selimhartavi.com

DAVACININ SİGORTAYA BAŞVURU ZORUNLULUĞUNUN KAZA TARİHİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİ HAKKINDA

T.C.
ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/700
K. 2017/734
T. 31.5.2017

• MADDİ TAZMİNAT DAVASI (Kaza Tarihi İtibarı İle Davacının Sigortaya Başvuru Zorunluluğu Bulunmamasına Rağmen Davacı Tarafından Zararın Tazmini İçin Sigortaya Başvuru Yapıldığı Hususu da Dikkate Alınarak Mahkemece İşin Esasına Girilerek Tarafların Delillerinin Toplanıp Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerektiği)

• TRAFİK KAZASI (Olay Tarihinden Sonra Yapılan Değişiklik İle Zarar Görenlere Dava Açmadan Önce Sigorta Şirketine Başvuru Yapılmasının Zorunlu Hale Getirildiği – Kaza Tarihinde Başvuru Zorunluluğu Olmamasına Rağmen Davacı Tarafından Zararın Tazmini İçin Sigortaya Başvuru Yapıldığı da Dikkate Alınarak İşin Esasına Girilmesi Gerektiği)

• SİGORTA ŞİRKETİNE BAŞVURU ZORUNLULUĞU (Maddi Tazminat Davası – Davaya Konu Olayda Kazanın Meydana Geldiği Tarihte Yürürlükte Olan Kanunun Uygulanması Gerektiğinden Kaza Tarihi İtibarı İle Sigortaya Başvuru Zorunluluğu Bulunmadığı)

• DAVA ŞARTI (Maddi Tazminat Davası – Davacı Zarar Gören Tarafından Her Ne Kadar Kanun Değişikliğinin Yürürlüğe Girmesinden Sonra Dava Açılmış İse de Kaza Tarihi İtibarı İle Sigortaya Başvuru Zorunluluğu Bulunmadığı/Dava Şartı Yokluğu Sebebiyle Davanın Reddine Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı)
2918/m.97

ÖZET : Dava; trafik kazasında sonucu davacının aracında meydana gelen hasar ve değer kaybı zararının ZMMS poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkindir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde; “Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir” hükmü mevcut olup, zarar görene seçimlik bir hak tanınmış, dava açmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğu belirtilmemiş, olay tarihinden sonra yürürlüğe giren 6704 Sayılı kanunun 5. maddesiyle yapılan değişiklik ile zarar görenlere dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Davacı zarar gören tarafından her ne kadar kanun değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonra dava açılmış ise de, davaya konu olayda kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanunun uygulanması gerektiğinden, kaza tarihi itibarı ile sigortaya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan düzenlemeler gereğince kaza tarihi itibarı ile davacının sigortaya başvuru zorunluluğu bulunmamasına rağmen, davacı tarafından zararın tazmini için sigortaya başvuru yapıldığı hususu da dikkate alınarak mahkemece işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

DAVA : Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/257 E, 2016/714 K 18/10/2016 tarihli kararı aleyhine, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuş olmakla, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, istinaf başvurusuna tabi bir karar olduğu, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR : İDDİANIN ÖZETİ :

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 05/08/2015 tarihinde 06 … plakalı aracı ile seyir halinde iken, işleteni G… şirketi, sürücüsü A. K. olan 42 … plakalı araç ile çarpışması sonucu iki taraflı maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, 42 … plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, bu aracın kaza tarihinde davalı sigorta şirketine KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının hasarlanan aracını tamir ettirmek için 10.821,00 TL parça ve işçilik masrafı ödediğini, aracın kazalı hale gelmesi sonucu araçta değer kaybının oluştuğunu, bu sebeplerle fazlaya dair haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL hasara yönelik maddi tazminat ve araçtaki değer kaybı için 1.000,00TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan hükmen tahsiline yönelik belirsiz alacak davası açılmıştır.

