selimhartavi.com

FOTOSELLİ AYDINLATMA DİREĞİNDE BULUNAN KAÇAK ELEKTRİK NEDENİYLE ELEKTRİK ÇARPMASI SONUCU ÖLÜM – USULİ KAZANILMIŞ HAK

T.C
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS:2020/445
KARAR:2020/2150

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; davacılardan … ve …’nun oğlu…ve …’nun kardeşi olan Ersin Kordu’nun 06.10.2005 tarihinde,… meydanı… Büyükşehir Belediyesinin önündeki anayoldan karşıdan karşıya geçmek isterken, yolun ortasında bulunan demir refüj üzerinden atlamak amacı ile aydınlatma direğini tuttuğunda direkteki elektrik kaçağı nedeni ile akıma kapılarak vefat ettiğini, aydınlatma direğinin bakım ve onarımını gereği gibi yerine getirmeyen davalının kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile … ve … lehine ayrı ayrı 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın,… ve …’nun her biri lehine 25.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı; öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, bunun yanında, olayda kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu olayın meydana geldiği yerde bulunan aydınlatma direkleri her ne kadar kendilerine ait ise de meydana gelen olayın elektrik çarpması ile ilgisi bulunmadığını, dava konusu olayın olduğu saat dikkate alındığında hava aydınlanmış durumda olduğundan sistemin fotosel düzeneği sayesinde enerjiyi kapattığını, yapmış oldukları araştırmalarda olay yerinde bulunan elektrik direğinde herhangi bir kaçağın bulunmadığının belirlendiğini, ayrıca talebin de fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davalı şirketin meydana gelen olayda %100 kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, davacı … için 46.335,78 TL, davacı … için 42.875,02 TL maddi tazminatın, … için 15.000,00 TL, … için 15.000,00 TL, … için 5.000,00 TL ve … için 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06.10.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm; taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Dairemizin 25.01.2016 tarih 2015/1985 E. – 2016/557 K. sayılı ilamı ile; davalı kurum açısından, yapı malikinin sorumluluğuna ve tehlike sorumluluğuna davacılar açısından ise, desteklerinin olaydaki bölüşük kusuruna ilişkin değerlendirmeler içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle açıklandığı, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna rapor hazırlatılarak, varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda; bozmadan sonra alınan bilirkişi heyet raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne, davacı … için 46.335,78 TL, davacı … için 42.875,02 TL maddi tazminatın, … için 15.000,00 TL, … için 15.000,00 TL, … için 5.000,00 TL ve … için 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06.10.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm; davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Dairemizin 2018/3662 Esas – 2018/9195 Karar sayılı ve 27/09/2018 tarihli kararı ile; “…Buna göre; anılan bilirkişi raporunda müteveffa …’nun yaya geçişi yasaklanmış bir yerden geçmek şeklinde gerçekleşen fiili yalnızca ceza hukuku anlamında irdelenmiş, tazminat hukukunda bu fiilin kusur oluşturup oluşturmadığı tartışılmamıştır. Bu hali ile rapor yetersiz olup, hükme esas alınmaya elverişli değildir. O halde mahkemece; Dairemizin 25.01.2016 tarih 2015/1985 E. – 2016/557 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, davacılar açısından, desteklerinin olaydaki bölüşük kusuruna ilişkin değerlendirmeler içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak, varılacak sonuca uygun bir karar verilmelidir…” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyulmuş, üç elektrik mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi kurulu raporu dayanak alınarak hüküm oluşturulmuştur .

Mahkemece, davacı … için 46.435,78.-TL, davacı … için 42.785,02.-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden; … için 15.000,00.-TL, … için 15.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06.10.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, Sibel ve … için 5.000,00.-er TL’den toplam 10.000,00.-TL manevi tazminatın yine kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir .

09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur.

Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır.

Somut olayda, davacıların desteğinin bölüşük kusurunun değerlendirilmesi gerektiği konusunda davalı yararına oluşmuş kazanılmış hak bulunmaktadır .

Mahkemece; davacıların desteklerinin olaydaki bölüşük kusuruna ilişkin değerlendirmeler içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle açıklandığı, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna (içinde trafik kuralları konusunda uzman bilirkişiye de yer verilerek) rapor hazırlatılarak, varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik araştırma, inceleme ve yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment