selimhartavi.com

DAVA DİLEKÇESİNDE, DAVANIN AÇIKÇA BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILDIĞI BELİRTİLMEKLE DAVANIN NİTELİĞİNE VE DAVA DİLEKÇESİ İÇERİĞİNE GÖRE DAVANIN BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLDUĞU HAKKINDA

T.C
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

2021/4690 E. , 2021/7847 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 07/05/2019 tarih ve 2019/İHK-4889 sayılı kararın , süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı;davalı … şirketi nezdinde … poliçesi ile sigortalı bulunan aracın,davacıların desteğinin sek ve idaresindeki araçla çarpışması sonucu 06/08/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında destekleri … …’ın vefat etmesi nedeniyle, destekten yoksun kaldıklarını,sigorta şirketine tazminat talebiyle yapmış oldukları başvurunun sonuçsuz kaldığını, beyanla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik … … için7.500,00 TL, … için 3.500,00 TL, … … için 2.000,00 TL, … … için 2.001,00 TL olmak üzere toplam 15.001,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bilirkişi raporu doğrultusunda talebini yükseltmiştir.

Davalı vekili;başvurunun reddini talep etmiştir.

Uyuşmazlık Hakem Heyetince;başvurunun kabulü ile … … yönünden 50.272,65 TL, … yönünden,21.940,33 TL, … … yönünden 5.390,08 TL, … … yönünden 8.415,12 TL’nin 21.09.2018 tarihinden işleyecek Yasal Faizi ile birlikte sigorta şirketi tarafından bu başvuru sahiplerine ödenmesine; başvurunun 273,981,00 TL”lik kısmı bakımından karar verilmesine yer olmadığına,karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine İtiraz Hakem Heyetince;davalı vekilinin itirazları incelenmeksizin; re’sen görülen nedenlerle Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının değiştirilmesine; kabul nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına,karar verilmiş, itiraz hakem heyeti kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

1-5684 sayılı Sigortacılık Yasasının 30. maddesinin 12. fıkrası gereği, sigorta tahkim komisyonlarının 40.000,00 TL’yi geçmeyen kararları kesindir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.

Uyuşmazlık Hakem Heyetince; davacılardan … yönünden,21.940,33 TL, … … yönünden 5.390,08 TL, … … yönünden 8.415,12 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı vekili tarafından bu karara karşı itiraz yoluna başvurulmamıştır.

Davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup davacılardan … , … … ve … … yönünden temyiz edilen karar, tazminat miktarı itibariyle davacılar ve davalı yönünden kesin nitelikte olup bu nedenle davacılar vekili ve davalı vekilinin bu davacılar yönünden temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davacı … … yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

İtiraz Hakem Heyetince ;davalı vekilinin itirazları incelenmeksizin; yanılgılı değerlendirmeyle, açılan davada yargılama devam ederken sigorta şirketi tarafından yapılan 273.981,00 TL ödemenin, her bir davacının talebini karşılayacak şekilde toplamda 15.001,00 TL üzerinden açılan davanın kabulü anlamında olduğu, kabulün ise HMK gereği davayı sona erdiren taraf işlemi olduğu, açılan davada, yargılama devam ederken davalı tarafından yapılan 273.981,00 TL ödeme ile müddeabihi 15.001,00 TL olan dava son bulduğu,ıslahın ise ancak devam eden bir davada söz konusu olabileceği, diğer bir ifade ile HMK karşısında son bulan davanın ıslahından bahsedilemeyeceği, geçersiz ıslah esas alınarak hüküm kurulmasının re’sen dikkate alınması gereken bir usul hatası olduğu gerekçesiyle Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının değiştirilmesine; kabul nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesiyle, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir.

Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.

Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki davaya konu somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirsiz alacak davası yönünden yapılan değerlendirmede;

6100 Sayılı HMK döneminde açılmış olan davaya ilişkin dava dilekçesinde, davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmekle davanın niteliğine ve dava dilekçesi içeriğine göre davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer yandan 6100 sayılı HMK’nun 308. maddesine göre, kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olup, kabul ancak tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur. Davalı taraf,19/02/2019 tarihli dilekçesi ile ödeme belgelerini sunmuş, alacak kalmadığını beyan etmiş, diğer yandan kusur raporuna itirazlarını bildirmiştir. Bu durumda yargılama devam ederken ödeme yapılması “davanın kabulü” anlamına gelmemektedir.

Somut olayda,davacı, davasını 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası şeklinde açmış olup; makbuz, ödeme belgesi ve davacı tarafın kabulü ile sabit olduğu üzere, davalı … şirketi tarafından davacılara yargılama devam ederken

07.02.2019 tarihinde toplamda 273.981,00 TL ödeme yapıldığı, yine tarafların kabulünde olduğu üzere, davacılar ve davalı … şirketi arasında bir sulh anlaşması yapılmadığı, davacı vekilinin de 19/02/2019 tarihli beyanıyla davalı şirket ile aralarında herhangi bir sulh protokolü olmadığını bildirerek bakiye tazminatın hesaplanması için dosyanın bilirkişiye gönderilmesini ve sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin bilirkişi tarafından dikkate alınmasını talep ettiği , davadan herhangi bir feragat beyanı bulunmadığı,sigorta tarafından yapılan ödemenin davacıların alacağına mahsuben yapıldığı, davacı vekilinin bilirkişi raporunun dosyaya ibraz edilmesi akabinde de 22/02/2019 tarihli bedel artırımı dilekçesini sunarak bedel artırımı talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda; İtiraz Hakem Heyetince HMK 107. maddesine göre 15.001,00 TL bedelle açılan davada, davcının talep artırım ve ıslah hakkı olduğu ve bu hakkını kullandığı, davalının açık bir kabul beyanı bulunmadığı gözetilerek davalı vekilinin itirazları incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

3-Bozma neden ve şekline göre,davacı … yönünden;davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı vekilinin, davacılardan … , … … ve … … yönünden temyiz dilekçelerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılardan … … yönünden davacı vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile 07/05/2019 tarih ve 2019/İHK-4889 sayılı İtiraz Hakem Heyeti kararının davacı … … yararına BOZULMASINA, (3) davacı … yönünden;davalı vekilinin tüm davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 01/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş

Leave a Comment