SAVUNMANIN ÖZETİ :

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalının ikametgahının Beykoz(İstanbul) olduğunu, davacının usuli yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeden dava açtığından dolayı davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete bir başvuru yapılmadığını, Trafik Sigortası Genel Şartları gereğince davacının dava açma hakkının bulunmadığını, hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminatları teminat dışında kaldığından talebinin reddi gerektiğini, davalı şirketin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :

Mahkemece 26/04/2016 tarih 29695 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 Sayılı kanunun 5.maddesiyle; değiştirilen 2918 Sayılı Kanun’un 97. maddesinin Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği şeklinde değiştirildiğini, değişen hüküm gereğince, 04/05/2016 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapmadan açılan davanın, 26/04/2016 tarihinde yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren ilgili kanun gereğince HMK 115/1.maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :

Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak dilekçesinde özetle; davanın 2918 Sayılı Kanun’un 97.maddesindeki değişiklik uyarınca sigortaya başvuru yapılmadığı gerekçesi ile red edildiğini, halbuki 07/01/2017 tarihinde davalı sigortaya başvuru yapıldığı halde davalı sigorta tarafından ödeme yapılmadığını, dava şartı yerine geldiğinden davanın esasına girilerek karar verilmesi gerektiği hususu istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :

Uyuşmazlık; 26/04/2016 tarihinde yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanun’un 5.maddesiyle 2918 Sayılı Kanun’un 97.maddesini değiştiren ve dava açılmadan önce sigortaya başvuru zorunluluğu getiren hüküm uyarınca police ,kaza tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında sigortaya başvuru zorunluluğu bulunup bulunmadığı, varsa başvuru şartının yerine getirilip getirilmediği hususlarından kaynaklanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :

Dava ; trafik kazasında sonuçu davacının aracında meydana gelen hasar ve değer kaybı zararının ZMMS poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;

26/04/2016 tarih 29695 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 Sayılı Kanun’un 5.maddesiyle; 2918 Sayılı Kanun’un 97.maddesi değiştirilmiş, ”Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına dair uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir…” hükmü getirilmiştir.

Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu belirtilmiştir. Başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez yada verilen cevap zarar görenin talebinin karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilir.

6100 Sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114 maddesinde Dava şartları açıklanmış 114/2.maddesinde “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına dair hükümler saklıdır.”denilmiştir.

Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. maddesinde ise;

“(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.

(3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”şeklinde düzenleme yapılmıştır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde yapılan değişiklik ile dava açılmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğunun belirtilmesi, zarar görene seçimlik bir hak tanınmamış olması sebebiyle bu hususun HMK’nın 114/2.maddesinde belirtilen diğer kanunlarda düzenlenen dava şartları kapsamında değerlendirilmesi ve dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.

Ancak trafik kazaları bir tür haksız fiil olup dayanağını 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 49 vd. maddeleri ve Karayolları Trafik Kanunundan alır.

2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/ son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, zarar verenlerin birden fazla olması halinde 88.maddede motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunların müteselsilen sorumlu tutulacakları belirtilmiştir.

Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hale göre zarara neden olan aracın işletenin sorumluluğunun üzerine alan zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketi de üçüncü şahısların zararından işleten ve sürücü ile birlikte müteselsilen sorumludur.

Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu sebeple haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır.

Dava konusu somut olaya gelince olay, 05/.08/.2015 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 04.05.2016 tarihinde açılmış, dava açmadan önce davacının zararı tazmin istemi ile davalı sigortaya 26/01/2016 tarihinde başvuru yaptığı görülmüştür

Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde;“Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir” hükmü mevcut olup, zarar görene seçimlik bir hak tanınmış, dava açmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğu belirtilmemiş, olay tarihinden sonra 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı kanunun 5. maddesiyle yapılan değişiklik ile zarar görenlere dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Davacı zarar gören tarafından her ne kadar kanun değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonra 04/05/2016 tarihinde dava açılmış ise de, davaya konu olayda kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanunun uygulanması gerektiğinden, kaza tarihi itibarı ile sigortaya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır.

Açıklanan düzenlemeler gereğince kaza tarihi itibarı ile davacının sigortaya başvuru zorunluluğu bulunmamasına rağmen, davacı tarafından 26/01/2016 tarihinde zararın tazmini için sigortaya başvuru yapıldığı hususu da dikkate alınarak mahkemece işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle kararın kaldırılmasına, davanın esası ile ilgili delillerin toplanılarak ve değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın yeniden görülmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan delil ve nedenlerle;

1-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/257 Esas, 2016/714 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ,

2-) HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince tarafların davanın esası ile ilgili olarak sundukları delillerin toplanarak yeniden görülmek üzere üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,

3-)İstinaf başvurma harcı dışında, alınan 31,40TL istinaf karar ilam harcının istenmesi halinde davacıya iadesine,

4-)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekil ücreti takdirine yer olmadığına ,

5-)Davacı tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, 31.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment