TALEP EDİLMEMESİ DURUMUNDA BU HAKTAN “ZIMNEN FERAGAT” EDİLMİŞ SAYILDIĞI

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/7912
K. 2008/11155
T. 14.10.2008

ÖZET : Dava, haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Hükmedilen tazminatın müteselsil olarak talep edilmemesi durumunda bu haktan zımnen feragat edilmiş sayılır.

Bu itibarla mahkemece davalı sürücülerin meydana gelen kazada 4/8’er oranda kusurlu oldukları dikkate alınarak, dava dilekçesinde istenen miktar yönünden davalıların kusurları oranında tazminattan sorumlu tutulmaları gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.11.2006 tarih ve 2000/372-2006/517 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile davalılardan Mehmet, A. Sigorta AŞ ve M. Sigorta AŞ vekilleri tarafından ayrı ayrı istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı kendi adına asaleten, çocukları adına vekaleten, davalılardan Ömer’in kullandığı araçta eşi Sevinç ve çocuklarının yolcu olarak bulunduğu sırada diğer davalı Ali’nin kullandığı araç ile çarpışması sonucu eşinin vefat ettiğini, bu nedenle kedisinin ve çocuklarının ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını, aynı kazada çocuklarından Merve’nin bacağının kırıldığını, diğer kızının ise %45 oranında işgüçten yoksun kalacak şekilde yaralandığını, bu nedenle maddi ve manevi zararlarının bulunduğunu, davalıların sürücü, malik ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olarak meydana gelen zarardan sorumlu oldukları ileri sürerek, ıslah ile artırılmış olarak 202.186,97 YTL maddi ve 50.000 YTL manevi tazminatın temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı A. Sigorta AŞ vekili, poliçe limiti miktarınca müvekkilince davacılara ödeme yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı Sigorta vekili, poliçe limiti olan 400 YTL’nin davacılara ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalılardan Akay ve Mehmet vekilleri ile davalı Ali de, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların murisi Sevinç’in ölümü nedeniyle davacıların destekten yoksun kaldıkları, davacı Burcu’nun sürekli protez kullanacak şekilde %45 oranında malül kaldığı, davacı Merve’nin ise ayağının kırıldığı, bu nedenle davacıların maddi ve manevi zararlarının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, toplam 156.866,97 YTL maddi, 36.000 YTL manevi tazminatın temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline ( sigorta şirketlerinin limit ile sorumlu tutulmalarına ) karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili ile davalılardan Mehmet, A. Sigorta AŞ ve M. Sigorta AŞ vekilleri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.

1-Davacı dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılardan Mehmet vekili ile Sigorta şirketleri vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Dava, haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Somut olayda, davacı taraf, iki aracın çarpışması sonucu murislerinin öldüğünü ve br kısım davacıların yaralandığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, ancak, dava dilekçesinde, hükmedilecek tazminatın davalılardan kusurları oranında tahsil edilmesini talep etmiş, müteselsil tahsil talebinde bulunmamıştır. Dolayısıyla hükmedilecek tazminatın davalılardan müteselsil olarak tahsilinden zımnen feragat edilmiştir. Bunun da ıslah ile geri gelmesi mümkün değildir.

Bu itibarla mahkemece, davalı sürücülerin meydana gelen kazada 4/8’er oranda kusurlu oldukları nazara alınarak, dava dilekçesinde talep edilen miktar yönünden davalıların kusurları oranında tazminattan sorumlu tutulmaları gerekirken, bu husus gözardı edilerek hükmedilen tazminatın tamamından tüm davalıların müteselsil sorumlu olacak şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı Mehmet yararına bozulması gerekmiştir.

3-TTK’nın 1299/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 1292/1, 2918 sayılı KTK’nın 98/1 ve 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi Genel Şartları’nın 12. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir.

Somut olayda, davalı A. Sigorta AŞ davalılardan Mehmet zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup, davadan önce temerrüde düşürüldüğü iddia ve ispat edilmemiş olduğu halde, mahkemece, bu davalı yönüyle, dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmek gerekirken, bu tür davalarda ancak, sürücü ve malik olan davalılar bakımından uygulama yeri olan olay tarihinden temerrüt faizinin başlatılması doğru görülmemiştir, kararın bu nedenle davalı A. Sigorta AŞ yararına bozulması gerekmiştir.

4-Diğer yandan, ZMSS Genel Şartlarının 12.4. maddesi uyarınca, hükmolunan maddi tazminat sigorta bedelini geçerse, sigortacı yargılama giderleri ile avukatlık ücretini sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde ödemekle yükümlü olup, mahkemece, manevi tazminat için yapılan giderler de dahil olacak şekilde yargılama giderlerinin tamamından diğer davalılar ile birlikte davalı sigorta şirketlerinin sorumlu tutulmaları doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı Sigorta şirketleri yararına bozulması gerekmiştir.

5-Davacılar vekilinin temyiz istemine gelince; mahkemenin gerekçeli kararı davacılar vekiline 13.03.2007 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm HUMK’un 432. maddesinde yazılı süreç geçirildikten sonra 30.03.2007 tarihinde aynı vekil tarafından temyiz edilmiştir. Aynı Yasanın 432/4. maddesine göre süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay da bu konuda karar verebileceğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin süreç yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Mehmet vekili ile A. Sigorta AŞ ve M. Sigorta AŞ vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Mehmet vekilinin 3 ve 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı A. Sigorta AŞ vekilinin, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı M. Sigorta AŞ vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün adı geçen mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, 5 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, adli müzaharetli olduğundan temyiz eden davacılardan harç alınmasına yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 14.10.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment